İnsan hayatında öyle sıradan ve alışılmış, hatta çoğu zaman kanıksanmış olaylar, eylemler ve işler vardır ki aslında üstündeki alışılmışlık perdesi azıcık aralanacak olursa altında ve arkasında insanı hayran bırakan, hayrete düşüren olağanüstülük hemencecik…
Yazar : Cemal Karaata
ckaraata@fatih.edu.tr
"Yaşamın ilk birkaç yılında tüm çocuklar, insanoğlunun öğrendiği şeylerin belki de en karmaşık olanını -konuşmayı ve ana dillerini kullanmayı- öğrenirler. Genellikle ilkokula başlamadan önce de ana dillerinin temel kurallarını öğrenirler. İlköğretim sırasında ise, daha çok, dili değişik durumlarda nasıl kullanacakları konusunda ustalaşırlar."
İnsan hayatında öyle sıradan ve alışılmış, hatta çoğu zaman kanıksanmış olaylar, eylemler ve işler vardır ki aslında üstündeki alışılmışlık perdesi azıcık aralanacak olursa altında ve arkasında insanı hayran bırakan, hayrete düşüren olağanüstülük hemencecik ortaya çıkıverir. Güneşin her sabah, ama her sabah hiç aksatmadan doğuvermesi ve bizi ısıtıp aydınlatması, akşam olunca da batmayı unutmayarak bizi dinlenebileceğimiz farklı bir atmosfere kavuşturmasından tutun da nefes alıp verebilmemiz, kalbimizin atması, yemeği ağzımıza attığımızda nefes borumuzun otomatik olarak kapanmasına kadar binlerce olay sıralanıp sayılabilir.
Bir çocuğun ana dilini öğrenmesi, daha doğrusu edinmesi de (öğrenme bilinçli olarak, edinim ise bilinçaltı yoluyla gerçekleşir) aslında bu az görülen ve az fark edilen mucizelerden biridir. Yıllarca İngilizce öğretmeye çalışmış bir öğretmen olarak bir insanın yabancı bir dili öğrenmesinin ne kadar uzun ve sabır isteyen bir süreç olduğunu yakından biliyorum. Yine çocuklarının dil gelişimini yakından izleyen bir baba olarak, ana dil ediniminin ne kadar hızlı, mükemmel ve gayretsiz geliştiğine de şahidim. Peki nedir bu ince sır? Yetişkin insanlar için yabancı dil öğretimi uzun yıllar boyunca en gelişmiş ders materyallerini ve eğitim metotlarını kullanan öğretmenlerin gözetiminde ancak belli bir seviyeye kadar gerçekleşebildiği halde, ana dil edinimi nasıl bu kadar çabuk, etkili, gayretsiz ve bir örgün eğitime ihtiyaç duyulmadan gerçekleşebiliyor? Önce ana dil ediniminin tanımını yaparak başlayalım. Çocuğun yaklaşık 5-6 yaşına kadar çevresinde baskın olarak konuşulan ve içinde yetiştiği toplumun kullandığı dili herhangi bir resmi eğitim almadan, çevre etkenlerinin ve doğuştan kendisine verilmiş dil yetisinin ortak yardımı ile öğrenmesine "ana dil edinimi" diyoruz. Bu tanımda öne çıkan iki özellik var: a) herhangi resmi bir eğitimin (sınıf ortamında bir öğretmenin gözetimi ile verilen eğitimin) olmaması, anne-babanın çocuklarına dil öğretmek için herhangi bir gayrete girmemesi b) doğuştan insana yerleştirilmiş özelliklerle çevre etmenlerinin ana dil ediniminde ortak rol oynaması
Ana Dil Edinimini Mucize
Kılan Olaylar Nelerdir?
Çocuklarda dil gelişiminde bazen farklılıklar olmakla birlikte, bütün dünya çocuklarında ortalama olarak benzeri ortak gelişim özellikleri görülmektedir. Irkı, rengi, yaşadığı sosyal çevre, tabiat ve iklim şartları ne olursa olsun yaratılış gereği ortak özelliklere sahip insanoğlunun çocukları da dil öğreniminde/ediniminde ortak birtakım özellikler göstermektedir. Çocuk tarafından ilk öğrenilecek ve kullanılacak dilin mensup olduğu ırkla veya milletle kesin bir bağıntısı yoktur; çünkü çocuk, içinde doğduğu toplumun dilini öğrenecek ve onu kullanacaktır. Yani bir çocuk 5-6 yaşına kadar bütün dünya dillerini eşit zamanda ve eşit yetkinlikte öğrenme kapasitesine uygun olarak yaratılmıştır. Hangi toplumda büyür ve hangi dilin konuşulduğu ortamda bebekliğini ve çocukluğunu geçirirse o dili ana dili olarak öğrenir. Örneğin, bir Türk anne-babadan doğan Türk bir bebek, bebekliğinden itibaren Rusça konuşulan bir ortamda büyürse, onun ana dili Rusça olmuş olur ve Rus bir çocuktan hiç farkı olmaksızın eşit derecede Rusça bilir. Bu da bize gösteriyor ki, çocuğun ilk kullanacağı dili belirleyen, içinde bulunduğu -iletişim kurduğu- toplumdur, tâbi olduğu millet değildir.
Konuyla ilgili olarak Mehmet Şahin "a) Dünyanın tüm kültürlerindeki çocuklar, ilk yılda tüm kültürlere özgü sesleri çıkarabilirler. b) Dünyadaki kültürlerin hepsinde, çocuklar 2-4 yaşları arasında konuşmayı öğrenirler." (1995, 65) demektedir.
"Ayrıca çocuklar üzerinde yapılan dil gelişimi çalışmaları sonunda, konuşmayı öğrenmenin ilk dönemlerinde yaklaşık olarak tüm dünya çocuklarının temelde aynı gramer kurallarını kullandıkları saptanmıştır." (Clifford 1980, 57)
Bu görüş, çocukların doğuştan aynı dil mantığına ve yeteneğine sahip olduklarını, ancak içinde bulundukları toplumun dil sistemini öğrenmek ve kullanmak suretiyle topluma uyduklarını da göstermektedir. Nitekim büyük dilbilimci Noam Chomsky de bu özelliği Evrensel Gramer (Universal Grammar) kuramıyla açıklamaktadır.
İlginç olan bir nokta da bebeklerin dünyaya geldikleri andan itibaren insan sesini, insan sesleri içerisinde de annelerinin seslerini ayırt edebilme özelliğiyle donatılmış olmalarıdır. (De Casper ve Fifer 1980, 1175)
Çocuğun dilini, içinde bulunduğu toplumdan öğrendiğini ve bu sayede geliştirdiğini Gürkan da şu cümlelerle ifade etmektedir. "Yaşamın ilk birkaç yılında tüm çocuklar, insanoğlunun öğrendiği şeylerin belki de en karmaşık olanını -konuşmayı ve ana dillerini kullanmayı- öğrenirler. Genellikle ilkokula başlamadan önce de ana dillerinin temel kurallarını öğrenirler. İlköğretim sırasında ise, daha çok, dili değişik durumlarda nasıl kullanacakları konusunda ustalaşırlar." (1986, 27)
Çocukların standart dilde olmayan mantıklı dil hatalarıyla ilgili olarak Çocuk Gelişimi ve Psikolojisi adlı kitapta da şu bilgiler yer almaktadır: "Çocuğun yaptığı çok mantıklı dil hataları da, dili kazanma sürecinde sadece konuşulanların taklit edilmesi değil, çocuğun düşünme ve yaratıcılığının önemli bir göstergesidir. Örneğin; meslek bildirmek için sözcüğe takılan "cı" eki "ayakkabıcı" gibi aşırı genellenerek "manavcı", "bakkalcı" gibi sözcükler de türetilir. Bu durum, çocuğun düşünme ve yaratıcılığının ve kuralları aşırı genellemesinin bir göstergesidir." (Can ve diğerleri 2000, 134)
Bu şekilde standart dilde olmayan bazı söyleyişleri kullanmak yalnızca bizim toplumumuzun çocuklarına ait bir özellik değildir. Bu durum, çocuğun gelişimi ve dil edinim mantığına uygun olarak bütün toplumlarda, milletlerde görülebilecek bir özelliktir.
İngilizceyi öğrenen çocuklarda da standart dışı kullanımlarla ilgili olarak Clifford şu bilgileri aktarmaktadır: "Yaklaşık 4 yaşlarında, doğru olan "himself" yerine tipik olarak "hisself" terimini kullanırlar. Hatta "hisself" kullanan hiç kimseyi duymadıkları halde bile bu kelimeyi kullanırlar. Böylece kendi bildikleri kurallardan doğru olmasa da bir kelime türetirler. "My", "your" ve "her" kelimelerini "self" ile bir araya getirerek "myself", "yourself" ve "herself" gibi kelimeleri yapmayı öğrenmişlerdir. Daha sonra İngilizcenin burada bir istisna olarak düzenli kuraldan ayrıldığını öğrenene kadar kuralı uygularlar ve "hisself" kelimesini türetip kullanırlar." (Clifford 1980, 181)
Celia Genishi de Genç Çocukların Dil Gelişimi adlı makalesinde konuyla ilgili şunları kaydetmektedir: "Bununla birlikte çocuklar etraflarında olan şeyleri yalnızca taklit yoluyla öğrenmezler. Biz biliriz ki, çocuklar kendilerince dil kuralları üzerinde çalışırlar; çünkü onlar yetişkinlerin asla kullanmadıkları yapıları kullanırlar. Örneğin 'I goed there before' yahut 'I see your feets' derler. Ama çocuklar sonuçta "went" ve feet" gibi geleneksel şekilleri öğrenirler."
Yukarıdaki örnekte de olduğu gibi İngilizce "go" fiilinin geçmiş halleri went ve gone olmasına karşılık, İngilizceyi kullanan çocuk düzenli fiillerde olduğu gibi fiilin sonuna -ed ekini getirmek suretiyle bütün fiillerin kullanılabileceğini düşünmekte ve "goed" şeklini ortaya çıkarmaktadır. Foot kelimesinin çoğulu olan feet şekline de İngilizcede isimlerin çoğul şeklini oluşturmak için kullanılan -s takısını getirerek standart dile uymayan bir kullanımı ortaya çıkarmaktadır.
Ana Dil Ediniminin Özellikleri
-Evrenseldir. Herhangi bir dili ana dili olarak öğrenmeye fiziki bir engeli olmayan her çocuk, dünyadaki bütün dilleri öğrenmeye istidatlıdır. Ancak hangi dil ortamında büyürse o dili ana dili olarak edinir.
-Sistematiktir. Çocuk belli aşamalardan geçerek dilini öğrenir (edinir) ve bu aşamalar dünya çocukları için evrenseldir. Yapılan hatalar bile sistematiktir ve belli süreçler içerisinde anne-babanın hata düzeltmesine bağlı olmaksızın düzelirler.
-Bir çocuk 5-6 yaşına kadar çok dilli ortamlarda bulunursa ve birden fazla dile eşit derecede maruz kalırsa birden fazla ana dili edinebilir. Bu tip kişilere iki dilli (bilingual) deriz.
-Dinleme ve anlama, konuşmadan önce gelir. Çocuk, konuştuğundan çok daha fazla anlar.
-Bütün dünyada anne-babalar çocuklarıyla konuşurken dillerini çocuklarına göre ayarlar ve bu konuşma şekli de (baby talk) evrensel ve sistematiktir.
-Ana dil ediniminde çevre ve doğuştan gelen özellikler beraber etkilidir. Sadece birini dikkate alan ana dil edinim teorileri (davranışçılık ve ana dil teorisi [nativism]) eksiktir.
-Ana dil ediminde çocuğun zeka seviyesi ve sosyo-ekonomik durumu gibi etmenlerin 5-6 yaşına kadar edinilen dilin %80 civarındaki bir bölümünü oluşturan sözdizimi, dilbilgisi kuralları, seslerin çıkarımı gibi pek çok konuda etkisi, yok denecek kadar azdır. Yani çocukların zeka düzeyleri, sosyo-ekonomik durumları gibi etkenler ana dil edinim aşamalarında etkili değildir.
Ancak 5-6 yaş ve sonrasında dilin pragmatik kullanımı, sosyal çevrelerde nasıl kullanılacağı, kelime dağarcığının genişliği gibi konularda eğitim, aile, dil yetisi ve dilsel zeka gibi konular öne çıkar. Bu da ana dil ediniminin insanı hayrette bırakan özelliklerinden biridir. İlginçtir; ikinci dil ve yabancı dil ediniminde/öğretiminde bu yukarıda bahsettiğimiz özellik geçerli değildir.
Ana Dil Edinimi Aşamaları
Ana dil edinimiyle ilgili evrensel olan ve bizleri hayrette bırakan diğer bir husus da, bu sürecin dünyadaki bütün bebekler tarafından aynı veya yakın evrelerden geçerek gerçekleştirilmesidir. Çeşitli bilim adamları tarafından farklı isimlerle isimlendirilmiş olsa da genel anlamda ana dil edinimi aşamaları şu şekildedir:
Ön aşama (0-1yaş): Bu aşamada öncelikle çocuk çeşitli sesler çıkarmaya başlar. Bu seslerle aslında duyduklarını taklit etmeye çalışmakta ve aynı zamanda bir ihtiyacını da ifade etmek istemektedir. Bir diğer aşama, özellikle 6 aylık ve sonrasında çevresinde konuşulanları ve kendisine söylenilenleri yavaş yavaş anlama (basit düzeyde) aşamasıdır.
Birinci Aşama (1;0 – 1;6): Bu aşamada çocuk öncelikle bütün bir cümlenin anlamını ifade eden bazı sesleri, daha sonra da tek kelimeleri edinmeye başlar. Aynı zamanda, diline özel sesleri edinmeye başladığı aşamadır. Henüz belli bir gramer yapısı yoktur.
İkinci Aşama (1;6 – 2;0): Bu aşamada çocuk etrafındaki her şeyin bir isminin var olduğunu anlar. Kelime dağarcığında belirgin bir gelişme olur. Özellikle somut, dokunduğu, ellediği, ağzına aldığı nesnelerin ismini öğrenir. Nesnelerin isimleri ile ilgili sorular sormaya başlar ve çok tekrar yapar. İki kelimeli ifadeler kurmaya başlar. "Anne çorap" dediğinde yerine göre "Anne çorabımı ver", "Annemin çorabı", "Anne çorabımı giydir" gibi farklı manaları kasteder. Bu aşamada yavaş yavaş dilin gramerini edindiği gözlemlenir. Üç alanda kelime dağarcığı artar:
a) İsimler (somut nesnelerin isimleri öncelikli olmak üzere)
b) Kendi yaptığı veya gözlemlediği fiiller
c) Nesneler ve kişiler arasında ilişki ve farklılık gösteren kelimeler
Üçüncü Aşama (2;0 – 2;6): Özne ve nesnelerin ana unsur olarak kullanıldığı cümlelerin kurulmaya başladığı aşamadır. Ekler edinilmeye başlar ama bu, yıllar sürer. Sözdizimi edinilmeye başlar ama kelimelerin cümledeki yerleri değişiklik gösterebilir. Soru sorma çok belirgindir.
Dördüncü Aşama (2;6 -….): Artık kelimeler basit bir düzeyde, art arda getirilmekten çıkmış; yan cümlecikler, bağlaçlar vb. üst düzey yapılar kullanılmaya başlamıştır. Bu aşama 5-6 yaşına kadar artarak ve gelişerek devam eder. Bazı dilbilgisel biçimbirimlerin (morfemlerin) edinimi devam eder. Artık zaman ve sebep-sonuç ilişkileri üzerine sorular sormaya başlarlar.
5-6 yaşına gelen bir çocuk, dilinin büyük bir kısmını edinmiş ve dili akıcı bir şeklide konuşmaya başlamıştır. Elbette çocuklar arasında bu aşamaları belirli zaman sapmalarıyla yaşayanlar vardır ama sıra hep aynıdır. Özellikle 3. ve 4. aşamalarda çocuğun kelime edinimi inanılmaz derecede hızlıdır. Günde ortalama 20 kelime edinirler ve bunları aktif olarak kullanmaya başlarlar. Unutma, yok denecek kadar azdır. Yabancı dil öğrenimi düşünüldüğünde bu rakamın ve bu etkinliğin ne kadar şaşırtıcı derecede çok olduğu anlaşılır. 5-6 yaştan sonra artık aile ve eğitim ortamının ve çevre faktörlerinin etkisi artmaya başlar ve çocuğun dil gelişimi buna göre şekillenir. Bu aşamadan sonra dilin sosyal kullanımı ve kelime dağarcığının gelişimi söz konusudur.
Çok kısa olarak açıkladığımız ana dil ediniminin ne kadar harika bir olay ve süreçler dizisi olduğu açıktır. Yetişkin ve genç bireyler olarak bizlerin yapabileceği ise, böyle harika bir süreç sonucu sahip olduğumuz bu konuşma ve dil yeteneğimizi, artık bilinçli öğrenme sürecini yaşadığımız yıllarımızda akıllıca geliştirmek ve korumak olmalıdır.
Kaynakça:
1. CAN, Gürban ve diğerleri (2000), Çocuk Gelişimi ve Psikolojisi 1, Anadolu Üniv. Yay., Eskişehir.
2. CLIFFORD, T. Morgan (1980), (çev. Hüsnü Arıcı ve diğerleri) Psikolojiye Giriş, Meteksan Ltd.Şti. Yay., Ankara.
3. DECASPER, AJ. – FIFER, WP. (1980), "Of human bonding : Newborns prefer their mothers' voice" Science, 208, s.1174-1176.
4. GENISHI, Celia, "Young Children's Oral Language Development", http://www.childrensdisabilities.info/speech/young-children.html
5. GÜRKAN, Tanju (1986), "Çocuğun Dil Gelişimi ve Eğitiminde Ailenin Rolü" Türk Dilinin Öğretimi Toplantısı, AÜ EBF Yay. Ankara, s.27-41.
6. ŞAHİN, Mehmet (1995), "Çocukta Dil Gelişimi" Dil Dergisi S.30, s.64-70.