İçindeki Çocuğa Sarıl, Sana İnsanı Anlatır!

0
877

Catherine Glennie

Şişşşt, n’aber. Tanıdın mı beni? Benim ben, içindeki çocuk. Tanıştığımıza memnun oldum. Azcık bana kulak verirsen, seni de memnun edebilirim.

Beni her gün biraz daha fazla ihmal ettiğinin farkındasın sanırım. Çok üzüyor bu beni. Sanki ben hiç yokmuşum gibi işe gidiyorsun, yemek yiyorsun, arkadaşlarınla buluşuyorsun… Beni, içindeki çocuğu ancak canın sıkıldığında, depresyona girdiğinde ya da evde hasta yattığında hatırlıyorsun. Peki, beni gerçekten önemsiyor musun? Ne istediğim umurunda mı?

Önce annen ve baban beni parça parça unuttu, sonra da sen onların bıraktığı kısımlarımı unuttun. Ama hatırlaman gerek.

Dur sana kendimi biraz daha yakından tanıtayım. Ben senin hayallerinim, rüyalarınım, düşlerinim… Ben, parka gitmekten acayip zevk alan, dondurma diye tutturan, oyun oynamadan duramayan sen’im. Aynı zamanda sevildiğini hep bilmek, hep hissetmek isteyenim. Elimin tutulması, başımın okşanması en büyük besinim. Tabi bi de elma şekerim…

Yetişkin olman, kocaman dertlerle boğuşman, devasa holdingleri yönetmen hiç mi hiç umurumda değil. Bunlar neden beni unutmana bahane olsun? Yetişkinler neden bir çocuk gibi zevk alamasın yaşamaktan? Büyümek, niçin içerdeki çocuğun çenesini kapaması demek olsun?

İnan bana, büyüklerin dünyası, yaşamak için hiç de kolay bir yer değil. Hoşlanmadığın insanlarla yemek yerken karnımı nasıl da tıka basa doldurduğunda ne hissediyorum dersin? Hazım güçlüğü çekmen ve kilo alman bana verdiğin bu sıkıntıdan olmasın sakın!

Problemlerinin kaynağı hakkında bir fikrin var mı? İyi arkadaşlara ihtiyacın var. Övgülere ihtiyacın var. Beğenilmeye ihtiyacın var. Kabul! Ama benimle dost olabilirsen, başkalarından beklediğin olumlamalara çok daha az gereksinim duyacağını biliyor musun?

Duygularına, sezgilerine, içinden sana seslenen minik uyarılara kulak verdiğinde beni yatıştırmak ve doyurmak için dışarıdan bir şey bulup getirmene gerek kalmayacak. Kendine daha nazik davrandığında, dışarıdakilere nazik davranmak bu kadar güç gelmeyecek sana.

Daha iyi bir hayat için çalıştığını biliyorum. Bunun için benimle daha fazla vakit geçirmelisin. Bazı terapiler deniyorsun, seni benim farklı parçalarımla tanıştırıyorlar. Fakat ben, bütünümü bilmeni, beni her şeyimle fark etmeni istiyorum. Yeterince uzun süredir bekliyorum seni. Bir gecede değişmeni isteyecek değilim. Sabrederim.

Bir çocuk dünyaya getirecek olsan onun için nasıl da deli divane olursun, değil mi? Üşümesin, üzülmesin, aç kalmasın, hastalanmasın diye kendinden vazgeçersin. İşte ben de senin çocuğunum. Tek fark, ben senden doğmadım, sen benden doğdun… Yani aslında senden büyüğüm, senden akıllım, senden tecrübeliyim. Bilgeliğime ulaşmak için önce beni fark etmeli, beni bilmelisin.

Saklambacı severim ama bu sefer senden saklanmıyorum. Hadi bul beni, tut elimi!

Yaşlandığımız için oyun oynamaktan vazgeçmiyoruz; oyundan vazgeçtiğimiz için yaşlanıyoruz. (George Bernard Shaw)

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız