ÇOCUĞUMUZA SORUMLULUK VE ÜRETKENLİK DUYGUSU KAZANDIRMAK

0
887

ÇOCUĞUMUZA SORUMLULUK VE ÜRETKENLİK DUYGUSU KAZANDIRMAK

Eğitimin önemi, şimdilerde herkes tarafından farkedilmiş durumda. Her ebeveyn çocuğunun iyi bir eğitim almasını istiyor. Aileler ellerinden ne geliyorsa yapmaya hazır. İmkanlarını zorlayarak, ellerinden gelmeyeni de yapmak için apartta bekliyorlar, tabiri caizse… Okuldan eğitim için istenenler, günü geçirilmeden alınıyor, ‘’çocuğum geri kalmasın, ya ödevini yapamazsa, yetiştiremezse ne olur?’’ Tüm bu düşünceler, velileri koşturuyor, ancak çocukları koşturamıyor. Çocuğun alacağı sorumluluk duygusu veli tarafından üstlenilmiş durumda. Çocuk, proje çalışmasını evde unutuyor, hemen anneye, babaya bir telefon; ödev öğretmene yetiştirilmiş. Çocuk hiç düşünmüyor, ‘’annem, babam hangi şartlarını zorlayarak ödevini okula yetiştirdi. Programında benim ödevimi okula yetiştirmek var mıydı? Anne-baba nasılsa hazır, unutmamak için ne yapmalıyım?’’bunu düşünmeye bile gerek yok. ‘’Benim ödevim geldi ya diğer aile fertleri ne olursa olsun’’. Burada, çocuklar da yeni hayat şartlarına kendilerini adapte etmiş durumdalar. ‘’Mümkün olduğu kadar nasılsa birileri halleder’’

Aileler, belki engelleyici ve ilgisiz gibi görünebilseler çocukta ilgi ve istek uyanacak. Yalnız, yaşam acımasız ve ebeveynler çocuklarının hayatlarını kurtarabilmeleri için çaba harcıyor. Eğitim, masraflı ve zaman kaybını göze alabilecek veli potansiyeli yok. Öğrencinin ailesine ve devlete maliyeti yüksek.

Öğrencilere zihinsel yükleme yapılıyor. Dersler teorik ve çokça alıştırma yaparak çalışmayı gerektiren, durumda. Hafta sonları da dersanelerde geçiyor. Üretkenliğe yönelik etkinlikler, çocukları başka alanlarda da geliştirecek. Bazı becerilerini de değerlendirme fırsatı bulacaklar. Örneğin; basit tamirat işleri, marangozluk işleri, örgü, dikiş, dantel örme, makrome yapma, yemek yapma, çiçek bakımı, ekimi, temizlik yapma gibi etkinliklerle çocuklar zihinsel yorulmalarına karşılık, farklı yönlerde etkinlikte bulunarak dinlenmiş olacaklardır. Hayata dair bazı becerileri de edinmiş olarak kendilerini daha güçlü hissedeceklerdir. Hatta belki ek bir meslek sahibi de olacaklardır. Ya da çalışma hayatı hakkında yaşayarak bilgi edineceklerdir. Aynı zamanda sorumluluk duygusu geliştirmede anne-babaya yardımcı olacaktır. Bu tür etkinlikler, küçük arkadaş gurupları ile uygulanırsa sosyalleşmeye de destek olacaktır.
Bu hususlarda belediyelerin yetişkinler için açtığı meslek edindirme kurslarının benzerleri açılsa, çocuklar farklı alanlarda da eğitim alsalar… Burada tabii ki fikir yapılarının değişmesi lazım. Hiçbir şey tek başına olamıyor.
İlköğretimlerde proje çalışmaları veriliyor. Projeyi anneler, babalar yapıyor. Sınıfta en güzel kimin projesi olacak? Sergilerde çocuklar değil; anne- babalar yarışıyor. Çocuklar, henüz ORTAYA BİR ESER KOYABİLMİŞ DEĞİL!!!

Zaman yönetimi ve zamanın önemi çocuklara erken yaşlardan itibaren kavratılmalı, zamanın geri gelmeyecek en önemli kaynak olduğu fikri benimsetilmelidir. Yapılacak her türlü etkinliğe ‘’ne kadar süre bana yetmeli’’ yaklaşımı içinde olunmalı, uçsuz bucaksız zaman fikrinden uzak olunmalıdır. Bu konuda yine ebeveynlerin model olduğu hususu göz ardı edilmemelidir. DİNLENME ise BİR ETKİNLİKTEN DİĞER BİR ETKİNLİĞE GEÇİŞTİR.

‘’Birey olmak’’ kendine ve çevresindekilere karşı sorumluluk hissetmek demektir. İnsan önce kendine karşı sorumlu olmalıdır. ‘’Ben, bana verilen nimetleri nasıl değerlendirmeliyim? Kendime faydam olsun; dolayısıyla başkalarına da yararım dokunsun’’. Çünkü insan olarak biz başkalarına da faydalı olabilirsek kendimizi mutlu hissederiz. ‘’Ye, iç, yaşa, TÜKET’’ tarzı hiç kimseyi mutlu edecek yaşam tarzı değildir.

ÖZNUR SİMAV
Çocuk gelişimi-eğitimi-psikolojisi uzmanı
Aile-iletişim- çocuk danışmanı

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız