Anaksagoras, M.Ö. 500 civarında Klazomenai (günümüzdeki Urla, İzmir yakınlarında) adlı bir Yunan kolonisinde doğdu. Atina’ya taşınmadan önce Anadolu ve İran’ı dolaştığı düşünülüyor. Atina’da felsefe öğretmeye başladı ve burada öğrencileri arasında Perikles gibi önemli figürler de bulunmaktaydı.
Anaksagoras’ın en önemli felsefi katkılarından biri, doğanın açıklamasında maddeyi önemli bir rol oynayan ilk filozoflardan biri olmasıdır. Ona göre, her şey birbirine karışık ve sonsuz sayıda temel unsurdan oluşuyordu (Homeomerler olarak adlandırılır). Bu felsefi kavram, onun “Her şey her şeyde vardır ve her şey bir parçadır” şeklinde ifade edilen görüşünü yansıtır.
Ayrıca, Anaksagoras evrenin düzenliliğini ve rasyonelliğini savunmuştu. Ona göre, dünya tesadüfler sonucu oluşmamıştır; aksine, bir zihin ya da akıl tarafından düzenlenir. Bu zihin, evrendeki düzeni ve düzeni koruyan bir kozmik akıldı ve ona “Nous” adını verdi. Bu düşünce, daha sonraki düşünürler için önemli bir temel oluşturdu ve onun felsefesi, Platon ve Aristoteles gibi diğer antik filozofları etkiledi.
Ancak, Anaksagoras’ın düşünceleri dönemin Atina’sında kabul görmedi ve bilgi ve bilgeliğe yönelik eleştirel düşünceleri nedeniyle ahlaki ve dini yetersizliklerle suçlandı. Bunun sonucunda, Atina’yı terk etmek zorunda kaldı ve vatanını terk eden kişilere uygulanan “ateist” olarak damgalandı.
Sonuç olarak, Anaksagoras’ın felsefi düşünceleri antik Yunan düşüncesinin gelişiminde önemli bir rol oynamış ve sonraki filozoflar üzerinde derin bir etkiye sahip olmuştur.