İş Hayatında Doğru Karar Alma

0
814

Duygularımız bizim bir bilgisayar gibi düşünmemizi engeller, beynimizde oluşan kısa yollar bizim hata yapmamıza neden olur. Zihnimizde “akıl sapmaları” oluşur. Duygularımızın yol açtığı bu sapmalar, hatalı karar almamıza yol açar. Zihnimiz karar alırken çoğu zaman farkında olmadığımız oyunlar oynar.

 

 

ŞİRKETLERDE ETKİLİ KARAR NASIL ALINIR?

 

Çoğumuz büyük şirketlerin ince eleyip sık dokuyarak karar aldığını ve hiç hata yapmadığını düşünürüz. Şirketlerin karar alma konusunda bizim bilmediğimiz başarılı yöntemleri olduğunu zannederiz. Ne de olsa işin içinde çok para, çok risk vardır. Bizler birey olarak duygusal kararlar alsak da kurumsal şirketlerin böyle zafiyetleri olmadığını düşünürüz.

 

Sizce büyük şirketlerin karar alma konusunda başarısı sınanmış kuralları var mıdır? Şirketlerin üst yönetimleri duygulara ve insani zafiyetlere hiç mi teslim olmaz?

 

Ben iş hayatımın ilk yıllarında kurumsal şirketlerin hatasız kararlar aldığına inanırdım. Fakat deneyim kazandıkça yönetim kurulundaki üst düzey yöneticilerin de hepimiz gibi hata yaptıklarını gördüm.

 

Zihnimiz karar alırken-çoğu zaman farkında olmadığımız-oyunlar oynar. Duygularımız zihnimizin bir bilgisayar gibi çalışmasını engeller, beynimizde oluşan kısa yollar hata yapmamıza neden olur. Zihnimizde “akıl sapmaları” oluşur. Duygularımızın yol açtığı bu sapmalar, bize hatalı karar aldırır.

 

Çok önemli bir başka gerçekse duygularımız olmadan karar almamız neredeyse imkansızdır. Antonio Damasio’nun hastası Eliot’un beyni bir kaza sonucu hasar görmüş ve Eliot duygularını kaybetmişti. Hiçbir şey hissetmediği için bir restoranda yemek bile seçemez olmuştu. Her şeyi çok iyi analiz edebiliyor ama karar veremiyordu. Biz, karar alma sürecinde duygularımızın hayati bir işlevi olduğunu Damasio’nun çalışmalarından öğrendik. (Antonio Damasio, Descartes’ın Yanlışı)

 

Karar almak hem duygularımızın hem de mantığımızın iç içe geçerek gerçekleştirdiği karmaşık bir süreç.

 

Bugün artık Nörobilim sayesinde duygularımızın vazgeçilmez olduğunu ve bizim bütün kararlarımıza rehberlik ettiğini biliyoruz. Fakat çok güvendiğimiz duygularımız ve kendimizi teslim ettiğimizi sezgilerimiz aynı zamanda bizi çok yanıltıyor.

 

Biz kendimizi ne kadar akılcı zannedersek zannedelim, aldığımız tüm kararlarda duygularımız devreye girerek aklımızın “sapmasına” neden olur. Bu akıl sapmaları (bias) akşam ne yiyeceğimize ya da bir projeye yatırılacak milyonlarca liraya karar verirken de devrededir.

 

Karar alma mekanizmasının hiç de “mükemmel olmayan” bu doğası, kişisel hayatımızda olduğu kadar kurumsal ve profesyonel hayatımızda da geçerlidir. Sanıldığının aksine görkemli yönetim kurulu salonlarında da alınan kararların pek çoğunda “akıl sapması” vardır.

 

Bu sapmalardan arınmak için kararlarımızı şekillendiren gizli kuvvetlerden haberdar olmamız ve kendimiz bunlardan korumamız gerekir.

 

Daniel Kahneman, Dan Lovallo ve Olivier Sibony yaptıkları çalışmalarda zihinsel sapmaları en aza indirerek etkili karar almayı sağlayacak bir yöntem öneriyorlar. Harvard Business Review Dergisinin Haziran 2011 sayısında yayınlanan makalelerinde önerdikleri bu yöntemin bence her şirkette uygulanması gerekir.

 

Kararlar, bir sistem dahilinde alınırsa kaliteleri ve etkileri artar. Kontrol mekanizması olan kararların sapması daha az olur.

 

Hangi konuda karar alırsak alalım işe önce “kendi niyetimizi” anlayarak başlamamız gerekiyor. Söz konusu kararı almamızın ardında bazen kişisel zaaflarımızın olduğunu fark etmeyebiliriz. Zihnimiz bazı seçenekleri bazı bilgileri görmezden gelebilir. Kararı son derece akılcı bir şekilde aldığımızı zannetsek bile konuyu istediğimiz yönde çarpıttığımızın farkında olmayabiliriz. Bu sebeple kendimizi ilgilendiren konular da dahil, her kararda önce kişisel çıkarlar olup olmadığını anlamak gerekir.

 

Diğer taraftan etkili kararların ancak nitelikli bir tartışma ortamında alınacağını bilmemiz gerekir. Bizim ülkemizde fikir ayrılıkları kişisel zıtlaşma gibi algılandığı için, bir şirkette “oy birliğiyle” karar almak sanki iyi bir özellikmiş gibi değerlendirir. Oysa fikir birlikteliği çoğu zaman çok yanlış kararlar alınmasına neden olur. Kararı hazırlayan grubun dinamiklerinin nasıl olduğu, çelişkilerin neler olduğu ve nasıl giderildiği son derece önemlidir. İyi bir karar herkesin aynı yönde düşünmesiyle değil, farklı fikirlerin bileşkesiyle alınır.

 

Daniel Kahneman, Don Lvollo ve Olivier Sibony etkili karar almak için 12 adımlık bir yöntem öneriyorlar:

 

1- Bu karar bir kişinin ya da bir gurubun çıkarına hizmet ediyor mu?

 

2- Bu kararı alanlar kendi kararlarına aşık olmuş ve onun eksikliklerini göremiyor olabilirler mi?

 

3- Bu karar bir grup kararı mıdır? Gruptaki herkes katılımcı olmuş ve kendi görüşünü dile getirmiş midir yoksa uyumlu olmak adına onay mı vermiştir?

 

4- Durumu analiz ederken acaba geçmişten kaynaklanan aşırı iyimserliğimiz söz konusu olabilir mi? Acaba içinde bulunduğumuz durum aslında geçmişteki durumdan farklıyken biz “zorla” benzerlikler kurarak geçmişteki başarıyı tekrar edeceğimizi mi umuyoruz?

 

5- Karara varırken incelenen seçenekler tarafsız bir şekilde mi değerlendirildi yoksa hep “aklımıza yatan”, kendimizi yakın gördüğümüz seçenekleri mi yüceltiyoruz?

 

6- Acaba sadece elimizdeki verilerden hareketle mi karar aldık yoksa gerçekten ulaşabileceğimiz bütün bilgileri topladık mı?

 

7- Karara giderken seçenekleri nasıl oluşturduk? Bu seçenekler bizim alışkanlıklarımızın bir uzantısı mı? Gerçekten bütün seçenekleri değerlendirdik mi ?

 

8- Bu karar için özel bir değerlendirme yaptık mı yoksa geçmiş deneyimlerimizden hareketle bir genelleme mi yapıyoruz?

 

9- Şu an alacağımız karar geçmişte yaptığımız bir hatanın devamı mı, geçmişten gelen bir zararı kurtarmak adına mı bu kararı alıyoruz? Bugün aldığımız karar geçmiş kararımızı doğrulamak için alınıyor olabilir mi?

 

10- Acaba kendimize fazla mı güveniyoruz? Bu güvenle karşılaşacağımız zorlukları ve engelleri hafife alıp küçümsüyor olabilir miyiz?

 

11- Peki, bir “kötü durum senaryomuz” var mı? İşler yolunda gitmezse ne yapmayı düşünüyoruz?

 

12- Aldığımız kararda çok mu kötümser düşündük? Risk almaktan korktuğumuz için alınabilecek iyi kararı almamış olabilir miyiz?

 

Kişisel kararlarımızda hiçbirimizin bu kadar akılcı olmasını beklemiyorum; ama önemli kurumsal kararlarda mutlaka bu kurallara uyulması gerektiğini düşünüyorum. Şirketlerin bu “kontrol listesini” kullanarak daha kaliteli daha etkili kararlar alacağını düşünüyorum.

 

Bu kontrol kuşkusuz lider tarafından yapılmalıdır. Liderin hem kendi alacağı kararlarda hem de kurum içinde alınan bütün kararlarda bu “kontrol listesinin” uygulanmasını sağlaması gerekir.

 

Özel hayatımızda aldığımız kararlarda daha özgür davranabiliriz. Her insanın kendi yaptığını beğenmesi, kendi kararına “aşık olması”, geleceğe iyimser bakması, geçmişteki başarılarını tekrar edeceğini düşünmesi son derece doğaldır; ama şirketlerde karar alırken daha soğukkanlı davranabiliriz.

 

Liderin görevi, şirketi “akıl sapmalarından” korumaktır.

 

Yazar: Temel Aksoy

Kaynak: http://www.temelaksoy.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız