HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü) ve AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) hakkında bilgi vermek için 1980’lerin ortalarına kadar uzanmamız gerekiyor. İşte HIV ve AIDS’in keşfi ve etkileri hakkında genel bir bilgi:
HIV, 1980’lerin başında tanımlanan bir retrovirüs olarak bilinir. 1983 yılında Fransız araştırmacı Luc Montagnier ve ekibi, Fransa’da AIDS’e yakalanan hastalardan alınan kan örneklerinde HIV’yi izole etti. Bir süre sonra, Amerikalı araştırmacı Robert Gallo da benzer bir keşif yaptı ve HIV’yi izole etti. Bu iki araştırma grubunun keşifleri, HIV’in varlığını kanıtlamış oldu.
HIV, bağışıklık sistemini hedef alarak özellikle CD4+ T hücrelerini enfekte eder. Bu hücreler, vücudun savunma sisteminin önemli bir parçasıdır. HIV enfeksiyonu, bağışıklık sistemini zayıflatarak AIDS’e neden olabilir. AIDS, vücudun bağışıklık sistemi tamamen çöktüğünde ortaya çıkan bir durumdur. Bu durumda, hastalar genellikle yaygın enfeksiyonlara ve kanserlere karşı dirençsiz hale gelir.
HIV ve AIDS, küresel bir halk sağlığı sorunu haline gelmiş ve birçok ülkede önemli sağlık politikalarının oluşturulmasına yol açmıştır. Antiretroviral tedavilerin geliştirilmesi ve kullanılması ile birlikte, HIV pozitif bireylerin yaşam süresi ve yaşam kalitesi önemli ölçüde artmıştır. Ancak, HIV ve AIDS ile mücadelede küresel düzeyde daha fazla çaba gerekmektedir.