Çocuklar anne-babaların hayatlarındaki en önemli varlıklardır.
Ebeveynlerin onlar için yapmayacakları fedakârlık yoktur.
Kendileri yeri geldiğinde küçük ya da büyük birçok zorluğa dayanır, sıkıntıya sabrederler. Yokluk çekerler, hasta olurlar, haksızlığa uğrarlar. Kimi zaman bunlarla mücadele eder, kimi zaman pes eder, kimi zaman sineye çekerler. Fakat eğer ki mevzu bahsi çocukları ise, her zaman aktif bir şekilde yaşamın içinde yer alırlar.
Bir anne hastalıktan kıvrandığında doktora gitmez belki, ama çocuğunun rengini biraz soluk görsün, gece yarısı soluğu hastanede alır. Bir baba maddi zorluklar nedeniyle bazı ihtiyaçlarından taviz verebilir belki, fakat çocuğunun bir ihtiyacı olduğunda onu tedarik etmek için elinden geleni yapar. Hiç bir ebeveyn yoktur ki çocuğu haksızlığa uğradığında onu savunmasın, haksızlık yapana haddini bildirmesin. Her şeye dayanırız belki ama çocuklarımızın mutsuzluğuna dayanamayız. Çünkü onlar bizim canımızdır ve biz onları her şeyden çok severiz.
Evet, ebeveynler çocuklarını her şeyden çok severler fakat çocuklar her zaman bunun farkına varmayabilirler. Çünkü yetişkinler sevdikleri kişi yanlarında olmasa, aralarında çok uzun mesafeler olsa bile, o kişiyi sevmeye devam eder ve sevildiğini hisseder; illaki onun varlığını somut olarak hissetmesine gerek yoktur. Ancak çocuklar için durum pek böyle değildir. Sevdiği kişilerle birlikte vakit geçirmek, onları somut olarak görmek, kendilerinin de sevildiklerinin teyididir. Üstelik birlikte vakit geçirmek sağlıklı ebeveyn-çocuk iletişiminin temel koşullarından biridir.
Anne babalar bütün zamanlarını çocuklarına ilgi göstererek mi geçirmeliler?
Elbette ki hayır. Bunun bazı kriterleri vardır:
Öncelikle ebeveynler çocukları ile vakit geçirirken, ilginin yoğunluğundan çok, sürekliliğinin önemli olduğunu akıllarından çıkarmamalıdırlar. Çocuklarıyla 2-3 gün peş peşe oynayıp, haftanın geri kalanında bunu hiç yapmıyorlarsa ya da çok istikrarsız bir şekilde bunu yapıyorlarsa, bu ilgi amacına pek ulaşmayacaktır. Bu noktada mühim olan; kısa süre de olsa istisnai durumlar dışında her gün çocukla birebir zaman geçirmektir. Bazen anneler bu durumu yanlış yorumlamaktadırlar. “Zaten biz tüm gün çocukla birlikteyiz, daha ne kadar zaman geçireceğiz?” diye sormaktadırlar. Ancak bizim kastettiğimiz “kaliteli” zamandır. Yani, annenin çocuğun yapmaktan hoşlandığı bir aktiviteye eşlik etmesidir.
Mesela çocuk çizgi film izlemekten hoşlanıyorsa annen de o sıra elindeki işi her ne ise onu bırakıp çocuğun çizgi film keyfine aktif bir şekilde ortak olmalıdır. Ve ya çocuk legolarla oynamayı seviyorsa, anne yanına oturup eline legoları alıp ona eşlik etmelidir. Böylece çocuk kendisini değerli hisseder, sevildiğini düşünür.
Çünkü o an, annesi yemek yapmamakta, komşu ile sohbet etmemekte ya da ev süpürmemektedir; kısacası başka hiçbir şey ile ilgilenmemekte, tamamen kendisi ile birliktedir.
Tabi bu demek değildir ki çocuğun baba ile birlikte zaman geçirmesine gerek yoktur.
Baba için de çocukla düzenli ve kaliteli zaman geçirmek önemlidir. Daha doğrusu, bu babadan çok, çocuk için önemlidir. Çünkü çocuk çoğu zaman babayı gün içerisinde çok sınırlı bir zaman diliminde görmektedir. Bu sınırlı zaman içerisinde en azından çok sınırlı olsa da çocuk babayla ortak paylaşımda bulunmalıdır. Özellikle erkek çocukların cinsel kimlik gelişimi açısından babanın rolü çok önemlidir.
Çocukla paylaşılan zamanda yapılacak aktiviteler çocuğun yaşına göre değişiklik gösterebilir. 0-2 yaş arası bir bebekle ebeveyn garip sesler çıkarıp ya da saklanıp ilgisini çekerek çeşitli oyunlar oynayabilir. Okul öncesi dönemde koşma-yakalama gibi oyunlarla, bazen birlikte çizgi film izleyerek vakit geçirilebilir. Yaş ilerledikçe konulu evcilik oyunları, birlikte yapılan yap-bozlar paylaşımda bulunmanın keyifli yollarıdır. Okul çağındaki bir çocukla tiyatroya gitmek, müze gezmek ekstra olarak yapılabilecek aktivitelerdir. Ergenlikte ise, örnekler baba-oğul sinemaya gitmek, anne-kız kahve içmek gibi çeşitlendirilebilir.
Biz yetişkinler için bile birlikte vakit geçirmek sevdiğimizi ve sevildiğimizi hissetmenin en belirgin yollarından biridir. Uzakta iken en çok, sevdiğimiz kişileri görmeyi, onlarla çay içmeyi, sohbet etmeyi özleriz. Sevdiğimiz kişi ile ömrümüzün geri kalanını birlikte geçirmek isteriz. Eşimiz mantıklı nedenlerden dolayı da olsa bizi biraz ihmal etse, bunu hemen dile getiririz. Kaldı ki çocukların bu ihtiyacını çok görmemek gerekir.
Mesele saatlerce zamanımızı çocukla geçirmek değil; günde 15-20 dakika gibi kısa bir süre de olsa düzenli ve istikrarlı bir şekilde, çocuğumuzun yapmaktan hoşlandığı etkinliğe ortak olmaktır. Her çocuğun sevildiğini bilmek bir kenara, bu konuda emin olmak istediğini unutmamalıyız. Bu onların en büyük hakkıdır.
……………..
Bazı ebeveynler çocukları ile çok fazla kaliteli zaman geçirdikleri halde onların bir türlü tatmin olmamasından yakınmaktalar. Nasıl ki çocuğa hiç özel zaman ayırmamak sakıncalı ise, bütün zamanını çocuğa ayırmak da sakıncalıdır. Çünkü bu hem çok yorucu olur, hem de anne babanın günlük yaşantılarının yanı sıra bir de özel yaşantıları olduğu gerçeği vardır. İkisi de tek başlarına kendilerine zaman ayırmak isteyecekleri gibi, birlikte de vakit geçirmek isteyebilirler. Bunu sağlayamadıkları zaman anne ya da baba gerginlik yaşayabilir ve bu her ne kadar çocukları ile sürekli vakit geçirseler bile ilişkilerine olumsuz olarak yansıyabilir. Ayrıca çocuğun kendi kendine vakit geçirebilme becerisini de kazanabilmesi gerekmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı ebeveynler çocukla etkin vakit geçirirken bunun sınırına dikkat etmelidir.
Birlikte Ders Çalışmak Kaliteli Zaman Geçirmek İle Aynı Şey Değildir
Çocukla geçirilecek zaman diliminde ebeveynin istediği ya da gerekli gördüğü şey değil, çocuğun yapmaktan hoşlandığı şey yapılmalıdır. Bazı ebeveynler bütün akşam çocukları ile ders çalışarak zaten oldukça fazla vakit geçirdiklerini söylüyorlar. Fakat bu bizim kastettiğim kaliteli zamana örnek değildir. Çünkü çoğu çocuk ödevini çok isteyerek yapmamaktadır. Anne-baba ders çalıştırmak haricinde çocukla ekstra vakit geçirmezse çocuk kendisinin değil, derslerinin annesi-babası için önemli olduğunu düşünebilir. Birçok çocuğun derse karşı olumsuz tepki geliştirmesinin ve ödev yapmakta bu kadar zorlanmasının nedenlerinden biri de budur. Buradan ebeveynin çocuklarına ders çalıştırmaması gerektiği anlaşılmamalıdır. Tabiî ki de çalıştırmalılar, yardım etmelilerdir ama ders dışında çocuklarının keyif aldığı aktiviteye ortak olmayı da unutmamalıdırlar.
Çalışan Anneler
Eğer ki anne, çalışan anne ise ev sorumluluğunun üstüne bir de iş sorumluluğu eklenir ve durum biraz daha zorlaşır. Çünkü çalışan annenin iş çıkışı trafik ve yol stresi, yemeği yetiştirme ve evi düzenleme telaşı, üstüne bir de çocuğa vakit ayıramamanın vermiş olduğu suçluluk duygusu eklenir. Bütün bunlar annenin enerjisini düşürebilir ve çocuk ile zaman geçirememesine neden olabilir. Fakat durum çalışan anneler için de aynıdır: Kısa ve öz vakit geçirmek. Zamanın iyi bir şekilde yönetilmesi ile bu sorun bir nebze halledilebilir. Mesela annenin hemen yemek hazırlaması gerekiyorsa, mutfakta iken aynı zamanda çocuğu ile de zaman geçirebilir. Ama bu klasik, “anne mutfakta, çocuk da ona yardım ediyor” şeklinde olmamalıdır. Anne bu işi, yaratıcılığını kullanarak eğlenceli hale getirmeli ve çocuk ile aktif etkileşim içinde yapmalıdır (sebzeleri konuşturarak yapılan insan şeklinde bir salata… vs)
Çok Çocuklu Ebeveynler
Tek çocuk olduğunda düzenli birebir vakit geçirmek bir nebze de olsa kolay olmaktadır ama birden fazla çocuk olduğunda iş biraz zorlaşır. Çocuklar aynı gelişim dönemi içerisindelerse etkinlikler zaman zaman hep birlikte yapılabilir. Ancak yine de anne-baba fırsat buldukça, ellerinden geldiğince her bir çocukla birebir vakit geçirmeye özen göstermelidirler. Çocuklar farklı gelişim döneminde iseler mümkün olduğunca her biri ile ayrı vakit geçirilmesi daha uygun olur. Çünkü birlikte vakit geçirmek her zaman için birlikte oyun oynamak değildir. Kriter olarak çocuğun hoşlandığı aktiviteyi baz alacağımızı belirtmiştik daha önce. İki yaşındaki bir çocuk annesi ile kovalamaca oynamaktan hoşlanabilirken, altı yaşındaki bir çocuk çizgi film izlemekten, 8 yaşındaki ise yapboz yapmaktan hoşlanabilir. Bazen ise kardeşler arası ilişkinin güçlenmesi, aile içi iletişimin artması için hep birlikte yapılacak etkinlikler de seçilebilir.
*
Canan Cantürk
www.civilim.com
*
Bu yazılarımızı da okumak isteyebilirsiniz:
Yenile Yenile Yenmeyi Öğrenmek! |