Bir Silah Tüccarının Hayatından Esrarengiz Kesitler: Basil Zaharoff

0
1159

<Karanlık Bir Hayat
Basil Zaharoff, 6 Ekim 1849 tarihinde Osmanlı Devleti’nin o zamanki Muğla Bucağı’nda fakir bir Rum ailesine mensup olarak dünyaya gelmiştir. Ailesi, aslen İstanbul kökenlidir ve buradaki eski Rum mahallesi “Tatavla”da (Kurtuluş) ikamet etmiştir. Zaharoff, zengin olmak hırsıyla Avrupa yollarını arşınlarken aradığını en sonunda Atina’da bulacaktır. Artık, Galata Borsasında ve Avrupa’da kovaladığı küçük işler sona ermiş; büyük ve kanlı işlere soyunmanın zamanı gelmiştir. Çünkü, İngiliz Nordenfeldt silah sanayiinin, Atina’daki “Doğu İşleri Temsilciliği”ni Basil Zaharoff, 1877’de elde etmeyi başarmıştır.

 

İSMAİL ÇOLAK
colak38@mynet.com

 

Millî Mücadele’nin başlamasında, Yunanistan’ın Batı Anadolu’yu işgal etmesinin ateşleyici rol oynadığı tarih sayfalarında uzunca anlatılmıştır. Fakat perde arkasındaki Osmanlı Rumlarından Sir Basil Zaharoff’un bundaki payı gözden kaçırılmıştır. Oysa bu esrarengiz Rum, İngiltere ve müttefiklerinin Ön Asya politikasının, Yunanistan’ın Helenizm rüyasına hizmet edecek istikamette şekillenmesinde etkili olmuş ve ardından zuhur eden Yunan istilasının “gizli patronu ve finansörü” misyonunu üstlenmiştir.

<Karanlık Bir Hayat
Basil Zaharoff, 6 Ekim 1849 tarihinde Osmanlı Devleti’nin o zamanki Muğla Bucağı’nda fakir bir Rum ailesine mensup olarak dünyaya gelmiştir. Ailesi, aslen İstanbul kökenlidir ve buradaki eski Rum mahallesi “Tatavla”da (Kurtuluş) ikamet etmiştir. Zaharoff, zengin olmak hırsıyla Avrupa yollarını arşınlarken aradığını en sonunda Atina’da bulacaktır. Artık, Galata Borsasında ve Avrupa’da kovaladığı küçük işler sona ermiş; büyük ve kanlı işlere soyunmanın zamanı gelmiştir. Çünkü, İngiliz Nordenfeldt silah sanayiinin, Atina’daki “Doğu İşleri Temsilciliği”ni Basil Zaharoff, 1877’de elde etmeyi başarmıştır.
Zaharoff’un silah pazarına girdiği dönemde Balkanlar, Avrupa ve Doğunun içinde bulunduğu şartlar, onun bu sahada kendini ispatlaması ve yüksek kazançlara ulaşması bakımından oldukça müsait bir ortam oluşturmuştur. Zaharoff bu sayede kısa zamanda, İngiltere, Rusya ve Yunanistan Savunma Bakanlıkları arasında mekik dokuyan silah sanayiinin ünlü simalarından birisi konumuna yükselmiştir.
1888’de, dünyanın ilk makineli tüfeğini geliştiren Amerikalı mühendis Hiram Maxim’in Nordenfeldt’in ürettiği topun satışlarını beklenmedik şekilde düşürmesi üzerine Zaharoff, derhal harekete geçmiş ve sinsice bir numara çevirerek onu kendi fabrikasıyla birleşmek zorunda bırakmıştır. İngiliz Vickers Silah Şirketi 1897’de, Maxim’e ortaklık teklif ettiğinde Basil Zaharoff, elde ettiği hisselerle kuruluş içinde mühim bir mevkiye gelmiş ve bir anda dünyanın önde gelen silah tüccarlarından biri oluvermişti.
Zaharoff, birbiriyle savaşan ülkelere aynı silâhları, “aynı güler yüz fakat değişik fiyatlarla satma” stratejisini izliyordu. Pazarlamacılıktaki olağanüstü soğukkanlılığıyla alakalı Zaharoff’un kendi ağzından çıkan şu sözler, insanın kanını donduracak cinstendir: “Silahlarımı almak isteyen herkese sattım. Rusya’da bir Rus, Yunanistan’da bir Yunan, Paris’te bir Fransız’dım. Savaşları yaptım ki, iki tarafa da silah satabileyim!

 

<Zaharoff Zirvede

I. Dünya Savaşı öncesinde Vickers şirketi, maddî açıdan büyük ölçüde Basil Zaharoff şirketi idi ve Armstronglar’dan sonra İngiltere’nin ikinci büyük silah üreticisiydi.
Silah üreticilerinin, “Altın Çağları” olan I. Dünya Savaşı boyunca ulaştıkları satış rakamları, akla durgunluk verecek sınırlara dayanmıştı. Vickers, savaşın bitiminde ana parasını 200 milyon marktan 270 milyon marka çıkartmıştı. Bu noktada Donald McCormick, “Peddler of Death” (Ölüm Satıcısı) adlı çalışmasında, savaş boyunca yaklaşık 4 milyonunun ölmesi ve yaralanmasından ve savaşın uzamasından, devletleri ve orduları seferber eden Basil Zaharoff’un da sorumlu olduğunu savunmaktadır.
1915 ilkbaharında İngiltere, ülkedeki bütün silah fabrikalarını Mühimmat Bakanlığı’nın denetimine vermiş; başına da geleceğin başbakanı ünlü Lloyd George’u getirmişti. Basil Zaharoff ise, Mühimmat Bakanı’nın gizli fahri “başdanışmanı” gibiydi. Aralarındaki dostluk, Lloyd George başbakan olduktan sonra daha ileri boyutlarda sürecekti. Öyle ki, Lloyd George’un Ön Asya politikasının belirginleşmesinde, Zaharoff’un büyük payı olacaktı.
Öte yandan Zaharoff, 1911-1913 Balkan Savaşları sırasında Venizelos Hükümeti’ne, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan’a karşı sürdürdüğü mücadelede para (yılda 2,5 milyon dolar) ve silah desteği vermişti. Daha da ileri giden Zaharoff, Yunanistan’ın I. Dünya Savaşı’nda müttefiklerin safında savaşa girmesinde mühim bir görev üstlenmişti. Zaharoff’un, Dünya Savaşı esnasında Yunanistan’a, Balkan Harbi’ndekinin yarısı kadar para verdiği söylenmektedir. McCormick’e göre Zaharoff, I. Dünya Savaşı’nda Müttefik Devletlerin savaş politikalarının tayininde danışmanlık yapma görevini de yerine getirmişti. Müttefik liderler, büyük bir saldırı öncesinde Zaharoff’a danışmak zorunda hissediyorlardı. Savaşın bitmesi, Basil Zaharoff’u hem gücün hem de servetin zirvesine tırmandırmıştı. Savaş sonunda Fransa’da “Légion d’Honneur Yüce Haçı” ile onurlandırılırken Britanya’da da “Büyük Haç Nişanı” ile “Sir” unvanını alacak ve asiller arasına katılacaktı.

<Anadolu’nun İşgalindeki Rolü

Yunan Başbakan Venizelos, arkasını Zaharoff’a verdikten sonra, Anadolu’yu işgale soyunabilmesi için artık hiçbir engelin kalmadığını düşünüyordu. Bu dönemde Venizelos’un siyasî ve maddî danışmanı Basil Zaharoff’tu sanki.
Nihayet, İtilaf Devletleri, 14 Mayıs’ta Paris Konferansı’ndaki toplantıda, Yunanlılara İzmir’i işgal etme iznini vermekte gecikmeyeceklerdi. Bu noktada bir kısım kaynaklar, Fransız ve İngiliz basınına, özellikle de Kitsikis’e dayanarak şu çarpıcı bilgiyi vermektedirler: “Yunanistan’a, İzmir’i işgal etme izni Zaharoff ve Venizelos’un ısrarları üzerine, Wilson, Lloyd George ve Clemenceau tarafından verilmiştir. Zaharoff’un asıl hizmeti bu konuda olmuştu. Yunanlıların İzmir’i işgalinde Zaharoff, Clemenceau ve Llyod George ile olan dostlukları gibi bütün kudretli yakınlıklarını harekete geçirmişti.”

<Macerada Son Perde
Zaharoff’un oynadığı rol o kadar dev boyuttaydı ki, bunun Avrupa ve bilhassa İngiliz kamuoyundan saklanması neredeyse imkânsızdı. Önce özel çevrelerde, sonra politika odaklarında yavaş yavaş Zaharoff’u niteleyen “Mystery Man of Europe” (Esrarengiz Avrupalı) fısıltıları dolaşmaya başlamıştı. Sonunda İngiliz politikacı Walter Guinnes, sır perdesini aralayacaktı: “Sayın başbakanın kimseye danışmadan hareket ettiği anlamı çıkarılmasın. Başkanlık koltuğunun ardında duyulan ses, muhtemelen Sir Basil Zaharoff’un sesidir.” Doğu uzmanı olan İngiliz siyasetçi Aubrey Herbert ise şu dehşet verici açıklamayı yapacaktı: “Yunan ordularının teçhiz edilebilmeleri (silâh ve malzeme olarak) ve Küçük Asya’ya saldırabilmeleri için kendi cebinden ‘dört milyon İngiliz Lirası’ verdi!” Yunan işgalini Zaharoff adına “Mayer Fréres Bankası” finanse etmişti.
Maalesef Batı Anadolu’da işler Zaharoff ve müttefiklerinin beklentisi doğrultusunda gerçekleşmemiş; Venizelos 1921’deki seçimlerde beklenmedik bir bozguna uğrayıp ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. “Büyük İyonya düşü”, Türklerin Misâk-ı Millî’sine saplanarak, Anadolu çıkmazında kaybolup gitmişti.
  
<Hayatla Son Tango
Yunan bozgunu, Zaharoff’un Doğudaki işlerine ciddî ölçüde darbe indirmişti. Anadolu Harekâtı’nın başarısızlıkla sonuçlanmasının Zaharoff’a servetinin yarısını kaybettirdiği söyleniyordu. Biraz abartılı da olsa zarar; Zaharoff kadar zengin biri için dâhi son derece büyüktü.
Yunan Hükümeti’ne veresiye verilen malzemeler ve açılan kredilerin hiçbiri geri dönmemişti. Hiç kuşku yok ki, Zaharoff’un başka alanlarda hatırı sayılır bir yedek gücü olmasaydı, Doğu Seferi onu iflasın eşiğine getirebilirdi. Hayatının en büyük bozgununu sadece bu işte tatmıştı. Ama o yine de Yunanistan’ı hiçbir zaman unutmamıştı. Batı’da, Helen çıkarlarının gizli savunucusu olmayı hep sürdürdü. Yunanlılar onu her zaman “gizli yönetici” olarak görmüşlerdi.
Emekli olmayı, ancak bacakları vücudunu taşıyamaz olunca kabul edebilmişti. 1926’da, Monte Carlo Gazinosu, silâh üretimi, petrolcülük, bankalar ve iş yaptığı bütün alanlardan elini eteğini çekti. Artık iyice ihtiyarlamış, tekerlekli sandalyeye mahkum olmuştu. Bir zamanların, devlet adamlarını yönlendiren ve satın alan; savaşlara ve barışlara karar veren “gizemli adamı”, hayatla oynadığı onca karanlık oyunu 27 Kasım 1936’daki “son tango” ile tamamlayacaktır. 87 yaşındayken Monaco’da ölen Zaharoff, Paris’e yaklaşık 150 km. mesafedeki Balincourt’a gömüldü. Geride kalan efsanevî servetini, Los Caballeros dükü Villafranca’nın düşeşi Maria del Pilar’dan olma iki kız çocuğuna bıraktı.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız