Davamı ve İnancımı Yazdım
ESKADER’in düzenlediği Bâbıâli Sohbetleri’nde konuşan romancı yazar Hekimoğlu İsmail Bâbıâli hatıralarını paylaşırken “Her makalem, her kitabım sevgilime mektuptur. Sevgilim de İslamiyet’tir.” dedi.
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin (ESKADER) her hafta Timaş Kitap Kahve’de düzenlediği Bâbıâli Sohbetleri bu hafta bir devrin öncüsü ve Necip Fazıl neslinden günümüze uzanan en önemli isimlerden olan romancı yazar Hekimoğlu İsmail’i ağırladığı müstesna akşamlardan biri yaşandı. Romancı yazar Ali Erka Kavaklı’nın takdimini gerçekleştirdiği programda Hekimoğlu İsmail, edebiyata bakışını, kendisini roman yazmaya iten sebepleri ve davası uğruna yaşadığı enteresan hatıralarını nakletti. Yolunu çizmesine yardımcı olan ve hayatında büyük önem taşıyan iki isim olan Bediüzzaman Said Nursî ve Necip Fazıl ile yaşadıklarından bahseden ve sık sık Necip Fazıl dizeleri okuyan Hekimoğlu İsmail’i, sevenleri program sonuna dek pür dikkat takip ederek fikirlerinden istifade etti, sorular yöneltti.
ÜSLÛPÇU BİR YAZAR
Hekimoğlu İsmail’i tefrika romanlarını okuyarak tanıdığını anlatan Ali Erkan Kavaklı, kendisine duyduğu hayranlığın 1968’lere dayandığını,7 kitabını birlikte yayına hazırladıklarını, bunların beş cildini “Derdimi Seviyorum” serisinin oluşturduğunu ifade etti. “Hekimoğlu İsmail, benim gözümde efsane bir sanatçıdır. Minyeli Abdullah deyince herkes onu hatırlar.” diyen ve yazarın edebi duruşundan söz eden Kavaklı, eserlerine tek tek değinerek Derimi Seviyorum söyleşilerinin kitaplaşma sürecini dinleyicilerle paylaştı. 1971’de Hekimoğlu İsmail ile edebiyat çalışmaları yapmaya başladıklarını anlatan Ali Erkan Kavaklı, “Kendisi üslupçu bir yazardır. Birlikte çalıştığımız dönemde sanatçı kendini yetiştirmek zorundadır ve kendine okuyarak yatırım yapmak zorundadır, diye bir parolamız vardı. Hâlâ bu parola ile hareket ediyoruz.” dedi.
ROMAN DEĞİL, DAVAMI YAZDIM
1940’lı yıllarda Türkiye’ye sol edebiyatın hâkim olduğunu ve sol camianın yazdığı romanların edebiyatımızı biçimlendirdiğini anlatarak sözlerine başlayan Hekimoğlu İsmail, “Sol kesim romanla davasını anlatırdı. İslam camiasında ise romanla dava anlatmak mevzu bahis değildi. Ben de sevk-i ilâhi ile roman yazmaya karar verdim.” diyen Hekimoğlu İsmail, Minyeli Abdullah romanının yazılış macerasını şöyle anlattı:
“Ümraniye’de iki odalı bir evde oturuyordum. Eşim beni çalışırken görmesin diye gizli bir bölme yaptırmıştım odaya. Çünkü o zamanlar sık sık arama yapılıyordu. Arkadaşlar bir şekilde beni ele verdiler. Kanun adamları Minyeli Abdullah’ı benim yazdığıma kanaat getirdiler. Mahkemeye verdiler ancak mahkemede benim Ömer Okçu iken Hekimoğlu İsmail olduğumu ispat edemediler. Ama devamlı araştırmaya devam ettiler. Babamı dahi karakola alıp sorgulamışlardı. Rahmetli Ethem Şahiner de bu durum yüzünden hapse girmişti. Çünkü onunla benim aynı kişi olduğuma inanmışlardı. Minyeli Abdullah’ın asıl ismi ‘Ankaralı Abdullah’tı. Eğer bu adla çıksaydı anında toplatılırdı. Minyeli Abdullah diyerek kitabı, Ömer Okçu iken kitabı Hekimoğlu İsmail adıyla yayımlayarak kendimi kurtardım. O devrin şartlarında böylesi gerekiyordu.”
BEDİÜZZAMAN VE NECİP FAZIL
Ali Erkan Kavaklı’nın soruları üzerine konuşmasını sürdüren Hekimoğlu İsmail, roman yazmak gayesinden çok derdini yazmak gayesi taşıdığını belirterek “Ben roman yazmadım derdimi yazdım; makale yazmadım inancımı yazdım. Her makalem, her kitabım sevgilime mektuptur. Sevgilim de İslamiyet’tir.” dedi. Neye nasıl inandığını yazmanın davasını yaşamak ve yaşatmak anlamına geldiğini ifade eden Hekimoğlu İsmail, Büyük Doğu dergi macerasını da hatıralarla nakletti. Bediüzzaman’ın kendisinin yazar olmasında büyük bir etkisi olduğunu anlatan Hekimoğlu İsmail, “İmanen Bediüzzaman’ın talebesiyim. Sanat yönünden ise Necip Fazıl’ın talebesiyim. Onu okudum, onun gibi yazmaya çalıştım. Kendisi ile sık sık bir araya gelirdik. Rahmetlinin ‘Sakarya’ şiiri, Cumhuriyet tarihinin özetidir.” dedi. Aziz Nesin’den de bahseden Hekimoğlu İsmail, Nesin’in fikirlerini tasvip etmediğine, ancak davasına sadık biri olmasının, rütbesini, malını mülkünü davasına adamasının önemli olduğuna dikkat çekti ve Büyük Doğu sürecine dair şunları söyledi:
“NASIL YAZACAĞIMIZI DÜŞÜNELİM”
“Büyük Doğu’da ‘Hıristiyan Dünyasından Haberlerim Var’ başlığı altında Amerika’daki dini eğitimleri yazıyordum. Ben metinleri İngilizce gönderirdim, Necip Fazıl onları tercüme ederek yayımlardı. Amerika’da bulunma sebebim, NATO dahilinde füze yapımı çalışmalarına katılmak içindi. Türkiye’nin Batılılaşma sürecinde yapılmak istenen İslamiyet’i kaldırmaktı. Ziya Gökalp, ‘Türk milletindenim, Avrupa medeniyetindenim, İslam ümmetindedim.’ diye yazdı. Bu sözü aynen devlet uygulamaya koydu. Ancak İslam ümmetinden olmak fikri yaşatılmadı. Sosyalizm mülkiyete ve mirasa karşı olduğunda ve bu sebeple İslam’la çeliştiğinden o düşünceden uzak oldum. Dünyada söylenmemiş söz ve yazılmamış konu yok. Bu durumda bir edebiyatçı masaya oturduğunda ‘ne yazacağım’ dememeli, ‘nasıl yazacağım’ demeli. Üslup önem kazandı. Avrupa’nın resmi felsefesi Naturizm’dir yani tabiatçılıktır. Bezidüzzaman ‘Tabiat yaratılmıştır, yaratamaz.’ diyerek tabiatçılığı def etti. Ben de bu minvalde yazdığım için Avrupanın Naturizm felsefesini hiçbir zaman benimsemedim.”
GENÇLERE DAVET
Ordudan atılmaktan hiçbir zaman korkmadığını, çünkü asker olmak dışında birçok iş yapabileceğini bildiğini ifade eden Hekimoğlu İsmail, Risale-i Nurları Amerika’ya götürmek gibi vazifeleri yerine getirmek gibi konularda hiçbir zaman tereddüt etmediğini ifade etti. Amerika’ya bir bavul dolusu götürdüğü Risaleleri Washington’daki İslam merkezine teslim ettiğini ve yıllar sonra Washington’a gittiğinde teslim ettiği Risalelerin camla kaplanmış bir kütüphanede muhafaza edildiğini görmenin kendisini son derece mutlu ettiğini belirtti. Timaş Yayınları’nı kurmasının da yine davasının bir parçası olduğunu belirten Hekimoğlu İsmail, “Okumayan insan yok, okunmayan kitap var.” diyerek bu millete söylenecekleri kitapları yayarak çoğaltabilecekleri inancı ile hareket ettiklerini kaydetti. ESKADER Kurucu Başkanı edebiyatçı yazar Mehmet Nuri Yardım’ın sorusu üzerine gençlere yazı yazmak konusunda tavsiyelerde bulunan Hekimoğlu İsmail, gençleri gruplar halinde Timaş’a davet etti ve mümkün olduğunca kendileri ile toplanarak yazı hususunda konuşabileceklerini ve elinden geldiği kadar sorularını cevaplayacağını ifade etti. Felç geçirdikten sonra kalemle yazma alışkanlığından dolayı artık yazamadığını ve editörler vasıtası ile yazmanın da kendisini son derece zorladığını anlatan Hekimoğlu İsmail, yeni bir roman yazmanın artık zor olduğunu ifade etti.
Program sonunda hatıra fotoğrafları çekildi.