Sevgili oğlum. Beni tanırsın en sevmediğim laflardan birisi de “yoğunum” lafıdır. Bazen bana da “sen yoğunsun “ diyen insanlara tepki gösteririm. Bunun temeli de şudur. Allah hiçbir kuluna kapasitesi üstünde yük yüklemeyeceğini vaat ediyor. Yani Allah kulunu ondan iyi tanıyarak kapasitesi üzerinde bir iş yüklemiyor . İnsan tembelliğinden veya akılsızlığından kendine yüklenen eş, iş aş sorumluklarını yapamayınca veya haddini aşınca sıkıntı yaşıyor. Hepsi bu.
Sevgili oğlum,
İnsan halinden şikayet ederek ona bun a dert yanarak şikayetinden kurtulamaz. Mesela hasta olanın doktora giderek tedavi olması, borçlu olanın borcunu ödemek için para bulması ve başka sorunlarının çözümüne bakması lazım. “Ben yoğunum” diye dert yanmakla da yoğunluk azalmaz ve insan çalışarak işlerini halletmek zorundadır. Boş işleri bırakıp da faydalı işlere zamanı ayırırsa insan her şeye zamanı da yeter. Parası da yeter .
Canım oğlum,
Biliyorsun ki sen çalışmadan başarı elde edilemez. Kimse sadece televizyon seyrederek veya arkadaşları ile gün boyu gezerek başarıya ulaşamaz insan. Zamanında verimli çalışmakla şikayet etmeye ayırdığı zamanı çalışmaya ayırarak gayret ederek zorlukları aşar. Sen de bunları bilerek çalışıyorsun ve hep ön sıralarda oluyorsun başarıda. Bu da bana öğretmenlerine ailene ve arkadaşlarına gurur vesilesi oluyor. “Babasının oğlu” demeleri bu yüzden bana gurur veriyor.
Sevgili oğlum,
Mevlana ya ithaf edilen ama Müslüman bir insanda olması gereken bir vasfı anlatan “ Ya olduğun gibi ol, ya da göründüğün gibi ol” sözü insanın kişisel bütünlük içinde olması gereken tavrını ortaya koyar. Yani özü ve sözü bir olan insan her zaman saygı görür. “Ben yoğunum “ deyip de ortaya güzel şeyler koyamayan insan toplum nezdinde saygınlığını yitirir.Bu yüzden hayatında “yoğunum “lafını az kullanmaya bak derim.
Sevgili oğlum,
İnsan bir kere laf olsun diye“ yoğunum” demeye başlarsa o zaman ağzı alışırsa ilerde işleri çok olmasa bile onu bunu baştan savmak ya da laf olsun diye bu lafı söylerse arkadaşları çevresi ve toplum tarafından inandırıcılığını kaybeder. Kimse ona inanmamaya başlar. Sonunda toplum tarafından o insan “ boş konuşan insan “ olarak tanınmaya ve ciddiye alınmamaya başlar. Sen ise toplum tarafından ciddiye alınmaya sözü dinlenen adam olmaya layık insansın. Buna da azami ölçüde özen göstermek zorundasın.
Canım oğlum,
Şikayet etmek yerine, elimizdeki az şeylere şükretmesini bilirsek hem mutlu olur hem de daha iyisini elde etmeye gayret edersek zamanı gelince Yüce yaratan bize onları da vererek bize destek olacaktır. Ama her şeyden şikayet eden ve naz eden adama hem Yaratan inanmaz hem de Yaratanın kulları. Sen ise hem Yaratanın hem de kullarının sevgisini kazanan hayatta kimseye muhtaç olmayan insan olarak hem baban olarak benim, ailenin ve toplumun vatanımızın milletimizin gururu genç olmak zorundasın. Bunun bilincinde olduğuna da inanıyorum her zaman.
Sevgili oğlum,
Her işin başı Allah ın herkese eşit miktarda verdiği zamanı etkili kullanarak boş şeylerden uzak kalarak faydalı şeylere yönelirsek o zaman bizler hayatın güzelliklerini yaşıyoruz. Bazen hayatımda bunu uygulayınca hayatın bana ne kadar güzel olduğunu görüp, keşke hayatım hep böyle boş işlerden uzak kalarak faydalı işlerle uğraşarak geçseydi dediğim zamanlarda oldu. Bunu sana anlatmaktaki amacım da senin aynı hatalara düşmemen için.Babanın hayatından gereken dersleri çıkarman.
Canım oğlum,
Boş şeylere zaman ayırmayı bırakıp da bireysel gelişimimize zaman ayırdığımız zaman hayatımızın gerçekten de çok güzelleştiğini görerek mutlu ve bahtiyar olacağız. Bu mutluluk da hem çevremize hem ailemize hem de ülkemizin gelişimine milyonda bir de olsa yansıyacak ve mutlu ülke olmanın sevincini yaşayacağız. Yani her şey bireyin başarısının ve mutluluğunun halka halka gelişmesi ve ilerlemesi ile oluyor.Gelişmek o kadar güzel şey ki gelişime zaman ayıramayan ve önem vermeyen insanlar gelişen insanları kolayca anlayamıyor. Anladıkları zaman da iş işten geçmiş oluyor.
Sevgili oğlum,
Dostu düşmanı iyi bilmek hayatta başarımızın en önemli basamağını teşkil eder. Öyle ki dostum çok zanneden insanlar bazen muhtaç duruma düştüğü zaman gerçek dostların yanında olmadığını görür. Bazen de kızgın anlarında düşman zannederek uzaklaştığı insanları sakin ve vesveseden uzak şeytanın şerrinden uzak düşündüğü zaman dost olduklarını görür de o zaman belki de o düşman zannettiği dostu başka diyarlara yelken açmıştır da kendisi farkına varamamıştır. O yüzden genç yaşta dostu düşmanı iyi anlamak ve değer vermek önem arz ediyor. Bu konuya çok dikkat et demem de bundan kaynaklanıyor.
Canım oğlum,
Hayatta başarı demek mazeretler üretmek, olmayan yoğunlukları varmış gibi göstermekle elde edilmez. “Ben yoğunum “ demen belki doğru olabilir ama insana bunun üzerine sorarlar. “Neyle yoğunsun boş işlerle mi yoksa dolu işlerle mi?” Herkes bir şeyle meşgul ve yoğundur ama inan ki insanların çoğunun yoğunluğu “boş ve faydasız işler yoğunluğu” dur.
Canım oğlum,
Bu yüzden şöyle dua etmek ister canım ve ederim. “Allah’ım sana inandım, sana güvendim. Sana güvendim senin rızan için sev dediğin insanları sevdim. Dilimi gereksiz yere yoğunum lafı kullanmaktan dedikodu etmekten , boş konuşmaktan , kendimi ve insanları aldatmaktan koru ve faydalı, bana ve başkalarına fayda verecek sözler ile meşgul etmemi sağla. Yarabbi sen bunu yapacak kudrettesin ve beni ancak boş konuşmaktan nefsimi kötü şeylere yönelmekten sen kurtarırsın. Beni oğlumu , kızımı eşimi ve tüm insanları boş konuşmaktan koru” Bu duayı senin de sık sık tekrarlamanı isterim.
Canım oğlum,
Bir güzel mektubun sonuna daha geldik. Seni severek kucaklıyor ve mutluluklar diliyorum.
*
Turan Yalçın
umutcan_umut@hotmail.com
www.gencgelisim.com