Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et!

0
707

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et!

Küçük bir rüzgar varmış. Bir köyün çok yakınındaki bir tepede ağaçlara dokunmadan, suların üstünden hissettirmeden geçer, kendi halinde bir yaşam sürermiş. Bir gün tepenin zirvesinde durarak bir karar vermiş. Neye karar vermiş olabilir sizce?
Eminim zihninizden birçok cevap geçti. Hepimizin buna benzer hikayeleri var. Bu satırlarda size hikayenin başlangıcını sunacağım. Neden sadece giriş? Şu an sadece girişe ihtiyacımız var da ondan. Rüzgarın kararı nedir, şu an için bilmiyoruz. İlerleyen satırlarda cevabı bulacaksınız. Şimdiki amacımız ise bilgini gücünü keşfetmek.
Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir …

Sevgi Tunalı

Superbeyindergisi@gmail.com

Küçük bir rüzgar varmış. Bir köyün çok yakınındaki bir tepede ağaçlara dokunmadan, suların üstünden hissettirmeden geçer, kendi halinde bir yaşam sürermiş. Bir gün tepenin zirvesinde durarak bir karar vermiş. Neye karar vermiş olabilir sizce?
Eminim zihninizden birçok cevap geçti. Hepimizin buna benzer hikayeleri var. Bu satırlarda size hikayenin başlangıcını sunacağım. Neden sadece giriş? Şu an sadece girişe ihtiyacımız var da ondan. Rüzgarın kararı nedir, şu an için bilmiyoruz. İlerleyen satırlarda cevabı bulacaksınız. Şimdiki amacımız ise bilgini gücünü keşfetmek.

Eski zamanlarda üç yolcunun yolu çölde düşer. Kurumuş bir nehir yatağından geçerken gaipten bir ses gelir:
– Durun!

Yolcular hemen atlarını durdururlar. Ses, atlarından inmelerini söyler, inerler.
– Şimdi, yerden bir avuç taş alarak ceplerinize koyun ve arkanıza bakmadan yolunuza devam edin, der ses.

Yolcular atlarına bindiklerinde gaipten gelen sesin sahibi sözlerine devam eder.
– Emrimi yerine getirdiniz. Yarın güneş doğduğu zaman hem sevinecek, hem de üzüleceksiniz.

Ne diyeceklerini bilemeyen atlılar şaşkın halde yollarına devam ederler. Ertesi sabah ceplerindekini çıkardıklarında gözlerine inanamazlar. Çakıl taşları elmaslara, yakutlara, altınlara dönmüştür. Sevinirler, çünkü taşları ceplerine koymuşlardır; üzülürler, çünkü daha fazla taş almamışlardır.

İnsanın insan olması ve hayat yolunda hep donanımlı bulunması, değeri sonradan anlaşılacak eğitim ve öğretim incilerini cebine atması ile belli olacaktır. İnsan pir olsa da bilginin ve tecrübenin kuşatıcılığına muhtaçtır.

İnsanlar 3’e Ayrılır

Senelerce, bazı insanların neden benden daha başarılı olduklarını, neler yaptıklarını merak etmişimdir. Anladım ki iyi bir kafaya sahip olmak yetmiyormuş. Mesele, onu iyi kullanmakmış. Neden beynimin çok azını kullanıyorum öyleyse? Potansiyelimi tam anlamıyla kullanmak ve beynimden daha fazla verim almak mümkün mü?

Şimdi düşünelim! Başarıyı destekleyici birçok unsur vardır. Çok daha önemli bir şey var ki o da kişinin yapısıdır. İnsanlar 3 gruba ayrılır: “Çakmaktaşı, Sünger ve Arıkovanı”

Çakmaktaşından bir şey alabilmek için ona çekiçle vurmak gerekir. Elde ettiğiniz şey, çakmaktaşı ve kıvılcımdır.

Süngerden bir şey alabilmek için onu sıkmak gerekir. Ne kadar sıkarsanız o kadar çok şey alırsınız.

Arı kovanının balı ve tadı ise dışarı taşar.

Bilmeyen, öğrenme hevesi olmayan bir öğrenci öğrenmek konusunda taş gibi katıdır. Esnemez, yumuşamaz, hissetmez, anlamaz. Bir şey öğrenmek zorunda kaldığında da yüreğinde hiddet, dilinde de biliyorum havası eksik olmaz.

Bu yazıda yarım kalan bir şeyler vardı. Şimdi onu tamamlama zamanı…

…Esmek ve köyde yaşayanlarda bıraktığı izleri hissetmek istemiş rüzgar. İçinden gelen bu çağrıya kulak vermiş. Tepeden aşağıdaki köye doğru kendini bırakıvermiş.

Bunun nasıl üstesinden geldiğini, korkularını aşıp nasıl esme kararı aldığını merak ediyor musun? Şimdi bu düşünceyi bir kenara bırak ve rüzgara eşlik et.

Rüzgarın istediği sadece esmekmiş. Ne kasırga olmak istiyormuş ne de meltem. Lila renkli perdeleri olan, bahçesinde rengarenk çiçeklerin açtığı, kelebeklerin dans ettiği bir ev varmış o köyde. Evde yaşlı ve güzel bir bayan tek başına yaşarmış. Evinden misafir hiç eksik olmazmış. Tarçın kokulu tatlı kurabiyelerin piştiği, huzurla dolu bir evmiş burası. Küçük rüzgar bu evin etrafında esmek istemiş. Tepeden aşağı inerken kuşlar eşlik etmiş onun coşkusuna sesleriyle, ağaçlar yapraklarıyla “çak” demişler “harikasın, işte böyle!” Doğa canlanmış, çiçekler polenlerini katmış onun esintisine.

Küçük rüzgar kendini çok daha güçlü hissetmiş. Var gücüyle hızlanmış ve canlanmış bir an önce o köye varmak için. Köyün girişinde köprü ve altında akan su onu beklediklerini belli edercesine şarıldamış ve buyur etmişler içeri. Evi bulmak için rengarenk evler ve çiçeklerle dolu sokakların arasından geçmiş. Yaşlı kadının yaşadığı lila perdeli eve gelmiş. Kendi hakkı olduğunu bildiği mis gibi kokan tarçınlı kurabiyelerden almış, yaşlı kadının saçlarını dağıtmış, çiçeklere merhaba demiş, tatlı bir meltem olmuş ve yatağını bulmanın huzuruyla başka diyarlara doğru yola çıkmış.


Arzu ve Amaçlar Psikolojisi

Başarı öykülerine bakın, başarı, amaçlarını anlayan insanlara çok daha kolay gelir. Üstelik, hepsi ne isterlerse istesinler, bu istekleri doğrultusunda bir planları vardır. Öyleyse, gündelik hayatta nasıl amaçlı bir şekilde düşünebiliriz? Başlangıç noktası, isteklerimizi ve hedeflerimizi belirlemektir. Arzuladığımız ve hayalini kurduğumuz dünyanın gerçekliği, içinde bulunduğumuz dünyanın gerçekliğinden çok uzak görünür. Emin olun, bu yolun başındaki herkes benzer sorular soruyor. Bununla birlikte bu farkı kapatmayı başarıyor. Nasıl mı?

Arzu ve amaçlar psikolojisini inceleyecek olursak, bilişsel uyumsuzluk kavramı dikkatimizi çekecektir. Bilişsel uyumsuzluk, zihnimizdeki iki karşıt düşüncenin bir arada olamayacağını anlatan bir terimdir. Bilinçaltımız, bu uyumsuzluğu çözecek yapıdadır. Biz onu şöyle öğretileriz: “Bak, bir kez denedin, başaramadın. Şimdi yeniden dene ve başaramadığını gör!” Dinamik bir gerilim yaşarız. Hayallerimiz büyümeye başladıkça daha da geriliriz. Tıpkı lastik gibi…

Kaynaklarımızın çok ilerisinde bir hedef koyduğumda sizler gibi ben de gerilirdim ve mideme kramplar girerdi.

Peki bu gerilimlerden nasıl kurtulabilirdim? Başarısızlık korkusu stresinden nasıl arınabilirdim? Bu soruyu sorduğumda bir cevap keşfettim. “Odağımı belirleyerek” Son elli yılda yapılan araştırmalar gösteriyor ki, başaranlar yalnızca inanç sistemlerini kurmakla yetinmiyor; bütün niyetleri ve amaçları öyle net ki, bu amaçları gündelik hayatlarında da daha net bir hal alıyor.

Zihnindeki Sonu Hayal Et, İstediğini Elde Et!

Bilinçaltımız neyi hayal ettiğimizi, neyi duygusal yoğunlukla yaşadığımızı ayırt edemiyor. Örneğin, bir korku filmi izlemeye gittiğimizde güvende olduğumuzu biliriz. Yine de koltuğa yapışır, hızlı ve kesik nefes alırız. Gördüklerimiz gerçekmiş gibi algılamak değil de nedir bu?

İnsanlar bunları keşfederek başarılarını arttırıyorlar. Son 25 yıldır başarı ve mükemmellik psikolojisi, başarı sahibi insanların zihinlerinde hedeflerine ulaşmış olduklarına dair bir imgelemi nasıl oluşturduklarını inceliyor.

Yüksek performans sahibi atletler, performanslarının zirvesinde olduklarında, çoktan zihinlerinde bitişin diğer tarafında olmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmeye başlamışlardır. Stephen Covey’in dediği gibi, olaya ‘zihindeki sonla’ başlarlar. Peki nasıl olur?

Aşağıdaki soruları kendinize sorarak bir durum değerlendirmesi yapabilirsiniz.

Nereye gidiyorsunuz? (Hedefiniz)

Nerdesiniz? (Duyusal keskinlik)

Ne yapmalısınız? (Davranışsal esnekliğe sahip olmak)

Ne yapıyorsunuz? (Hemen harekete geçin)

Eğer amacınızı şimdiki zamanda, 1. şahıs dilinde olumlu bir ifade ile yazarsanız arzulanan bir gerçeklik oluşturmuş olursunuz. Bilişsel uyumsuzluk teorisi, iki inançtan birinin bu şekilde eleneceğini söylüyor. Amacı yazma süreci, hayalden çok başka bir şeydir.

Bilinçaltını bu işe emektar etmektir.

Walt Disney der ki “Benim hayalim o kadar büyük ki, siz onu hayal etmeye bile cesaret edemezsiniz.” 319 bankanın kendisini geri çevirmesine rağmen pes etmemiştir o. Sen de hayallerini çok ince ayrıntılarıyla düşün. Hayallerini yaz. Enerjini kristalleştirme.

Sahipmişsin gibi davran.

Başarılı insanların anahtar farklarından biri de yazıyor olmalarıdır. Otobiyografilerini yazan insanların müthiş bir hafızaları olduğunu düşünürdüm kendi yaşamlarına dair bu kadar çok şeyi ayrıntılarıyla hatırladıkları için. Onlar hayatlarındaki adımları yazarlar ve yaşadıklarını unutulmaz kılarlar.

Bırak Hayallerin Mantık Sınırlarını Aşsın

Hayalleriniz, tıpkı rüyalarınız gibi sizin malınızdır. Hayal kurarken mantıklı olmaya çalışmayın. Çocuk kalın amaç belirlerken. Hedef belirlemenin bilinçli zihne uygun olması gerektiğini de kim söyledi?

Gündüzleri hedeflerinin düşünü görenler yol alırlar. Hayallerini yaşayanlar, amaçlarına erişebilmek için bilinçlerinin, psikolojilerinin farklı bir bölümüne ulaşmışlardır.

Gündüz düşü görün demiştim, değil mi? Hayallerinizi canlandırma ile bilinçaltı beyninizin retiküler aktifleştirici korteks (bir anten kümesi gibi işleyen, lif şeklinde bir hücre şebekesi) olarak adlandırılan bir bölümünü açıyorsunuz. Bu ne işe mi yarıyor?

Diyelim ki yeni aldığınız arabayla yola koyuldunuz. Arabanızla aynı marka ve modelde olanları hemen görürsünüz. İşte retiküler aktifleştirici korteks! Bütün o arabalar daha önceden de oradaydılar, ama siz onlara dikkat etmiyordunuz. Şimdi sizin için önemli oldular. Bazen de probleminizle ilgili çözümü rüyanızda görürsünüz. Çözümü her halükarda bulmanızı gerektirecek kadar önemlidir sorun. Bu inançla uyursunuz ve çözüm gelir.

Farkındalığınız arttığı zaman, hedefle ilgili tohum atın. Bu ne demektir? İhtiyacınız olan kaynakları ve insanları kağıda dökün. İhtiyacınız olan kaynakları, sadece bir kağıt üzerine yazmak değil, onları tarif etmek de önemlidir. Newton’un ön çalışmaları sonrası başına düşen elma ile kanunu keşfetmesi gibi… Ya da köpeğinin sırtına yapışan dikeni çıkarmaya çalışan mucidin cırtcırtlı bandı bulması gibi…

Sıra dışı şeyleri başaran insanlar, bilinçli akılları ile bilinçaltı akıllarını nasıl uyumlu hale getirebileceklerini öğrenmişlerdir ve bunu sessizce ve kaygısızca yaparlar.

Reklamımızı Yapan Değerlerimiz Var mı?

Ağaç elmalarla o kadar yüklüydü ki, rüzgar estiğinde dalları bile sallanmıyordu. “Neden hiç sesini çıkarmıyorsun? Ne de olsa her

birimiz fark edilmeyi hak edecek kadar mağruruz!” dedi bambu. “Ses yapmama gerek yok,” diye cevap verdi ağaç, “Meyvelerim benim en büyük reklamım.”

Reklamımızı yapacak kadar değerli neyimiz var? Bilmiyorum diyenler için çözüm…

Ağaçlar sabah uyanınca bugün büyümek istemiyorum demiyor. Amaçları ve hedefleri var. Her olayın arkasında gerçek değer ve nedenler vardır. Nasıl mı? Karanlıkta öğrenecek çok şey var. En büyük çözüm karanlıkta gelir, çaresizlikte kapımızı çalar.

Çağrımız nedir? Çağrı ne olursa olsun, ilk nokta kendinsin. Önce kendinle bir ilişki kur. 2 boş bardak birbirini çekmez. Aradığın kişinin kendisi ol. Çekmek istediğin insanın kendisi ol. Başarılı olmak istiyorsan, başarılı insanlar gibi ol, yaşa. Zayıflamak istiyorsan

“Zayıf bir insan bunu yer miydi? Bu sporu yapar mıydı?” de. Onlar gibi yaşa…

< Hedefi belirle: Büyük, parlak, çekici bir hedefin olsun.
< Ödülü / cezası nedir bu işin?
< Acı ya da zevk veriyor mu, yani motive olabiliyor musun?
< Hangi küçük adımları atarsan büyük adımı gerçekleştirirsin?
< Düşün, konuş, arkadaşlarına anlat. Nereye gidiyorum? Neler istiyorum?
< İdolünü belirle. Mesela formda olmak istiyorsan, kim gibi olmak istersin?
Geçmişi bir kenara bırak. Arzulanan durumu düşün.

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız