Hayat pembe diziler kadar ne pembe ne de hiçbir şey göründüğü kadar kolay. İş hayatı uzun ince bir yol. Bir gün gelip de tek başınıza kalabilir, doğru bildiğiniz her şeyin yanlış olduğuna şahit olabilirsiniz.
Hayat pembe diziler kadar ne pembe ne de hiçbir şey göründüğü kadar kolay. İş hayatı uzun ince bir yol. Bir gün gelip de tek başınıza kalabilir, doğru bildiğiniz her şeyin yanlış olduğuna şahit olabilirsiniz. Kariyer yolunuzda adımlarınız tıkanabilir ve kendi başınıza iş kurmaya kalkabilirsiniz. Böyle bir kararı verdiğinizde, gittikçe yükselen bir grafikle başarılarınız artmayacaktır. Bu moralinizi bozmasın en büyük başarılar ilk başta yapılan hatalar sonucu ortaya çıkar.
Hatta ilk başta deneyimleriniz artacak ve bu deneyimlerden edindiğiniz dersler sizin başarı yolunda ilerlemenizi sağlayacaktır. Ne kadar bilgili olursak olalım, ne kadar dikkatli davranırsak davranalım veya bilimsel yöntemlere başvuralım, hatalar mutlaka olacaktır. Bir şeyler yapmaya karar verdiyseniz öncelikli olarak yapmanız gereken bu fikre kendinizi alıştırmak olmalıdır. Ayrıca fikirlerine değer verdiğiniz kişilerin tecrübelerine kulak verirseniz birçok kişinin yaptığı hataları yapmadan daha kısa sürede sonuç alabilirsiniz. En çok yapılan hataları sizler için ortaya çıkararak sizlere birkaç öneride bulunmak isterim.
Hata 1: “Karda iz sürmeyin.”
İster bir şirkette çalışın, isterseniz kendi işinizi kurun. Başarılı olmak istemeniz, büyük hayallerinizin olması son derece doğal bir istek ama nereye gideceğinizi ve buraya nasıl gideceğinizi bilmeden yola çıkmayın. Yani bir planınız olmalı. Hedefe giden yolların nerelerden geçtiğini, hedef pazarınızın kim, hedef kitlenizin kim olduğunu, rakipleriniz vb. gibi temel konuları araştırmak için geniş bir zaman ayırmalısınız. Hatta bu kişilere nasıl ulaşacağınızı, bir günde neler yapmanız ve bu sürede zamanınızı nasıl kullanacağınızı belirlemelisiniz.
1. Ders: Plansız, güne başlamayın
Hata 2: “Çok satmanın yolu kârdan vazgeçmek değildir.”
Uzman olmayan bir kişiye birkaç turunç ve birkaç limon vererek hangilerinin gerçek limon hangilerinin turunç olduğunu ayırmasını istediğinizde şekil olarak birbirine çok benzediğinden anlayamayabilir ama tadına baktırdığınızda mutlaka limonla turuncu ayırabilecektir.
Aynı işi yapan ve benzer sonuçlar üretenler arasında en başarılının aslında kim olduğu çok göreceli bir kavramdır. Bu nedenle ortada bir sonuç varsa bu sonucun karar vericiler tarafından algılanmasını sağlamalısınız (yöneticileriniz, müşterileriniz ya da patronlarınız). Birçok kişi ürettiği sonuçları daha iyi sunduğu için kendilerinden daha başarılı birçok rakibini saf dışı bırakır. Şeytanın ayrıntıda gizli olduğu gibi başarıda bu şekilde farklılıkları ortaya çıkarmakla ya da göstermekle gerçekleşir.
Örneğin ürünlerin isimleri birbirine benzese bile tüketici gözünde önem taşıyabilecek farklı bir yanı mutlaka vardır. Görüşmeler sırasında görüştüğünüz kişilerin ürünlerde değer verdikleri detayların farklılıkların neler olabileceğini öğrenip bunları ortaya çıkarmak ve ona uygun ürünü sunmak seçimlerini daha kolay yapmalarını sağlar. Aynı şekilde yöneticileriniz ya da patronlarınızın da yaptığınız işi görmelerini ve sizi takdir etmelerini beklemeyin.
Aldığınız sonuçları onlarla belki direkt olarak paylaşamayabilirsiniz. Yapmanız gereken bunları görmesini sağlamaktır. Bu sonuçları onların görebileceği bir rapor nasıl hazırlayabilirsiniz?
Bazı satıcılar müşteri kazanmak için kârından ya da iskontosundan vazgeçer, bazı çalışanlar ise ‘çok çalışıyorum’ süsü vermek için geç saatlere kadar mesai yaparlar. Amaç çok çalışmak, çok satmak değil verimli ve sonuç alacak şekilde çalışmaktır.
Bugün kârınızdan/iskontonuzdan ya da sağlığınızdan vazgeçerseniz yarın da işinizden vazgeçmeniz gerekebilir bunu unutmayın. Bir iş yapıyorsanız onu en iyi şekilde yapın ve karşılığını isteyin.
Ders: Sahtesinin fiyatına, gerçek elmas satmayın.
Hata 3: Pazarlamadan anlamamak.
Mağazalar, bayiler genellikle satış odaklı çalıştıklarından pazarlama yerine satışa önem verirler ve kaybederler. Bazı çalışanlar ise çok çalışırlar ama bunu gösteremezler. Çünkü bazı patronlar gibi bazı çalışanlar da pazarlama faaliyetlerinin gereksiz bir davranış biçimi olduğuna inanırlar.
Aziz Augustine’nin de dediği gibi “Söz söyleme yeteneği insanoğluna düşüncelerini bir diğerine iletebilsin diye bahşedilmiştir. Düşüncelerini kendine saklaması için değil.” Size düşen ise yaptığınız çalışmaları insanların görmesini sağlayacak pazarlama faaliyetlerini yapmaktır. Bir gün belki görülür diye beklemek değil.
Ders: İsterseniz dünyanın en iyi işini yapın, satamazsanız bir hiçsiniz.
Hata 4: İş ile arkadaşlığı karıştırmak.
Çok kalabalık olmayan bir ortamda çalışanl herkes haftanın beş-altı günü en az üç-dört çeşit işle birden uğraşmaya başlar. Böyle bir ortama birçok kişi için hiyerarşik düzene veya yönetim prosedürlerini düşünmeye çok az sebep vardır.
“Six Sigma Simplified Training.” Kitabının yazarı Jay Arthur kitabında, “İnsanlar yeni bir işe başladığında, süreçler ihtiyaç oldukça veya tesadüfi sebeplerle oluşturulur. Büyüme esnasında ortaya çıkan problemler ya deneme yanılma yöntemiyle ya da birilerinin inisiyatifi ile çözülür. Ama öyle bir an gelir ki, bu iki metodunda işe yaramadığı karışıklıkta problemlerle karşılaşılır.” der.
Kendi işinizse kâr da zarar da olduğu gibi bu iş sizin. Beklentilerinizi belirtmek, prosedürleri geliştirmek veya bunları yapması için birilerini görevlendirmek sizin sorumluluğunuz. Siz bunu yapmazsanız herkes kendi kültürünü, alışkanlıklarını işe aktarır ki bu çoğu zaman kurum kültürünün oluşmasını engeller.
Bir kurumda çalışıyorsanız zamanla yakın çalışmaktan dolayı insanlar arasında gereksiz yere aşırı samimiyet gelişir. Benzer her ortamda olabileceği gibi iş arkadaşlarıyla da fazla samimi olmak işle arkadaşlığın birbirine karışmasını sağlar.
Bir gün özel ilişkilerinizdeki durumlar yüzünden, başka bir gün ise işler yüzünden birbirinizle iletişim kuramaz hale gelirsiniz. Size düşen iş arkadaşlarınızla ve çalışanlarınızla işinizi yürütebilecek ölçüde samimi olmak ve işle arkadaşlığı birbirine karıştırmamaktır.
Ders: Otoriteden ödün vermeyin.
Hata 5: Sermayenizi boşa harcamayın.
İş hayatında birçok kişi eline geçen parayı nasıl üstüne başına harcarsa, bazı kişiler de kendi işlerinin ilk günlerinde deneyimsizliklerinden tipik olarak çok gereksiz harcamalar yapar.
Dekorasyon için gereğinden fazla lüks mobilya ve kullanmasını bilmeden teknolojik ürünleri satın alırlar. İlk yılın işlerin oturması ile geçeceğinden, yüklü sabit giderler ve personel maliyetlerine karşılık sadece birkaç müşterinin ödemelerini zamanında yapacağından haberleri yoktur. Acil satışlarda bile çoğu zaman tahsilatlar gecikir. Bu yüzden iş hayatına başladığınız ilk günlerde imajınıza değil içeriğinize yani kendinize yatırım yapın, para kazandıkça para harcayın.
Ders: Mal sahibi malını korumak zorundadır. Bilgi ise sahibini korur.
www.gencgelisim.com