OKULA BAŞLAMA DÖNEMİ
Okula yeni başlayan çocuklar ilk gün aileleri ile birlikte heyecanlı olurlar. Fakat kitabımızın başında yapmasını istediğimiz tesviyelere uyan velilerimiz ve çocuklarımız daha sakin olacaklardır. Çünkü kayıt sırasında yaşadıklarımız, elbise alınışında yaşadıklarımız ve anne-babanın bilinçli anlatımları sayesinde okulu tanıyarak geleceklerdir. Böyle gelmeyen çocuklar için okul bir bilinmeyendir. Bilinen şey çocuğu korkutmaz. Yaşadıkları onu okula hazırlamıştır.
Okulun başlayacağı akşam anne-baba okulla ilgili küçük sohbetler yapın. Daha önceden yaşadıklarınız üzerine konuşun (ilk kayıt oluş günü, okulun bölümlerini geziş, Atatürk köşesi, elbise alınışı, kırtasiyeden araç-gereç alınışı ……..) bu konular üzerinde konuşursanız çocuğu sabaha hazır hale getirmiş olursunuz. Okula başlama sadece çocuklar için değil aileleri için de önemlidir. Hatta bazen yetişkinler, çocuklardan daha heyecanlıdırlar.
Sabah erkenden kalkın, okula gidişi fazla abartmadan bugünün önemine değinin. Önce siz en güzel elbisenizi giyinin. Çocuğa okul formasını giydirirken abartılı şeyler söylemeden, duygularınızı anlatın. Ayakkabısının ve elbisesinin farklılığına dikkat çekin. Okulda temiz ve düzenli olunması gerektiğini anlatın. Anne-baba mutlaka birlikte okulun yolunu tutun. Yolda gördüğünüz diğer çocuklarla ilgili düşüncelerinizi anlatın, bütün çocukların okullu olduğunu anlamasına yardımcı olunuz. Okula sadece kendisinin gitmediğini okula gelince anlayacaktır.
İlk gün olması nedeniyle anne-babalar da okulda bulunmaktadır; kalabalık çocukta korkuya yol açabilir. Kalabalığın nedenini ilk günün sevincine bağlı olduğunu çocukla konuşun. Çocuğun sokaktan tanıdığı arkadaşlarını ve ailesini gösterin. Bu ailelerle iletişim kurun.
Çocuğun rahat olmasını sağlayın. Yeni bir ortam, bilinmedik birçok kural ve bu kurallara alışmak, zordur. Daha önceden okulu tanıyan öğrencilerin rahat hareketleri ve okuldaki kalabalık ortamlar, okula yeni gelen öğrenciler için sıkıcı olabilir. O yüzden ilk günlerde karşılaşılan bu durumlar sizide sıkmasın. Çocukların ilk günlerdeki okula gelişlerini inceleyin. Daha önceden tanışan öğrencilerin birbirlerini gördüklerinde nasıl mutlu olduklarını çocuğa gösterin. Böylece arkadaşlığın güzelliğini ilk günden öğrenecektir.
Okul bahçesinde bekleyiş uzun sürmeyecektir. İlköğretim haftasının başlaması nedeniyle önemli bir açılış programı yapılacaktır. İstiklal marşının okunuşu ebeveynlere ve çocuğa coşku verecektir. Okul müdürü ve öğretmen konuşmaları size ve çocuğunuza güven verecektir. Tören bitiminde andımız okunacak, öğrencinin dikkatini çekecektir. Bu da birlikteliği gösteren çok iyi bir örnek olacaktır.
(“Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!”
Okulun yeni başlamasıyla birlikte, öğrencide bulunan ilk heyecan nedeniyle daha coşkulu söylenen andımızdan sonra üst sınıflar şubelerine gideceklerdir. Birinci sınıfa yeni başlayan öğrenciler bahçede tutulacaktır. Okul müdürü velilere ve çocuklara kısa bir bilgilendirme konuşması yapacaktır. Daha önceden şubesi belli olmamış olan öğrenciler şubelere ayrılacaktır. (Okul açılmadan iki gün önce çocuklar ve veliler okula çağrılmalı öğretmenle tanıştırılmalı, sınıfları tanıtılmalıdır. Bu son derece yararlı bir çalışmadır. Veliler gerekirse okul yönetiminden bunu isteme hakkına sahiptir. İlk günde yapılacak sınıf ayrımı ve öğretmen tanıştırılmaları uzun süreceği için çocukta korkuya yol açabilir. Bu çalışmayı iki gün önceden yapan okullar var.) Öğretmeninizle tanışacaksınız, ancak ilk günden öğretmeni meşgul etmeyin. Çünkü öğretmende de ilk gün heyecanlı olabilir. Öğretmen “anne-babalar bir yere ayrılmayınız, çocuklarla tanışıp okulu ve sınıfı tanıtıp, eve göndereceğim” diyebilir. Bundan sonraki söylenecekler ve çalışmalar öğretmenin uzmanlığına kalmıştır, dikkatle dinleyin ve uygulayın. Çocuklar öğretmen nezaretinde sınıfa alınmaya başlandığı ve anne babadan ayrılma zamanı geldiğinde:
“Beni bırakma anne!!!”, “Sen de gel lütfen!”, “Baba, seninle gelmek istiyorum.”, “Anne, lütfen gitme!”, “Sizde sınıfa gelin!” “dede bekle burada bir yere gitme!”… gibi cümleleri her eylül ayında sıkça duyarız. Okula başlama, çocuk ve ebeveyn için en büyük heyecanlardan biridir. Okul çağına gelene kadar uyum içinde yaşadığı aile ortamından, yeni bir çevreye yani okula geliş, çocuk için hiç de kolay olmayan bir durumdur. Doğal olarak bunları hiç sormadan direk öğretmenini takip eden bir çok öğrencide bulunmaktadır. Kısa süreli bu panik durumundan sonra öğretmen çocukları ve ebeveynleri rahatlatacaktır. Sınıfın kapısına gelen hatta sınıfa kadar giren veliler olacaktır. Sınıflarda küçük sıralarda öğrencilerin yanında anne babalar da sığmaya çalışarak oturacaklardır. Haftalar içinde bu sırayı dolduran davetsiz konuklar birer ikişer azalır. Yukarıda yazdığımız durum bütün öğrencilerde görülmez. Çocukların bu durumu sizi paniğe sürüklemesin; çünkü bu, normal bir davranıştır. Sınıfta kimi öğrenciler arkadaşlarıyla hemen kaynaşıp, annesinin elini bırakırken, kimi çocuklar ise annelerinin eline eteğine yapışır ve başlarlar ağlayıp bağırmaya. Öğretmenin uzmanlığı sayesinde ve rehber öğretmeninin müdahalesiyle kısa zamanda çocuklar sınıfa alışmaktadırlar. Okul korkusunu yaşayan ve sınıfa girmemekte ayak direten öğrenci sayısı her yüz öğrenciden üç tanedir. Bu yüzde üçlük öğrenci gurubu da sınıf öğretmeninin, rehber öğretmeninin ve uzman kişilerin çabalarıyla belli bir zaman içinde sınıfa alışmaktadırlar. Ancak velinin bu durumu kabullenip çözüm yolu istemesi çok önemlidir. Öğrenci, anne-baba ve öğretmenin birlikte çalışması ile bu sorun giderek azalmakta . Çocuk ağlasa dahi ondan ayrılacağınızı kesin bir şekilde belirtin ve sakin olun, geri dönmeyin. Sınıfta bekleyerek oyalanmayın. Vedalaşmayı kısa tutun. Bir müddet sonra çocuğunuz kendini iyi hissetmeye başlayacaktır.
Özellikle çocukların okula alıştığı ilk üç günden sonra bazı anne babaların okul saati boyunca bahçede veya okul dışında bekledikleri görülmektedir. Böyle bir durumda çocuk, anne-babasını her gördüğünde, endişelenmesi gereken bir şey olduğunu zannedebilir. Çocuğunuza, siz yanında olmasanız bile, öğretmenlerinin olacağı güvenini verin. Dersler bitince onu okuldan alacağınızı söyleyin. Çocuğu vaktinde okuldan almaya dikkat edin.
Birinci sınıfta esas olan durum çocuğun öğretmeni ile işbirliği yapmak ve karşılıklı güven duymaktır.. Öğretmene güvenmeyen bu güvensizliği çocuğa hissettiren ebeveynler, çocuğun eğitimine darbe vurduklarını bilmelidirler.
Öğretmen ilk gün çocuklarla tanışacak, oyunlar oynayacak ve okulu sevdirmeye çalışacaktır. Okulun bölümleri ve çalışanlar tanıtılacak; gittikleri her bölümde alkışlanarak çocuklar motive edilecektir. Bu çalışmalardan sonra öğretmen öğrencilerini sıkmamak için erken bırakmak isteyebilir. (ilköğretim yönetmeliği 7.madde (ı) fıkrası: Okulun açıldığı ilk günlerde birinci sınıfı okutan öğretmenler, gerekli gördüklerinde öğrencilerini velisinin kontrolünde serbest bırakabilir.)
Öğretmen öğrencileri bıraktıktan sonra, sorun yaşayan çocuklar ve velileri okulda kalmalıdır. Öğretmenle birebir görüşmeli ve okul rehber öğretmeninden yardım alınmalıdır. Anne-baba-çocuk görüşmelerden sonra okulun kantininde veya bahçesinde oturup okulla ilgili sohbet etmeli, gerekirse okul yönetimini ziyaret etmelidir.
Okulda sorun yaşamayan çocuklar ve ebeveynler mutlu bir şekilde okuldan ayrılacaklardır. Çocuk heyecanlı bir şekilde okulda ne yaptığını anlatacaktır. Eve geldiğinde çocukla okulda yaşadıkları hakkında konuşun. Pek çok çocuk, okulda yaşadıklarını anlatmaktan hoşlanır. Çocuğunuzu dinlemeniz ve anlattıklarına ilgi göstermeniz onun okula karşı ilgisini pekiştirir ve okulu sevmesine yol açar. Anlatılanları ebeveyn desteklemelidir. Akşam okul hakkında özel sohbetler yapılmalıdır. Öğretmenin anlattıkları üzerinde durulmalı, çocuğa güven verilmelidir.
Okula başlarken gittiği günün temizliği ve düzeni aynen korunmalı ve okul bitimine kadar böyle giydirilmelidir. Temiz ve düzenli çocukların kendine güvenleri daha fazladır. Okulda ve çevresinde sevilir motivasyonu artar. İlk günlerin temizlik ve düzenini bir çok öğrenci koruyamaz. Bu temizlik ve düzeni korumak uğruna da çocuğu oyundan mahrum etmeyelim.
Çocuğu okula hazırladık ve ilk gün başlattık… bundan sonra biz ebeveynlere hangi görevler düşmektedir? İşte asıl görev şimdi başlıyor… DEĞERLİ ANNE-BABALAR! Bundan sonra yapacağınız kısaca şudur: Çocuğu, öğretmenini ve okulunu sevmek; okula her yönüyle sahip çıkarak, bu kutsal mekanlara bizim diyebilme coşkusunu kazanmaktır.
Tüm veliler okul aile birliği üyesidir. Okula sahip çıkmak isteyen, okulunun gelişiminden yana olan veliler bu birliğin amaçları doğrultusunda etkin ve verimli çalışmalıdır.
Okul aile birliğinin amaçları şunlardır:
a) Öğrencileri, Türk Millî Eğitiminin Genel Amaçları ve Temel İlkeleri ile Atatürk İnkılâp ve İlkeleri doğrultusunda yetiştirmek üzere okul yönetimi, öğretmenler, veliler ve ailelerle iş birliği yapmak.
b) Okulun amaçlarının gerçekleştirilmesine, stratejik gelişimine, fırsat eşitliğine imkân vermek ve öğretmenler kurulunca alınan kararların uygulanmasını desteklemek amacıyla velilerle iş birliği yapmak.
c) Kurs ve sınavlar, seminer, müzik, tiyatro, spor, sanat, gezi, kermes ve benzeri etkinlikler de okul yönetimi ile iş birliği yapmak.
d) Özel eğitim gerektiren öğrenciler için ek eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesini ve desteklenmesini sağlamak.
e) Okulun bina, tesis, derslik, laboratuar, atölye, teknoloji sınıfı, salon ve odaları ile bahçe ve eklentilerinin bakım ve onarımlarının yapılmasına, teknolojik donanımlarının yenilenmesine, geliştirilmesine, ilâve tesis yaptırılmasına, eğitim-öğretime destek sağlayacak araç-gereç ve yayınların alımına katkıda bulunmak.
f) Eğitim-öğretim faaliyetleri dışındaki zamanlarda okulun derslik, spor salonu, kütüphane, laboratuar ve atölyeleri gibi eğitim ortamlarının, kamu yararı doğrultusunda kullanılmasını sağlamak.
g) Okulun ihtiyaçlarını karşılamak için mal ve hizmet satın almak.
h) Okulda uyulması gereken kurallar hakkında velileri bilgilendirmek ve onlarla iş birliği yaparak, zararlı alışkanlık ve eğilimlerin önlenmesi için okul yönetimine yardımcı olmak.
ı ) Millî bayramlar, anma, kutlama günleri, belirli gün ve haftalar ile düzenlenecek tören ve toplantıların giderlerine katkıda bulunmak.
i) Öğrencilere sağlık ve temizlik alışkanlıkları kazandırmada alınacak ortak tedbirler için katkı sağlamak.
j) Ailede, okulda ve çevrede, öğrencilerle diğer çocukların iyi alışkanlıklar kazanmalarını, iyi birer vatandaş olmalarını sağlayıcı tedbirler alınmasında okul yönetimine yardımcı olmak.
k) Okula yapılan aynî ve nakdî bağışları kabul ederek kayıtlarını tutmak; sosyal, kültürel etkinlikler ve kampanyalar düzenlemek; kantin, açık alan, salon ve benzeri yerleri işlettirmek veya işletmek.
l) Okul yönetimi ile iş birliği yaparak, okula ve imkânları yeterli olmayan öğrencilere maddî-manevî destek sağlamak. Belirlenen kardeş okullara katkıda bulunmak.
m) 14/6/2003 tarihli ve 25138 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliğinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmek.
n) Eğitim-öğretimle ilgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapmak.
o) Eğitim-öğretimi geliştirmek amacıyla çalışma komisyonları oluşturmak.
p) Eğitim-öğretimi geliştirici diğer etkinliklere katkı sağlamak.
Yukarıdaki maddeler doğrultusunda okul aile birliğinde görev alınız ve bu doğrultuda çalışınız. Okulda sizi ilgilendirmeyen konularda yetki kullanmaya kalkmayınız. Tavsiye ile müdahaleyi birbirinden ayırınız. Özellikle eğitim-öğretim işini öğretmenlere bırakıp, onları destekleyici davranışlar gösteriniz. Etkinliklerle ilgili tavsiyelerinizi ve önerilerinizi okul idarelerine iletiniz. Kitabın başında belirttiğimiz veli haklarını kullanınız. Yapılan bütün çalışmalara maddi ve manevi katkılarınızı asla eksik etmeyiniz.
Öğretmenin yıl içinde tavsiye ettiği araç gereçleri alınız. Bazı velilerimizden aldığımız haberlere göre, ebeveynlerin istenen bu araç gereçlerin gereksiz olduğu yönünde görüş bildirdikleri ve öğrencinin motivasyonunu kırdıkları duyumunu almaktayız. Bu durum çocuğu eğitime karşı soğutmaktadır. Maddi imkanları nedeniyle karşı çıkan veliler de bulunmaktadır. Bu gibi durumları çocuğun yanda konuşup, onu üzmektense direkt öğretmenle görüşün. Bir araç-gereci almamak uğruna bahaneler üretmeyiniz; çözüm üretiniz, eğer bu malzemeleri alamıyorsanız öğretmenle ve okul idaresi ile görüşün, çözümü onlardan isteyin. Geçen yıl bu konuyla ilgili yapılan öğrenci görüşmelerinde ilginç anlar yaşanmıştı:
Sevgili anne babalar! Öğrencinin önüne negatif bariyerler koymayınız! İşte size örnek… Lütfen bunları yapmayınız!
Öğretmen, yapacağı bir çalışmayla ilgili çocuklardan malzeme istemiş. Çocuk evde anne-babasına bu malzemelerin alınmasını gerektiğini ifade etmiş. Baba akşam çocuğa şunu söylemiş: “Biz kirada oturuyoruz, eğer bu malzemeyi alırsak daire alamayız,bu malzemeler bizim için çok pahalı.”
Alınacak malzeme o kadar çok pahalı değilmiş, ama almamak uğruna bu kadar ucuz bir malzeme için daire satın alma bahanesini çocuğun önüne bariyer olarak koyan babayı doğrusu kınamak zorunda kaldık. O günden sonra çocuğun gelişimine çok önemli etki eden bu dersin malzemelerini aldırmadık. Çünkü çocuğun ailesi daire almasa suçu bize yükleyebilirdi. Bu da çocukta güven duygusunu sarsardı. Daha sonra babayla rehberlik servisi konuştu.
Birinci sınıf öğrencilerinin malzemeleri pek pahalı değil ama okuma yazma döneminde kullanılan kaynak kitaplar pahalı olabilir. Bu dönemde ebeveyn taşın altına elini sokmalıdır.
Okul çıkışında çocuğu mutlaka bir yakını almalıdır. Önemli konularla ilgili çocuğun öğretmeni uyarılmalıdır. Birinci sınıf döneminde çocuğun öğretmeniyle sıkı işbirliğine gidilmelidir. Okuma–yazma önemli bir çalışmadır. Ebeveynlerin bilgisizce ve teknik hatalarla çocuğa okuma-yazma öğretemeye kalkışmaları da ayrı sorun. Velilerin bu davranışları yüzünden bir çok öğrenci okuma yazma öğrenememektedir. 2005-2006 eğitim-öğretim yılında ilköğretim programı değişmiştir bu konuyla ilgili öğretmeninden mutlaka bilgi alınız.
Bilgilendirmeler sınıf toplantıları ile olmaktadır. Anne-babanın çocuğunun eğitimine verdiği önemi gösteren sınıf ve okul toplantıları, öğrencinin gelişimi açısından önemlidir. Bu toplantılardan alacağınız bilgiler sayesinde çocuğa yardımcı olacaksınız. Özellikle sınıf toplantıları, birinci sınıf öğrencileri için önemlidir. Okuma-yazma çalışmaları veliler için bir bilinmeyenli denklem gibidir. Bu denklemi ancak sınıf toplantılarına katılarak çözebilirsiniz. Yeni programda okuma-yazma sistemi tamamen değişmiştir. Daha önce çocukları birinci sınıfta okuyan ebeveynlerin bu konudaki tecrübesi de ortadan kalmıştır. Okuma-yazma programını kitabın sonunda verilmiştir. Mutlaka okuyarak bilgi edininiz. Sınıf toplantıları birinci sınıflar için, haftada bir gün yapılmalıdır. İlerleyen zamanlarda on beş günde bire indirilebilir. Bu toplantılara katılmayı ihmal etmeyiniz. Toplantıların gününü, saatini ve yerini öğretmen velilere yazılı olarak önceden haber edecektir. Birinci sınıflar için ilk toplantıların amacı:
1-Ailelerin, öğretmenle ve birbirleri ile tanışmalarını sağlamak. Bu tanışma ile aileler sınıfla ve öğrenciyle ilgili bilgilerini birbirleriyle paylaşacaklardır. Bu bilgileri öğrencileri birbirleriyle kıyaslamak amacıyla kullanmayınız.
2-Ailelere okul ve sınıf hakkında bilgi vermek. (Tanımak güveni artırır)
3-Öğretmenin velilerden beklentileri anlatılır. (okula devam, ödevlerde yardım,sağlık problemleri, çocuğa araç gereç temini, davranışlar, maddi manevi yardımlar, kılk kıyafet,beslenme…öğretmen çeşitlendirecektir) Bular öğrenilirse ve uygulanırsa anlaşmazlıklar ortadan kalkar. Başarılı sınıflar oluşur.
4-Çocuğun akademik programı hakkında bilgi verilir. (özellikle kitabın sonunda bulunan okuma-yazma programı hakkında)
5-Velilerin dilek ve temennileri alınır. Öğretmen dilek ve temennilerden çıkaracağı sonuçlarla velilerin isteklerini öğrenmiş olur. Bunları dikkate alarak sınıf ortamı oluşturmaya çalışır.
Yukarıda saydığımız beş madde çoğaltılabilir. Biz ilk toplantılardaki amaçları yazdık. Aradan zaman geçtikçe toplantının amaçları değişecektir. Örneğin öğretmen çocukları tanıdıkça onların ilgi ve becerileri hakkında bilgiler vereceği toplantılar, başarılı oldukları ve eksik kaldıkları dersler hakkında toplantılar…. Düzenleyecektir. Saymaya kalkarsak toplantıların amacı bitmez. Burada veliden tek beklenti mutlaka toplantılara katılın. Bu toplantılara katılan velilerin çocuğuna ne büyük katkılar sağladığını bilemezsiniz. Tek bir tanesini yazayım: “annem babam benim eğitimime ve okuluma önem veriyor” duygusunu çocuğa veriyorsunuz. “Öğretmenimle, okulumla uyumlu bir ailem var, ne mutlu bana.” Bu toplantılarda çocuğunuzun eğitiminde alacağınız bilgiler, öğretmene vereceğiniz güvenin faydası sayılamayacak kadar çoktur.
Toplantılara mutlaka katılın, öğretmeninizden sık sık toplantı isteyiniz. Yaptığımız araştırmalarda okuldaki hiçbir toplantıya gelmeden çocuğunu okuldan mezun eden veliler bulunmaktadır. Bu çocukların akademik başarılarının düşük olduğu da bir gerçektir. Bir öğretmen arkadaşımızın yaşadığı ilginç bir olayı size anlatayım: “Yıl sonu karnelerini dağıttık, geçen öğrenciler mutluydu, geçemeyen öğrenciler için öğretmenler kurul toplantısı yaptık, son sınıf öğrencilerinden birini, kursa almadan sınıfta bırakma kararı aldık. Sonuçlar asıldı, iki üç saat sonra bir hanımefendi geldi: “Müdürle görüşeceğim” dedi. Bende “müdür benim” dedim. Ağzımdan benim lafı çıkmıştı bir kere daha düzeltemedim.”Çocuğu sınıfta bırakmışsınız son sınıftaki çocuk bırakılır mı? Bu görevin öğretmenler kuruluna ait olduğunu, üstelik bırakma gerekçelerini dosyaya yazdıklarını ve yönetmeliğe uygun olduğunu söyledim. Kadın bana çok sert çıkışlar yaptı ama, o sırada odaya asıl müdür girdi. Konuşmaları dinledi. “Siz çocuğunuzla ilgileniyor musunuz? dedi. Veli ne kadar çok ilgilendiğini anlata anlata bitiremedi. Müdür çok kızmıştı ama, müdürlük statüsü onu tutuyordu. “Hanımefendi siz okulunuzun müdürünün ve öğretmeninin kim olduğunu bilmiyorsunuz bu nasıl bir ilgi, üstelik ben on, öğretmen arkadaşım altı yıldır burada” kadın hiç arkasına bakmadan çıktı gidiyordu. Ağlamaya başlamıştı. Ailevi sorunlarının çok olduğunu bu yüzden çocuğu unuttuklarından falan bahsetti. Bizde hiçbir sorun yüzünden çocukların ihmal edilmemesi gerektiğini anlattık. Çocuğun kursa gelmesi için yeniden öğretmenler kurulunu topladık. Kursun olduğu her gün annesi geldi kapıda bekledi, öğretmenlerle ve idare ile görüştü. Üç dersten kursa gelen bu öğrenci, iki dersten aldığı çok iyi notla sınıfını geçti. Bu yaşantı belki de toplantıların ve iletişimin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.
İleriki dönemlerdeki toplantılara öğrenci, veli, öğretmen hazırlıklı gelmelidir. Bu hazırlıkların neler olduğunu yıl içinde fark edeceksiniz veya öğretmen size söyleyecektir. Hazırlık evresi çok önemli bir konudur, hazırlıksız gelinen toplantılar sıkıcı ve verimsiz geçer, etkili olmaz.
Ebeveynlerin sıkıntıya düştüğü konulardan biride ödevlerdir. Ödevlerin amacı: çocuğun o gün gördüğü derslerin kalıcılığını sağlamak ve bu derslerin gelişmesine yardımcı olmaktır. Ödevler çocuklarda sorumluluk duygusunu artırır, ailenin çocuklarının okulda neler yaptığının habercisidir. Aile çocuğun çalışma ortamını hazırlamakla yükümlüdür. Eğitim Fakültelerinde öğretmenlere şöyle söylenirdi: “Köylerde okulla ev arasında mezarlık vardır. çocuk mezarlığa varana kadar ödevi bitirmelidir” Burada kast edilen ödevlerin az ve öz olmasıdır. Özellikle birinci sınıfta iki sayfa, üç sayfa yaz gel tipinden ödevler verilmez. Ödevler çocuğun ilgi ve yeteneklerine göre verilmeli ve amacı açıklanmalıdır. Sınıf toplantılarında öğretmen sizinle ödevler konusunu konuşacaktır. Veli burada şuna dikkat etmelidir.
1-Öğretmenin verdiği ödevi olumsuz yönde eleştirmemeli. Çocuğa bir güvensizlik oluşabilir. Yanlış bulduğunuz ödevleri çocukla değil öğretmenle konuşun.
2-Çocukların ödevlerini rahatça yapabilecekleri ortamı sağlamalı. Ödev yapma konusunda fizik yapının önemi büyüktür. Amerika da yapılan bir araştırmada çalışma odası olan çocukların daha bşarılı olduğu görülmüştür. Doğal bir sonuçtur. Ancak çalışma odası olmayan evelrde bu ortamı başka yolla sağlamak ailelerin görevidir (araç-gereç, ödev odasının fiziki durumu ve iklimini hazırlama..)
3-Birinci sınıf öğrencilerine ödevi nasıl yapacaklarıyla ilgili planlamayı öğretme. Bu yaştaki öğrenciler oyun çağında oldukları için oyuna veya televizyona dalabilirler. Planlı çalışmayı öğrenme velinin desteğine bağlıdır.
4-Ödevlerde çocuğa rehberlik yapılmalıdır. Bazı ailelerin çocukların ödevlerinin tamamını yaptığı söylenmektedir. Bu durumda çocuğun sorumluluk alma ve çalışma alışkanlığı yok edilmektedir.
5-Aileler ödevleri kontrol etmelidirler. Bu kontrol çocuğa güven verecektir. Yapılan başarılı ödevler aile tarafından ödüllendirilebilir. Ödüllendirilmeler abartıya kaçmadan, belli aralıklarla yapılmalıdır. Çünkü bunun görev olduğu bilinmelidir.
6-Ödevin yapılması konusunda çocuğa baskı yapılmamalıdır. Ödev yapmayan çocuğa baskı yapmak yanlıştır. Bu durum çocuğu ödeve karşı soğutur.
7-Sınıf toplantılarının gündem maddeleri arasında her zaman vardır. öğretmenden bu konuda yeterli bilgi isteyiniz.
Okullarda bir diğer önemli konu ebeveynlerin çocuklarına okula devam konusunda yardımcı olmalarıdır. Okula devamı sağlamak velinin görevidir. Birinci sınıflardaki konular hızlı ve akıcı olarak verilmektedir. Okuma yazma öğretiminde kaçırılan bir konunun sonradan öğrenilmesi zordur. Birinci sınıf konuları sınıf ortamında öğrenmeye daha uygundur, kalıcılığı fazladır. Birlikte yapılan etkinlikler sayesinde öğrenme daha etkili olmaktadır. Dolayısıyla gereksiz gerekçelerle çocuğu okula göndermemek, eğitim açısından sakıncalıdır. Çocuğu haklı gerekçelerle okula gelmiyorsa mutlaka öğretmene haber ediniz o günkü çalışmalar hakkında bilgi alınız. Devamsızlığın bir diğer yönü de derse geç kalmalardır. Birinci sınıf öğrencileri geç kalmaktan çok korkarlar. Sınıfta dersi bölerek içeri girmek istemezler. Velinin zoru ile içeri girerler ama, bu onlar için üzücü bir durumdur. Ayni zamanda derse başlayan öğrencilerin dikkatini dağıtacaklar, dersi bölünecektir. Buda hiç hoş bir durum değildir. Kaliteyi düşürür, sınıf yönetimini ve disiplinini bozar.
Okuma–yazma eğitimi ve öğretimi birinci sınıfta işlenen konulardır. Yıl sonunda okuma yazmayı sökemeyen çocukların, bir üst sınıfa geçmelerini istemek çok yanlıştır. Öğretmenlerden aldığımız bilgilere göre bu çocukların üst sınıflarda asla okum-yazma öğrenemedikleri ve psikolojilerinin bozulduklarıdır.
Sınıf geçme sistemini içeren ilköğretim yönetmeliğinin ilgili maddesini yazalım istedik
Öğrenci Başarısının Değerlendirilmesi
Madde 47- İlköğretim kurumlarında öğrenci, kendi yaş gurubu içinde bir bütün olarak yetiştirilir ve değerlendirilir. İlköğretim, öğrencilerin derslerdeki başarısızlığına bakılarak elenecekleri bir dönem değil, programda öngörülen bütün derslerin ve ders dışı eğitici çalışmaların ortak katkısıyla ilgi ve yeteneği ölçüsünde yetiştirilecekleri bir dönem olarak değerlendirilir.
Öğrencinin yıllık başarısı her dersten ayrı ayrı değil, tüm derslerde ve ders dışı eğitici çalışmalarındaki durumu, yazılı, sözlü ve uygulamalı sınavlar, ödev ve projeler, Türkçe’yi doğru güzel ve etkili kullanma becerisi ile öğrencilere kazandırılması hedeflenen tün davranışlardaki etik değerleri benimsemesi de dikkate alınarak bir bütün olarak tespit edilir.
Buna göre;
a) Başarılı olan öğrenciler bir üst sınıfa geçirilir.
b) 1, 2 ve 3 üncü sınıf öğrencilerinden bir üst sınıfta güçlüklerle karşılaşabilecek olanların durumu, ders yılı sonunda okul müdürünün veya görevlendireceği müdür yardımcısının başkanlığında sınıf öğretmeni ile varsa okulun rehber öğretmeni tarafından görüşülerek sınıf geçmelerine veya yetiştirme kursuna alınmalarına karar verilir.
c) 4, 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarda ders yılı sonunda başarısız ders/dersleri bulunan öğrencilerin durumu şube öğretmenler kurulunda, 4 ve 5 inci sınıflarda şube öğretmenler kurulunun oluşamaması hâlinde ise okul müdürünün veya görevlendireceği müdür yardımcısının başkanlığında sınıf öğretmeni ile varsa okulun rehber öğretmeni tarafından;
1) Öğrencinin başarısız olduğu ders/derslerden bir üst sınıfa devam etmesine veya sınıf tekrarına,
2) Öğrencinin başarısız olduğu ders/derslerden bir üst sınıfı başarabileceği değerlendirilen ders/derslerden sınıf geçmesine, diğer ders/derslerden ise yetiştirme kursuna alınmasına karar verilir.
Ancak bir öğrencinin yetiştirme kursuna alınacağı ders sayısı üçten (3) fazla olamaz.
Alınan gerekçeli karar, tutanakla belirlenir ve sınıf geçme defterine işlenir. Tutanağın bir örneği öğrenci dosyasına konur, bir örneği de karar defterine yapıştırılır ayrıca veli de bilgilendirilir.
Yetiştirme kursu sonunda 1, 2 ve 3 üncü sınıf öğrencileri için sınav yapılmaz. Bu öğrencilerin bir üst sınıfta güçlüklerle karşılaşıp karşılaşmayacaklarını, okul müdürünün veya görevlendireceği müdür yardımcısının başkanlığında sınıf öğretmeni ile varsa okulun rehber öğretmeni tarafından öğrenci başarısının değerlendirilmesi esasları doğrultusunda görüşülerek karar verilir. 4, 5, 6 , 7 ve 8 inci sınıflarda yetiştirme kursu sonunda yapılan sınavlarda başarılı olanlar bir üst sınıfa devam ettirilir, başarısız ders/dersleri bulunan öğrencilerin durumu ise yetiştirme kursu sonunda şube öğretmenler kurulunda görüşülür. Alınan gerekçeli karar, tutanakla belirlenir ve sınıf geçme defterine işlenir. Tutanağın bir örneği öğrenci dosyasına konur, bir örneği de karar defterine yapıştırılır ayrıca veli de bilgilendirilir.
Yurtdışında olması, tutuklu olması, oturduğu yerde okul bulunmaması ve sağlık durumu nedeniyle okula devam edemeyenler ile 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun ilgili maddeleri gereğince okula devamları sağlanan öğrencilerin başarı durumları belirlenirken, en az bir yarıyıl not almış olmaları kaydıyla devam eden öğrenciler gibi işlem yapılır.
Birleştirilmiş sınıflardaki 3 üncü ve 5 inci sınıflar dışındaki öğrencilere sınıf tekrarı yaptırılmaz.
Öğrenme yetersizliği nedeniyle kaynaştırma eğitimine alınan öğrencilere başarısızlıklarından dolayı sınıf tekrarı yaptırılmaz.
Başarıda veliye düşen ödevler
1-Öğrenciye hoşgörü ve sevgi göstermek
2-Öğrencinin temizliğine dikkat etmek.(tırnak, saç, vücut,elbise….)
3-Sınıf toplantılarına düzenli katılmak.
4-Çocuğun beslenmesine dikkat etmek.
5-Çocuğun kılık kıyafetlerinin düzenli olmasını sağlamak.
6-Ödevlerde çocuğu yönlendirmek.
7-Okula ve öğretmene güvenmek, bu alışkanlığı da çocuğa aşılamak.
8-Okulda yapılan sosyal etkinliklere katılmak.
9-Derslerde gerekli olan araç-gereci almak.
10-Okulla ve öğretmenle sürekli iletişim
11-Sosyal etkinliklere maddi ve manevi yarımda bulunarak, verdiği önemi çocuğa gösterme ve örnek olma.
12-Okul aile birliğinin amaçlarına uygun görevler almak.
13-Okuma alışkanlığını geliştirici faliyetler de bulunmak.
14-Çocuğun zamanında yatmasını ve sistemli ders çalışmasını sağlamak.
15-Sabah kahvaltısını yapmadan çocuğu okula göndermemek.
16-Çocuğun sağlık durumu hakkında öğretmeni bilgilendirmek.
17-Ahlak kurallarını çocuklara öğretmek. Toplumun örf ve adetlerine sahip çıkmak.
18-Çocuğun bütün ihtiyaçlarını imkanları ölçüsünde karşılamak.
19-Karşınıza çıkacak sorunları mutlaka öğretmenle ve kendi okul idarenizle çözmek.
Çocuğun yüksek yararı esas olunca, yukarıdaki maddeleri saymakla bitiremeyiz.
Kaynak: Çocuk Eğit Blog