1- Gerçekçi hedef ve beklentileriniz olsun
Dil dersinde sınıf içinde kendinizi kaygılı ve stresli hissetmeniz normaldir. Diğer kurslarda ya da derslerde öğretileni anlamak için kullanılan iletişim kanalı, öğretmenin kullandığı dildir. Dil sınıfında ise durum tamamen farklıdır. Burada odaklanmanız gereken, öğretmenin kullandığı dilin ifade ettiği değil, doğrudan doğruya bu dilin kendisidir. “Hata yapmak” ya da “anlayamamak” diğer derslerde öğrenmeye yönelik negatif göstergeler olarak kabul edilirken, yabancı dil öğrenme sürecinde son derece normal ve sıradan hallerdir. Her şeyi hemen anlayamayacağınızı kabul edin bir kere. Hatta en başta hiçbir şey anlamamanız gayet normal bir insan olduğunuzun işareti.
Unutmayın, adaptasyon döneminin başında kulağınız ve zihniniz bambaşka bir dilin seslerine ve ritimlerine uyum sağlamaya çalışır. Söylenen her şeyi anlamıyor olsanız da dili algılama konusunda zaman içinde hızla ivme kazanan yeteneğinizi gördükçe siz de şaşıracaksınız. Dili öğrenmenin tek bir yolu vardır: Pratik, pratik ve daha fazla pratik. Pratik sırasında dilediğiniz kadar hata yapabilirsiniz; emin olun, her hatanız artı hanenize eklenecektir.
2- Çalışma zamanını küçük parçalara bölün
Araştırmalar gösteriyor ki, kısa süreli ve sık sık çalışan öğrenciler geniş aralıklarla saatler boyu çalışan öğrencilere göre yabancı dili daha kolay öğreniyorlar. Yani her gün yarım saat çalışmak, haftada bir gün beş saat çalışmaktan daha verimli sonuçlar veriyor. Yabancı dil öğrenme sürecinde her gün belirli bir çalışma süresi ayırın. Hatta mümkünse günde birkaç kez kısa süreli çalışmalar ayarlayın. Buna ilaveten, gün içinde zihinsel olarak hazır olacağınız çalışma ortamları yaratabilirsiniz. Mesela kahvaltıda yeni kelimelere göz atabilir, duşta alfabeyi sayabilir ya da bu dilde bir şarkı mırıldanabilirsiniz. Öğrenciyseniz derslikler arasında, çalışıyorsanız masanıza giderken adımlarınızı o dilde sayabilir, otobüste ya da durakta beklerken bir kağıda yazdığınız kelimeleri gözden geçirebilirsiniz.
Gün içinde oluşturduğunuz birkaç dakikalık bu fırsatlarla sık sık tekrar yapma, dolayısıyla bilgileri özümseme şansınız olur. Bir süre sonra sözcüklere ve ifadelere aşina olacak, yeni diliniz otomatik olarak hayatınızın bir parçası haline gelecek.
3- Kelimeleri öğrenmek için pratik yöntemler geliştirin
Kelime, iletişimin en önemli unsurudur. Ne kadar çok kelime bilirsek, kendimizi o kadar iyi ifade ederiz. Kelime öğrenmenin en etkili yolu, kendi hazırladığınız kartlara kelimeleri yazmaktır. 10-15 cm boyutlarda dikdörtgen kağıtlar ya da kartonlar hazırlayın öncelikle. Yanınızda taşıyabileceğiniz daha küçük veya daha büyük boyutlarda da hazırlayabilirsiniz. Bu kartların bir yüzüne kelimeyi, diğer yüzüne de karşılığını yazın. Kelime hakkında çoğul hali, fiil çekimi gibi yeni bilgileri öğrendikçe bu karta ekleyebilirsiniz.
Kartları bir öğrenme materyali olarak çok farklı şekillerde kullanabilirsiniz. Mesela isimler arasında maskülen-feminen ayrımı olan dillerde maskülen sözcükleri mavi, feminen sözcükleri pembe renkte hazırlayabilir veya bu renk kalem kullanabilirsiniz. Çalışırken kelimeleri tematik kategorilere ayırabilirsiniz; sıfatlar, düzenli-düzensiz fiiller, soyut isimler gibi… Her kategoriyi her çalışmanızda kendi içinde karıştırarak kelimeleri daha etkili şekilde hafızaya alırsınız. Kartların iki yüzünü de kullanmalısınız: Birinci turda sırayla kelimenin yazılı olduğu yüze bakarak anlamını tahmin etmeye çalışın. İkinci turda da kelimelerin karşılıklarının yazılı olduğu yüze bakarak bu kez de yabancı dildeki karşılığını tahmin edin. Kartlarla daha pek çok şey başarabilirsiniz. Bu avantajı sonuna kadar kullanın.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Yabancı Dil Öğrenmek İçin 16 Taktik