Tarlasında çalışan hocaya tanımadığı biri yaklaşır: “Efendi amca, falanca köye kaç saatte gidebilirim?” Hoca cevap vermemiş. Halbuki üç kez seslenmiş yabancı. “Herhalde sağır.” diye düşünüp yoluna devam etmiş. Epey uzaklaştıktan sonra, Hoca ”Evlat gel!” diye bağırmış. Merakla geri dönen gence “Sen üç saatte ancak gidersin.” demiş. Adam kızmış: “Be adam biliyordun da daha önce niye söylemedin?” “Evet!” demiş Hoca, “Yolu biliyorum ama senin nasıl yürüdüğünü görmeden nasıl cevap verebilirdim ki?”
Tarlasında çalışan hocaya tanımadığı biri yaklaşır: “Efendi amca, falanca köye kaç saatte gidebilirim?” Hoca cevap vermemiş. Halbuki üç kez seslenmiş yabancı. “Herhalde sağır.” diye düşünüp yoluna devam etmiş. Epey uzaklaştıktan sonra, Hoca ”Evlat gel!” diye bağırmış. Merakla geri dönen gence “Sen üç saatte ancak gidersin.” demiş. Adam kızmış: “Be adam biliyordun da daha önce niye söylemedin?” “Evet!” demiş Hoca, “Yolu biliyorum ama senin nasıl yürüdüğünü görmeden nasıl cevap verebilirdim ki?”
Şimdi diyeceksiniz ki, bu öykünün Genç Gelişim ile ne alakası var. Merak etmeyin, cevabınızı hemen veriyorum: Biz bu dergiyi her ay alıp bize sıcak tebessümlerini gönderen okurlarımıza diyoruz ki: “Sizin nasıl yürüdüğünüzü görüyoruz. Genç Gelişim’le birlikte süren bu yolculuğunuz sizi kısa zamanda hedefinize ulaştıracaktır.”
Bu ay neler hazırladık sizin için bir bilseniz sevgili dostlar. Ama bunları anlatmaya benim bu küçük yerim yetmez. Derginin editörü benim ama Allah aşkına şu kadarcık köşeme bakar mısın? Burada size ne anlatabilirim. En iyisi mi sizi sayfalarımızı çevirmeye davet edeyim. Onlar size gerekli her şeyi söyleyeceklerdir zaten.
İlk sayımız siz sevgili dostlarımızın ilgisiyle tüm Türkiye’de çok beğenildi, çok sevildi. Bu göstermiş olduğunuz ilgi ve desteğe tüm ekibimiz olarak sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Tekrar görüşene kadar, gelişim ışığınız yakanızı hiç bırakmasın…