Eğer içinizde olanı ortaya çıkarırsanız, o zaman içinizde olan sizin kurtuluşunuz olur. Eğer içinizde olanı ortaya çıkarmazsanız, o zaman içinizde olan sizi yok eder…
-Kural-
“Yüzleşmekten kaçtığın her şey sırtına yük olur!”
“Hiçbir zaman yaşamıyoruz, sadece yaşamayı umuyoruz. Hep mutlu olmayı bekliyoruz dört gözle ve olamıyoruz, hiçbir zaman, ne çare…”
-BLAISE PASCAL-
Doğrusunu isterseniz hepimizin hikâyesi var. Onlar bizi ve içinde yaşadığımız dünyayı şekillendiriyor. Örneğin; küçük yaşta tacize uğradıysanız, hayatınızın ana rengi taciz olabilir ve bu hikayenizi onayladığınız için daha fazla taciz arayışında olabilirsiniz. Hikâyenizin temel beslenme yolu deneyimlenen şeyin enerji dalgasıdır. Bu enerji duygu ve düşünceleri yönlendirir. Örneğin; kumar sorunu olan bir aile büyüğünün acı ve sorun yarattığı bir evde büyüyenler veya çocukları buna benzer davranışlar gösterebilir.
Düşünceler zihnimizde sürekli akar ve bu durumda yaralarınız da merkeziniz haline dönüşür. Örneğin; başarısız olma korkunuz var, bu daha önce çocukken aileniz, öğretmeniniz, arkadaşınız vb. kişiler buna benzer bir davranış sergilerse korkunuz anında iş başına geçer. Bunlar bir şekilde daha önce deneyimlenen ve beynimiz tarafından dondurucuda bekletilen tehlikelerdir.
Varoluş sorunu, değerlilik sorunudur.
Özsaygı sorunu, varoluş sorunudur.
Ben bu dünya da insanca yaşamayı hak edecek kadar değerli miyim?
Geçmişteki herhangi bir nedenden özsaygımızı kaybedebiliyoruz. Birçoğunu hatırlamıyoruz. Dondurucuda hazırda bekleyen anılar var olma savaşı ile anında ortaya çıkabilir. Daha da acı olan başka bir travma ya da beklenmedik anlarda acı durum ciddi bir hal alır. Soluğu terapistte, psikiyatrda alırız. Anlatır, anlatır ve anlatırız. Bir türlü gerçek sebebe ulaşamayız.
En büyük korkumuz ne kadar küçük olduğumuzu bilmek değildir. En büyük korkumuz ne kadar büyük olduğumuzun farkına varmamızdır.
“Bizleri korkutan karanlığımız değil ışığımızdır. Korkularımızdan özgürleştikçe varlığımız diğer insanları da özgürleştirir.”
-MARIANNE WILLIAMSON-
“Attığımız tokada karşılık vermeyen kişiden sakının, o hem sizi bağışlamaz hem de kendinizi bağışlamanıza olanak vermez.”
-BERNARD SHAW-
Ve bu tokat zihninizde inanılmaz saklanır, içe akıtılan kızgınlığa dönüştüğünde kalbiniz ciddi zarar görür. Dışa akıtıldığında ise öfkeye ve yıkıcı nedenlere sebep olur. “Kalbin kendine göre bir beyni vardır.(Der)”
Geçmişin yükleri ağırlaştıkça sırt ve bel ağrıları bedensel tanımlanamayan ağrılar, uykusuzluk, baş ağrısı ve bazı bağımlılıklarımız ortaya çıkar. Şeker hastalığını da unutmamak gerek. Özellikle kalp kızgınlığının ilacı sevgi ve affetmektir.
“Çok yakın geleceğe dair umut, insanları harekete geçirir. Uzak geleceğe dair umutlar ise afyon etkisi yapar.”
-ERIC HOFFER-
Takıntılı davranışlarımızı ele alalım, korku ve strese aşırı sorumluluk yükleyerek tepki verme eğilimimiz, bağırsaklarımızı bozar. Bir süre sonra çözümlenmeyen sorunların karşılığında ise takıntılı davranışlarımız başlar. Panik atak baş gösterir. Sonrasında karaciğer sorunları ve bağırsak sorunları başlar.
-İyi bir zihne sahip olmak yetmez, onu iyi kullanmak önemlidir.-
Çocukluk dönemindeki kızgınlıkları ifade edemediğimiz zaman özellikle karaciğer sorunları yaşarız. Kolesterol yüksekliği vb. sorunlar buna dâhildir. Kızgınlık sağlıklı yolla ifade edildiğinde, duygu dünyamızdaki toksinler atılır. Duygularımızı doğru ifade edemediğimizde;
-TV’de bahsedilen bir olayı duymak ya da bir yerde okunan olumsuz bir sağlık haberinden etkilenir, aynılarına sahip olduğumuzu düşünürüz.
-Enerjimiz düşer.
-Ağır suçluluk hissederiz.
-İçe kapanırız.
Amacıma ulaşmak için yeterince çaba gösteriyor muyum? Amacım uğruna başkalarını eziyor muyum? Sesimi kısıp oturuyor muyum? Çok fazla bağırıp çağırıyor muyum? Hayatımda ki değişimlere karşı tutumum ne? Değişim beni korkutur mu? Sorun: “Bu düşünceler bana mı ait…”
Özetle, gerçek “siz-in” kişisel olmadığını kavramak harikadır. Geçmişin maskelediği gözlemcisiniz. Anlamaya doğru ilerleyen…
-Sorun, neden bu seçimi yaptım?
-Bu bana ait bir düşünce mi?
Eğer içinizde olanı ortaya çıkarırsanız, o zaman içinizde olan sizin kurtuluşunuz olur. Eğer içinizde olanı ortaya çıkarmazsanız, o zaman içinizde olan sizi yok eder…
Fatoş Baran Solmaz
Psikolojik Sorgu Teknikleri ve Travma Uzmanı (EMDR)