Kişisel ve Kurumsal Maksimum Başarı Modeli:

0
740

Kişisel ve Kurumsal Maksimum Başarı Modeli:

Ekmeğini Bakır Telden Çıkaran Çocuklar

Emrah Altuntecim

altuntecime@gmail.com

www.emrahaltuntecim.net

“Nelere sahip olmadığını düşünerek zaman yitirme. Sahip olduklarınla neler yapabileceğini düşün.” (E. Hemingway)

Biliyorum, onlarca makale ve birçok da kitap okuyorsunuz başarı çıtanızı yükseltmek için. Ve biliyorsunuz: “Başarı içte başlar” Ancak dış faktörler bizleri ciddi anlamda etkileyebiliyor, değil mi? Bunun en taze kanıtlarından biri olarak Amerika’dan başlayarak Avrupa ve Asya’ya, oradan da aheste bir şekilde ülkemize yansımaya başlayan global ekonomik kriz sinyallerini algılamak mümkün. Ama merak etmeyin. Bendeniz kişisel gelişim ile kurumsal gelişimin beraber yürümesi gerektiğini paylaşan bir eğitimci ve yönetim danışmanı olarak sizi ne küresel krizleri, ne iç dünyanızdaki dehlizleri, ne de dış dünyanızdaki depremleri düşünmeye sevk etmeyeceğim. Bu sefer arkanıza rahatça yaslanın ve her alanda başarı, gelişim ve dönüşümün öyküsünü çocukların dahice yöntemlerinden biri olan “Ekmeğini Telden Çıkarma” adını verdiğim “İşletme Yönetimi” metodunda nasıl keşfettiğimize bakın. Bu kısa makale sizin için çok eğlenceli ve ilham verici olabilir. Kıssadan hisse çıkarabilirseniz kârlı çıkacaksınız. Aşağıdaki öykü bizzat yaşadığım olaylara dayanmaktadır.

Bir zamanlar (bendenizin çocukluğunda) çocukların karşısında saatler geçirilebilen bilgisayar oyunları yoktu. Okullar tatil olduğu zaman uçurtma uçurur, misket, saklambaç, boru ile külah üfleme oynardık. Mahalle aralarında mutlaka birkaç dut veya erik ağacı olurdu. Bazı mahallelerde kiraz bile vardı. Bu ağaçların tepesinde 4-5 saat kadar kuş gibi tünerdik.

Bazen de ekmeğimizi telden çıkarırdık. Nasıl mı? Sıcak yaz günleri canımız kola çekerdi. O zamanlar kutu kola diye bir şey yoktu, kola büyük ve küçük boy cam şişeler içinde satılır, genellikle misafir gelince içilirdi. Kola kamyonu kola kasalarını bakkalın önünde indirmeye başlayınca mahallenin çocuklarında hareketlenme başlardı. Ne yapardık dersiniz? Kola, bisküvi ve ay çekirdeği ziyafeti için para kazanırdık!

 

Yaşam Koçu Çocuklar

Yöntem şudur: 10-15 kişilik çocuk grubu tüm mahalleye dağılır. Amaç, sokağa atılmış elektrik kablosu toplamaktır. Hani şu dışı renkli plastik yalıtkanla kaplanmış, farklı kalınlıkta, herhangi bir yere bağlı olmayan iki tarafı kopuk kablolardan… Bu arada 2-3 kişi de sandık tahtası, kuru ot gibi malzemeler bulmak için arama çalışmasına girişirler. Aradan yarım saat geçer; her çocuk bu zaman zarfında bulabildiği kabloları belirlenen noktaya bırakır. Toplanan sandık tahtaları ve diğer tutuşturucu malzemeler bir araya getirilip yakılır. Ardından kablolar bu ateşin içine atılır. Çocuklardan biraz daha büyük ve tecrübeli olanları uzunca değnekleri maşa gibi kullanarak ateşi canlı tutarlar ve kablolar üzerindeki plastik yalıtkan kaplama sıcaktan dolayı erirken bakır tellerin erimesini engellemek için kablo yumaklarının yerlerini değiştirirler. Plastikten tamamıyla arınan kablolar kenara alınır. Diğer çocuklar telleri soğutmak için üfleyerek simsiyah olmuş tellerin üzerindeki isleri gazete kâğıtları ile silerler. Bakır teller sanki bir altın madeni gibi pırıl pırıl parlamaktadır. İyice soğutulan bakır teller son gruba verilir. Bu gruptaki çocuklar genellikle en küçük olanlardır. Bakır telleri burkarak rulo hale getirirler. 2-3 kilo kadar bakır madeni hammadde olarak karşınızdadır artık!

Bu, adeta bir hazineyi andırır. Grubun lideri olan yaşça daha büyük çocuk bu bakır külçesini bir gazeteye sarar ve en yakın hurdacıya ya da o gün şanslıysalar mahalleden geçen bir eskiciye götürür, pazarlık ederek satar. Elde edilen para ile çocuklar neşe içinde bakkala koşarlar. Paranın önemli bir kısmı ile herkese yetecek kadar miktarda kola, bisküvi ve ay çekirdeği alınır. Bu şenlik genellikle ikindi çayı vaktine denk geldiği için bisküvilerin bir kısmı camlardan sarkıtılan sepetlerle annelere uçmuştur bile. Bisküviler çaya bandırılarak yenirken çocuklar da buz gibi kolanın ve taze yiyeceklerin zevkine varırlar.

 

Maksimuma Dokunmak İçin Çocuklara Başvurun

Paranın kalan kısmı ile manava gidilir, herkese eşit adette limon alınır. Ardından anneler bisküvilerin verdiği neşe ile bu limonları sıkar, içine toz şeker atıp çalkalar ve buzluğa atarlar. Babalar işten eve gelince serin serin içsin diye. (Bu şenlik cuma pazarına denk gelirse limonatalar pazarda satılır ve ciro yükselir!) Limonatanın kerametini soran annenin cevabı karşılığında babalar ödül olarak çocuğa harçlık verebilir ve servet büyüyebilir. Ekmeğini bakır telden çıkaran bir çocuk ile her anne-baba gurur duyar, değil mi? Babalar teşvik primi vermezse anneler devreye girecektir. Çocuklar takım çalışması sergileyerek iş dünyası için kendilerini küçük yaşta hazırlanmış olurlar. Hayat bazen işte bu kadar basittir.

Kısa bir zaman önce bir televizyon programında 5 yaşında bir çocuğun 30 saniye içinde çözdüğü bir soruyu ekranları başında bulunan binlerce kişiye sormuştum. Bu sorunun cevabını yetişkinlerin yaklaşık 3 dakikada bulduğunu bilmek şaşırtıcı olmuştu doğrusu. Şimdi karmaşık yöntemler yanında çocuklara ait yöntemleri araştırıyor ve yazıyorum. Çocuklardan koçluk hizmeti almak hem çok pratik hem de ekonomik!

Bu minik “Tabula Rasa”lar olmasa işler daha da zorlaşabilirdi. Kişisel ve kurumsal başarınızın maksimuma çıkışında çocuklardan destek alın, aman kimse duymasınJ

Maksimumunuza dokunmanız dileği ile.

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız