Samimi olarak bir şeyi sever ve yaparsanız, bu sevginiz insanlara bulaşır. Gerçekten iyi olursanız insanları etkilersiniz. İnsanlar dürüst ve samimi davranmıyorlar ve böyle olunca da kimseye etkileri olmuyor. Her şey yapmacık ve sahte… İnsanları etkileyenler, doğru bildiklerini yapan ve bunun için yaşayanlardır. Yazılarımız ve sözlerimiz ancak kalpten geldiği zaman etkili olur. Doğruluğuna inanmadığımız bir şeyi telkin ve tavsiye etmemiz boşa gider. İnsanları etkilemek için, sadece inandığınız gibi yaşayın yeter.
Ama samimiyet ve dürüstlük, düşüncenin yanılmazlığını garanti etmez. İnsanların çoğu samimiyeti bir fikrin doğruluğuna delil sayar. Davası için fedakârlıklar yapan adamların peşinden gider. Batıl bir davaya samimiyetle inanan ve uğrunda ölenler vardır. Bu samimiyetleri, onların yanlış yolda olmalarına engel olamamıştır. İnsanları bir davaya çeken şey, inananlardaki samimiyet ve dürüstlüktür. Onun mantıklı bir öğreti olması yeterli değil. İnsanlar duygu ve heyecanlarıyla hareket ederler.
Bazı aydınlar, televizyonlara çıkıp sahte dekorlar ve mizansenler içinde konuşuyorlar. Fonda bir tekerlek, kırık bir küp veya bir kapı var… Görünüşlerinde ve giyimlerinde özentilik hâkim. Bunu onlara hiç yakıştıramıyorum. Bu sahtelik ve düzenbazlıktır, olduğundan başka türlü görünmeye çalışmaktır. İnsan tabii ve kendiliğinden olmalı. Başkalarının keyfi için bir şey yapmamalı. Sahte poz verenlere de kızıyorum. Benden resim isteniyorsa ben her zaman ne isem öyle davranmalıyım. Neden sırıtarak poz vereyim?
*
Cuma Özusan
Kaynak: Bilgece Yaşamak
www.gencgelisim.com