İskenderiye Kütüphanesi’nin kaybı, antik dünyanın en büyük ve en önemli bilgi merkezlerinden birinin yok olması anlamına gelmektedir. MÖ 3. yüzyılın başlarında Ptolemaios hanedanı tarafından kurulan bu kütüphane, bilim, edebiyat ve felsefe alanlarında çalışan birçok bilim insanına ev sahipliği yapmış ve binlerce el yazması eseri barındırmıştır. Kütüphanenin kaybı, birçok antik eserin ve bilginin sonsuza kadar yok olmasıyla sonuçlanmıştır.
İskenderiye Kütüphanesi’nin kaybının nedenleri arasında Julius Sezar’ın MÖ 48 yılında çıkardığı yangın, MS 272 yılında İmparator Aurelian döneminde Zenobia ile yapılan savaşta tahrip edilmesi, MS 292 yılında İmparator Diolectian döneminde yıkılması, MS 391 ve 395 yıllarında Hıristiyan bağnazlar tarafından tahrip edilmesi ve 7. yüzyılda Müslüman Arap işgalcileri tarafından yağmalanması gibi çeşitli iddialar bulunmaktadır2. Ancak, kütüphanenin düşüşünün en muhtemel açıklaması, Batlamyus Hanedanlığı hükümdarlarının himayesini kaybetmesi ve Roma İmparatorlarının gerekli destekleri sağlamamasıdır.
İskenderiye Kütüphanesi’nin kaybının etkileri, antik bilginin büyük bir kısmının kaybolması ve gelecek nesiller için erişilemez hale gelmesi olarak özetlenebilir. Bu durum, tarihsel ve kültürel mirasın korunmasının önemini vurgulamakta ve günümüzdeki kütüphane ve arşivlerin değerini artırmaktadır. Ayrıca, bu kayıp, bilgi ve kültür mirasının korunması ve aktarılması konusunda daha fazla farkındalık yaratmıştır.