Stres ve psikolojik rahatsızlıklar yazı dizisinin ilk makalesinde, bir durumun bizim için stresli olup olmadığı, o yaşam olayına biçtiğimiz değere bağlı olduğunu, stresin organizmanın biyo-psiko-sosyal yapısı ile içsel ve dışsal çevresi arasındaki karşılıklı ilişkiye bağlı olarak ortaya çıkan, bireyin gelişmesine yardımcı olabildiği gibi, aşırı olduğu durumlarda ise bireyin tüm biyolojik ve psikolojik kaynaklarını tüketebilen bir yaşantı olarak değerlendirilebileceğini yazmıştım. Ayrıca, stres karşısında oluşan bedensel tepkiler ile savaş ya da kaç tepkisinden bahsetmiştim.
Bu makale stres ve psikolojik rahatsızlıklar için kaleme alınan yazı dizisinin ikinci yazısıdır ve kısa ve uzun süreli stres, olumlu stres, stresle başa çıkmada kullanılan yanlış ve doğru yöntemler konusunda bilgi vermeyi amaçlamaktadır.
KISA SÜRELİ STRES
Ali Bey toplantı sırasında, müdürünün aniden kendisinden son altı aylık satışlarla ilgili değerlendirme istemesiyle gergin ve kaygılı bir hal alır. Değerlendirme konuşması bittiğinde ise gevşemeye başlar ve toplantıyı dinlemeye devam eder.
Ayşe Hanım psikologla olan randevusuna yetişmek için otobüs durağına gider fakat on dakikadır beklemesine rağmen görünürde gelen bir otobüs olmadığından yetişemeyeceğini düşünmeye başlar, kaygılıdır. Birkaç dakika sonra gelen otobüse bindiğinde derin bir nefes alır, yerine oturduğunda görüşmeye zamanında yetişeceğinden emindir, rahatlar ve bu haftaki görüşme gündeminin gündemi hakkında düşünmeye başlar.
Bu örneklerde Ali Bey’in ve Ayşe Hanım’ın stres kaynakları birden ortaya çıkan ve çözümlenebilen türdendir. Müdürünün önceden hazırlık yapmadan istediği rapor Ali Bey’i, geciken otobüs Ayşe Hanım’ı rahatsız etmiştir. Her ikisi de stresli durum ortadan kalkınca gevşeyebilmiş ve normal durumlarına geri dönmüşlerdir.
Örneklerde de verildiği üzere kısa süreli stres bireyin stres kaynağına yönelip onunla bir şekilde başa çıkmaya çalıştıktan sonra rahatlayıp gevşeyebildiği, günlük işlerine devam edebildiği türden bir strestir.
Bu kısa süreli stres durumundan önce:
- bedenimiz bir rahatlık ve gevşeklik halindedir, yani dengededir. Stres anında ise,
- bu denge ve gevşemiş hal yerini kaygılı duruma tırmanır, tıpkı kalp atışlarını gösteren ekrandaki ani yükselme gibi. Stresli durum ortadan kalkınca ise,
- bedensel işlevler stres öncesi düzeyinde altına inerek bize yeniden toparlanma fırsatı verir. Son olarak,
- bedensel işlevlerimiz stres öncesi düzeye yani 1. düzeye geri döner. Bu durumu şekille aşağıdaki gösterebiliriz:
UZUN SÜRELİ STRES
Bu tarz bir kısa süreli stres durumunda bedenimiz zarar görmez, çünkü öncesi durumumuza kısa sürede geri dönebiliriz. Fakat ne yazık ki bazı stres oluşturan durumların çözümü kolay değildir. Maddi sıkıntılar, evlilik ya da ilişki sorunları bunlardan bazılarıdır. Bu ve bunun gibi devam eden stres kaynakları karşısında bedenimiz yukarıdaki gibi fizyolojik tepkiler gösterir ve bu tepkiler artarak sürer. Kişi, bu tepkiler azalsa da, stres öncesi düzeye dönmekte güçlük yaşar veya dönemez. İşte bu uzun süreli strestir.
Birden çok kısa süreli stres de uzun süreli strese neden olabilir. Kısa stres kaynakları peş peşe geldiğinde, daha biriyle başa çıkamadan diğerine maruz kalırız. İşe geç kaldığınızı, iş vereninizden uyarı aldığınızı, hastalandığınızı, ödenmesi unutulan faturalar yüzünden sıkıntı yaşadığınızı… kültürümüzde bu durumu özetleyen bir söz vardır: “ geldi mi üst üste gelir” diye. Tek tek üstesinden gelebileceğimiz bu sorunlar peş peşe geldiğinde daha biriyle başa çıkamadan öteki ve ötekiyle karşılaşırız, hazırlıksız yakalanır ve zayıf düşersiniz. Böyle bir durumda stresle başa çıkamaz ve stres öncesi düzeye geri dönemezsiniz.
STRES VE PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR
Psikolojik sıkıntılarımızın da işte tam da bu noktada yani peş peşe gelen kısa süreli stresler veya uzun süreli streslerden sonra, hem bedenimizin hem de başa çıkma yöntemlerimizin zayıfladığı, yetersiz kaldığı dönemlerde ortaya çıkma ihtimali yükselir.
Stres-yatkınlık modeli psikolojik rahatsızlıkların ortaya çıkmasıyla ilgili bir teoridir. Bu teoriye göre her insanın herhangi bir psikolojik rahatsızlığa yatkınlığı zaten vardır. bu yatkınlığı genetik faktörler, bilişsel ( düşünsel ) süreçler ve yaşam tarzı gibi bir çok durum belirler. Stresli durumun devam etmesi ( uzun süreli stres) durumunda ise yatkınlık seviyesine bağlı olarak psikolojik rahatsızlığın ortaya çıkma olasılığı artar.
Bunu durumu uçuk çıkması gibi düşünebilirsiniz. Uçuk mikrobu zaten bünyemizde mevcuttur yani yatkınlığa sahibizdir ancak her zaman uçuk ortaya çıkmaz. Bağışıklık sistemimiz zayıfladığı zamanlarda ise bedenimiz bu mikropla başa çıkmaz ve uçuk çıkar.
OLUMLU STRES
Stresin bir amaca hizmet ettiğini düşünebiliriz. Burada önemli olan nokta ise sahip olduğumuz stresin düzeyidir. Bir miktar stresin yararlı olduğunu bu yazı dizisinin birinci yazısında da yazmıştım. Peki ama bu miktar ne kadardır.
Sınava giren bir öğrenciyi düşünelim. Sınav tarihine henüz yeterli zaman varken öğrencimiz oldukça rahat ve bedensel olarak “gevşemiş” haldedir. Bu öğrencinin sınavla ilgili hiç stres ve kaygı yaşamaması sınava çalışması için gerekli olan motivasyonunu azaltacak ve muhtemelen çalışmayı erteleyecektir. Aynı öğrencinin sınavdan bir gün önce çalışmaya başladığında ise stresi gerekli olan ve motivasyon sağlayan düzeyden çok daha yüksek olacaktır ve bu nedenle de çalışmaz hale gelecektir.
Sadece sınavlar için değil yaptığımız her iş için bir miktar stres iyi bir performans sergileyebilmemiz için gereklidir. Yüksek orandaki stres ise performansımızı olumsuz etkileyecektir. Bu durumu bir grafikle aşağıdaki gibi anlatabilirim:
Yukardaki şekilde A noktasından X noktasına gittikçe stres seviyesi artmaktadır. Çan eğrisi ise performansı göstermektedir. A noktasında yani stresin az olduğu noktada performans da azdır. O noktasında ise stres vardır ve performans ise en yüksek nokta olan Y noktasındadır. O ile X arasında ise performans düşmektedir çünkü stres seviyesi gerekli olanın üzerine çıkmaktadır.
Olumlu stres düzeyindeyken doğru kararları daha hızlı alabiliriz, daha enerjik hissederiz, motivasyonumuz daha yüksektir ve daha sakin bir tutum sergileriz. Stres düzeyimizin farkında olmamız ve bunu kontrol edebilmemiz olumlu stres düzeyinde kalabilmemiz için gereklidir.
STRESLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Buraya kadar stresin tanımından, kısa ve uzun süreli stresten, olumlu stresten ve stres düzeyi ile psikolojik rahatsızlıklar arasındaki bağlantıdan bahsettim. İyi bir performans sergileyebilmek için gerekli olan olumlu stres düzeyinde bulunmanızın gerekli olduğunu anlatarak, stresin sadece kötü bir şey değil iyi bir şey de olduğunu anlatmak da istedim. Bu yazının sonunda ise olumlu stres düzeyinde kalabilmeniz için görüşmelerimde seanslar süresince üzerinde çalıştığım bazı önemli başlıkları paylaşmak istiyorum.
Yaşam tarzınız ve kişilik özellikleriniz ne seviyede stres yaşadığınızın veya yaşamak istediğinizin göstergesi olabilir.
Çok basit görünse de, zamanınızı kullanma daha doğrusu yönetme tarzınız stres seviyenizle ilişkilidir. Zamanınızı etkili kullanmayı öğrenerek stres seviyenizi değiştirebilirsiniz.
Kendinizle ve çevrenizle kurduğunuz iletişim şekli, doğru iletişim şeklini öğrenmeniz bir diğer önemli faktördür. İletişim stilleri görüşmelerde sıklıkla ele alınmaktadır.
Beslenme şekliniz, spor ve alışkanlıklarınız da etkili faktörlerdendir.
Son olarak gevşeme egzersizleri de görüşmelerde öğrettiğim ve stres üzerinde hakimiyet kazanmanıza yardımcı olan önemli bir etkendir.
stres testimizi yaptınız mı:
Stres Seviyenizi Belirleyin
yazan: Psk.Sedar ERTAŞ