Çocuklarımız en değerli varlıklarımızdır. Hazırlıklar, doğum öncesinden itibaren başlar. Anne ve baba adayları doğacak bebekleri için ne gerekiyorsa alma heyecan ve telaşını yaşarlar. Hazırlıklar, bölgeden bölgeye değişiklikler gösterir. Bazı bölgelerimizde, yünler yapılır, alınır, bebek için örülür. Buna benzer hazırlıkların dışında ebeveyn adayları bu konuda aynı zamanda bilgi edinme isteği ile birçok yayın izleyebilirler,alabilirler.
Doğum süreci de yaşandıktan sonra bebeğin ilk ayları heyecanla, tedirginlikle, bebeğin aşıları, rahatsızlıkları ile geçer. Anne ve baba için yepyeni bir hayat başlamıştır. Bebek için uykusuz kalmak, ağlama sesleri, belki ertesi günü işe gitme gibi durumlar yaşanır. Aileye yeni bir birey katılmıştır ve her durumu ile size muhtaçtır. Bunun yanında ilk yıl, bebeğin hızlı bir gelişim süreci yaşadığı görülür. İlk ağlama, ilk gülme gibi duygusal tepkiler, ilk dişinin çıkması , ilk baba, anne demesi, mama demesi anne ve babaya diğer aile bireylerine hoş heyecanlar yaşatır. Oturabilme, emekleme,ilk ayağa kalkma, koşma ard arda gelişir.
Belki, bu yıllarda bakıcı, bebek evi gibi durumlarda gündeme gelebilir. Ya da aile büyüklerinin bebeğe bakması gerekebilir. Bu aylarda, yaşamın ilk yıllarında ten teması ve güven duygusunun gelişimi çok önemlidir. Eğer, bebek evi, kreş gibi kavramlarla karşı karşıyaysanız çevre araştırması, referans gibi durumlara dikkat etmenin yanısıra özellikle annenin çocuğu için güvenli olabileceğini düşündüğü yer olmalıdır. Hijyen önemlidir, ancak, günümüzde bebeklerde genelde alerjik durumlar yaşanabildiği için temizlik malzemelerinin kullanımında ya da mekanın düzenlemesinde bunlara dikkat edilir olmalıdır. Hemşire, sürekli bulunursa iyi olur.
Anaokulu çağında çocuğun okula başlama isteği sosyalleşme ihtiyacı ile kolaylaşır ya da oyun saatleri düzenleyen kurumlara çocuk anne ile birlikte biraz zaman geçirebilir. Bu da kolaylık sağlayıcı bir durumdur. Bunun yanında anne-babanın kararlılığı önemlidir. Çocuk, orada kesinlikle bırakılmayacağını bilmeli ve inanmış olmalıdır. Burada çocuğun ailesine güvenmesi, okula gitme durumunu abartmamaları, büyüdüğü için doğal bir süreç olduğu duygusu hissettirilmelidir. Bunun dışında, önce ebeveyn olarak okula gönderme durumuna siz benimsemiş olmalısınız. Ama, gerçekten…Ayrıca, ayrılma seramonisi de fazla uzatılmamalıdır.
İlköğretime başlama, eğer anasınıfından devam ise fazlaca sorun yaratmaz. İlk başlama, önce belki öykü kitapları okunarak, çocuğa resimleri anlattırarak, drama yapılarak, oyunlaştırarak, doğal hissettirerek, doğaçlama şeklinde de uygulanabilir. İlköğretim ara sınıflarında ailenin yer değiştirmesi nedeniyle okul değişiklikleri olabilir. Bu yaşlarda, öğretmen ,arkadaş faktörü biraz zorlayıcı olabilir. Durum, çocuğa açık ve net şekilde açıklanmalı, onun durumunun çok iyi anlaşıldığı, ancak, bunun bir zorunluluk olduğu, eğer mümkün olsaydı, böyle bir değişiklik yapılmak istenmediği çocuğa ifade edilmeli, böyle bir yaşantının da kendisi için iyi olabileceği, daha çok arkadaşı olabileceği, geride kalacaklarla ileride bir yerlerde birlikte olabilecekleri, iletişim araçlarını bazen kullanabileceği, değişik öğretmenleri tanımış olmanın da kendisine yararları olacağı, onu bağımlılıktan kurtarıp, kişiliğini geliştireceği anlatılmalıdır. Ancak, gidilecek okulla ilgili, çocuğun beklentisini yüksek tutulmamalıdır. Çocukta bazen okula gitmeden önce, karın ağrıları, istifraları olabilir. Bunlar, çocuğun gerçekten bir rahatsızlık durumu yoksa, okula gitmek istemediğinin göstergeleridir.Çocuk, ilgi çekmek istiyordur. Çocuk, hoş tutulup, nane-limon,ıhlamur gibi hafif içecekler içirilip,hiç bir rahatsızlık durumunun kalmayacağına ve okuluna rahatlıkla gidebileceğine ikna edilmelidir.
Öznur SİMAV