Mitos (mythos); söylenen veya duyulan sözdür. Masal, öykü, efsane anlamına gelir. Mitos, Yunan düşüncesiyle özdeştir, denebilir. Homeros’tan bugüne dünya sanatçıları, mitosu kendilerine bitmez tükenmez bir esin kaynağı olarak almışlardır.
Mitoloji (mythologia); efsaneler bilimi anlamına gelir. Erken İlk Çağ’da “mythologein” diye bir fiil vardır; “masal anlatmak” demektir, sözlü gelenekle dilden dile aktarılan efsanelerin ozanlarca sürdürülmesini de belirtir. Yazın ve sanat kollarının hepsinde durmadan konu edilip işlenen ve işlendikçe değişen mitoslar, ne kadar ozan, yazar, sanatçı varsa o kadar biçim almıştır.
Mitoloji, “güzel sanatlar” kaynaklıdır, düşün ve duyguların töresel dışa vurumudur. Yunancada mitoloji; “söylenen ya da duyulan söz” yani konuşma kelimelerinin birleşiminden oluşmuş olup, Eski Yunan’da “geçmişte söylenenlerin tekrar edilmesi” gibi bir anlam barındırmaktayken zamanla Doğu dillerinde “efsane”, Batı dillerinde ise “mit” anlamı kazanmıştır. Çağdaş kullanımda mitoloji, ya belirli bir din veya kültürdeki mitlerin bütününü tanımlar (örneğin; Kelt mitolojisi) ya da mitlerin incelenmesi, yorumlanması bilimini.
“Mit” sözcüğü, gerçekte doğru olmayan bir hikâye veya anlatı için tercih edilir ve çoğunlukla, “yanlışlık, doğru olmayan” unsur vurgusu barındırır. Mitolojinin Türkçe karşılığı ise, “söylenbilim” veya “söylencebilim”dir.
Aşk, varoluştan bu yana, insan yaşamındaki önemi korumuş ve yüceleştirilmiş bir duygudur. Birçok inanışta kutsal olan aşkın, mitolojide de önemli bir yeri vardır. Tüm Anadolu ve Akdeniz coğrafyasına yayılmış olan çeşitli topluluklara ait mitolojilerde, aşka dair söylemler çoktur. Bu söylemler, iki ana grup altında toplanabilir: Tanrıların ve ölümlülerin aşkı.
Her iki tema da sanatçılar tarafından etraflıca işlenmiştir. Özellikle, kökeni Anadolu ve Akdeniz dünyası olan Yunan mitolojisinde, önemli bir yer tutar. Bu mitolojinin bu konuda en çok işlenmiş tanrısı Zeus’tur. Tanrıların tanrısı, tanrıların babası, büyüğüdür Zeus. Yağmuru yağdıran, göğü gürleten, şimşeği çakıp savurandır. Zeus, hakka dayanan insanca bir düzenin kurucusu ve koruyucusu sayılır. Bunun yanı sıra onun çapkınlıkları ve karısı Hera’nın kıskançlığı da dillere destandır.
Homeros destanlarında, “inek gözlü”, “ak kollu” ya da “altın tahtlı” diye nitelenen Hera, tipik bir Grek tanrıçasıdır. Yani, Yunanistan yarımadasının ırk, soy, din ve dünya görüşlerini, çıkarlarını daha ileri bir kültürün simgesi Ege ve Anadolu’ya karşı savunan, bu yüzden kişiliği ve efsaneleri hep bir kavga, kin, hınç ve geçimsizlik havası yansıtan sevimsiz bir tanrıçadır. Bütün kusurlarıyla kadını canlandırır. Hera; dırdırcı, kıskanç, hırçın ve inatçıdır. Düzen kurar ama hiçbir işi açık değildir, saman altından su yürütür. Gizli kapalı yapar her ne yaparsa, sevgi ve nefretleri de hiçbir mantığa dayanmaz. Sanki zamanımızda örneklerine rastlanan bencil burjuva kadınını simgeler.
Zeus’la Hera, evlenmeden de sevişmişlerdir ama sonra da düğünleri törenle kutlanmıştır. En büyük tanrı çift arasındaki bu kutsal düğün, efsanelerde de kültte de sık sık tekrarlanan bir motiftir (hieros gamos).
Yunanlı, aşkını anlatırken erotizme varmaktan sakınmaz, onlara göre aşk ve zevk aynı andadır. Aşk ve cinsellik, var olmanın ve soy vermenin temelidir çünkü onlara göre. Bu nedenle utanılacak bir şey de yoktur. Kendi kılıklarına soktukları tanrılar için de durum aynıdır. Ama öte yanda bir kutsallığı da vardır evliliğin ve o, hep gizli kalmıştır. Sadece gündelik aşklar ortadadır, bir de kutsal sayılacak kadar yüksek iz bırakanlar. Diğer önemli bir tema ise köklü bir Anadolu dini olan Ana Tanrıça kültündeki Kybele ve Agdistis’in (Attis) aşkıdır. Bu dinin tüm inançlarına yön veren bu aşk, oldukça hüsranlıdır.
Mitolojideki tanrı aşkları, çoğu zaman bir doğa olayı veya bir çiçek ya da hayvanla bağlantı içerisindedir. Aşk yüzünden savaşlar da çıkmıştır. Troya Savaşı ve Lapith-Kentauros mücadelesi en önemlileridir. Kuvvet sembolü saf Herakles’in bile yaptığı her kahramanlıkta, biraz aşk vardır. Mesela, sevdiği kızı alamadığı için babasının kentini yakıp yıkmış ve sonra da kızı ceza olarak başkasına vermiştir. Troya dönüşü Odysseus, tüm çilesine rağmen nice aşklar yaşamıştır. Aynı şekilde Troya’dan tek kurtulan kişi olan Aieneas da. Yani hem tanrıları hem de insanları, kader hep elinde oyuncak etmiştir…
*
Adem Suad
Kaynak: Mitolojik Aşk Efsaneleri