EKONOMİK KRİZİN PSİKOLOJİMİZE ETKİLERİ

0
849

Son günlerde ofisime gittikçe daha çok kişi moralsiz, mutsuz,umutsuz,kaygılı bir halde gelmeye başladı. Yaşamlarını sorgulamaya başlamışlar ve bu sorgulamada buldukları tek suçlu da kendileri. ‘Neden daha iyi bir üniversitede okumadım?’ ‘ Bu yaşıma kadar daha başarılı olmalıydım.’, ‘Hiçbir zaman arkadaşlarım kadar iyi olamadım.’, ‘Yetersizim, değersizim.’ Böyle düşünenlerin keşke danışanlarımla konuşma şansları olsaydı. İnanılmaz derecede birbirlerine benzediklerini göreceklerdi. Bu yakınmalarla ofisime gelen danışanlarımın çeşitli gündelik şikayetleri var. Kimisi işten atılma korkusuyla geceleri uyuyamıyor. Bir diğeri hiç işe gitmek istemiyor ve tipik depresyon belirtileri gösteriyor.Evlilikle ilgili sorunlarda tipik bir şekilde artış oldu. Kadınlar eşlerinin gittikçe daha çok alkol aldığından ya da hiç televizyonun başından kalkmadığından yakınıyor. Evlerde kavgalar artıyor çünkü sinirler çok gergin. Kadınlar eşlerine ‘İş konusunda niye daha atak olmadın?’ diye soruyor. Oysa ekonomik kriz genel bir problem, özele indirmenin hiç anlamı yok. Herkes krizden az veya çok etkilendi. Dünyanın en akıllı insanı da olsanız bu krizden etkilenme ihtimaliniz yüksek çünkü insan sosyal bir varlık ve diğer insanlardan etkileniyor. Ben çok iyi bir psikolojik danışman olabilirim ama eğer insanların parası yoksa psikolojik danışma almak için ofisime gelemeyeceklerdir. Bu durumda benim kendimi ‘başarısız’olarak algılamam ciddi bir yanılgı olacaktır.

Kriz dönemlerinde insanlar yoksulluk kaygısı yaşamaya başlarlar. İnsan toplumsal yaşayan sosyal bir varlıktır. Dolayısıyla toplumdan çokça etkilenir. Krizden ekonomik boyutuyla etkilenmemiş bireyler bile moral değerler bakımından etkilenecektir. Çevresindeki insanların mutsuz ve umutsuz olması onu da kaygılandıracak ve benzer durumlara düşer miyim endişesi yaratacaktır. Kaygı yaşamı tehdit eden ya da tehdit şeklinde algılanan bir çeşit alarm duygusudur. İçten ya da dıştan gelen tehditlere ya da tehlike beklentisine karşı yaşanan bir tepkidir. Ancak kaygı nedeniyle uyuyamamaya başladığınızda aslında zihniniz tehlikelere karşı bir önlem almaya çalışmaktadır. Düşünerek bir sonuca ulaşmaya ve sizi bilinmez tehlikelerden korumaya çalışmaktadır. Eğer bu mekanizma kontrolden çıkar ve aşırı boyutlarda çalışmaya başlarsa panik atak ,fobi, obsesyon olarak size zarar vermeye başlar. Ya da üzüntü, mutsuzluk gibi duygularınızı kontrol altına almayı başaramazsanız depresyona girebilirsiniz.

Kriz durumları insan psikolojisi açısından bir anlamda ‘uyuyan yılanı uyandırmak’gibi zararlı bir duruma neden olmaktadır. Beklenmedik bir ölüm, bir hastalık, deprem gibi durumlar da ekonomik krize benzer şekilde kriz yaratıcı ve travmatik durumlardır ve travmatik durumlardan en çok ‘içi çürük’ insanlar etkilenmektedir. Yani en çok ‘gelişme döneminde’ anne- babası tarafından yanlış yetiştirilmiş bu nedenle de özgüveni, en çok da özsaygısı ve kendisine sevgisi olmayan insanlar etkilenmektedir. Bu kişilerin sevgi depoları dolu olmadığı için yaşam başarılarına daha çok odaklı olmaktadırlar. Yaşam başarılarında en küçük bir azalma ( Kriz gibi onların ellerinde olmayan bir nedenle olsa da) bu kişilerin psikolojilerinde yıkıcı etkilere neden olmaktadır. Anne-babaları en küçük bir sınav başarısızlığında bile ‘Sen benim istediğim kadar başarılı bir evlat olamadın.’ izlenimi yaratıyorsa bu kişiler büyüdüklerinde ‘ Bak gördün mü gerçekten de onların dediği gibi başarısızım.’düşüncesine daha kolay kapılacaktır. Oysa her düştüğünde kalkacağına inandıran bir ailede yetişmiş olsaydı ‘ Bu geçici bir durum. Kaygılanmak yerine çözüme odaklanmalıyım.’ Diye düşünebilirdi.

Kriz nedeniyle kendini görece daha umutsuz hisseden, iş kaybetme kaygısı taşıyan danışanlarımla geçen haftaki yazımda da bahsettiğim gibi ‘grup terapisi’ çalışmaları düzenliyoruz ve çok güzel sonuçlar alıyoruz.
Sağlıcakla kalın.

 

yazan: Psk.Dnş.Özden ŞENKOYUNCU

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız