Kişilik bozukluklarında en sık karşılaşılan bu bozukluk türü, popüler dilde daha çok psikopat (psychopath) olarak ifade edilir. Literatürde antisosyal, psikopat ve sosyopat (sociopath) terimleri eş anlamlı olarak kullanılır…
Yazar : Çetin ÖZBEY
Kişilik bozukluklarında en sık karşılaşılan bu bozukluk türü, popüler dilde daha çok psikopat (psychopath) olarak ifade edilir. Literatürde antisosyal, psikopat ve sosyopat (sociopath) terimleri eş anlamlı olarak kullanılır.
Daha çocukluk yıllarında görülen bu kişilik bozukluğu yoğun bencil duyguları içerir. Kişi isteklerini doyuma ulaştırmaktan başka bir şey düşünmez ve amaçlarına ulaşmak için her yolu mubah görür. Sınır ve yasaklara karşı gelerek dilediği gibi hareket etmek ister. Çıkarları uğruna başkalarının zarar görmesi onun için caydırıcı bir etken değildir.
Çocukluk döneminde, yalan söyleyerek, hırsızlık yaparak, ciddi uyumsuz davranışlar göstererek, evden kaçarak ve başkasına fiziksel ve duygusal zararlar vererek kendilerini belli ederler.
Antisosyal kişilik sahibi bireyler, kendilerinden başkasını düşünmezler. “Gücünün yettiği kadar kendin için başkasını ezmelisin,” düşüncesi onların temel prensibidir; çünkü onlara göre herkes böyle yapıyor, yani her zaman güçlü zayıfı ezmiştir. Onlar da kendilerine bu düzenin içinde yer bularak yaşamaya çalışırlar. Acıma, merhamet ve sevgi gibi duygulardan yoksundurlar. Mümkün olduğunca suçlarını gizli yapmaya çalışırlar. Ellerine geçen her fırsatı değerlendirmeye ve sürekli yeni fırsatlar elde etmeye çalışırlar.
Bu kişiler, sürekli yeni heyecanlar peşindedirler, tatminsizdirler ve durağan bir yaşam biçimini sevmezler; bu nedenle genellikle sürekli ve düzenli bir işte çalışmazlar. Daldan dala atlarlar. Basit bir zevk veya çok az bir para için bir başkasının ölümüne yol açabilir ve bu suçtan dolayı pek rahatsızlık hissetmezler. Bu nedenle pişmanlık duymazlar, kimi tövbe ettiğini söylese bile bu pişmanlık kısa sürelidir; çünkü güdülerine engel olamazlar. İç denetim mekanizmaları çok zayıftır ve süper egoları gelişmemiş gibidir. Kimi psikopatlar sadece heyecan veya zevk için diğer insanlara zarar verirler.
Zekâ düzeyi düşük olan psikopatlar, yaptıkları suçlardan dolayı kendilerini çok çabuk ele verirler; fakat zeki olanlar çok planlı ve organizeli işler yaptıkları için kolay kolay yakalanmazlar.
Günlük yaşam içinde çok normal bir hayat sürerler ve sosyal ilişkileri de iyidir. Suçlarını çok gizli ve akıllıca yaparlar. Yakalandıklarında ise herkes şaşkınlık içinde kalır; çünkü çevrelerine öyle bir izlenim verirler ki, kimse onlardan böyle bir sonuç beklememektedir. Zeki olan psikopatların bir kısmı yaşamları boyunca yakalanmazlar ve yasal olmayan yollardan yüksek miktarlarda paralar kazanırlar, önemli sosyal mevkilere gelirler. Zeki olmayanlar, sürekli aleni uyumsuz davranışlar sergilerler ve işledikleri suçlardan sonra yakayı ele verirler. Bu bireylerin bir kısmı da yaptıkları riskli işlerden dolayı öldürülmektedirler.
Hırsızlık, ırza geçme, madde bağımlılığı, cinsel sapma, kabadayılık, kavgacılık, kumarbazlık gibi olumsuz davranışlar yaygın olarak görülür. Ceza evlerindeki suçluların birçoğu, antisosyal kişilik bozukluğu olan insanlardır. Çeşitli siyasi aflardan sonra serbest kalan bu insanların birçoğu yeniden suç işleyerek yakalanır ve ceza evlerine konulurlar. Çünkü kişilik yapılarında suça eğilimlilik vardır. Ceza bu insanların düzelmeleri için yeterli bir önlem değildir. Bazı psikopatlar daha güçlü olabilmek için çeteleşme yoluna gitmektedirler. Böylece insanları daha kolayca sömürebilmekte ve yasal olmayan işler yaparak daha çok para kazanabilmektedirler. Siyasi veya bürokratik yollarla çok yüksek makamlara gelen antisosyal kişilik sahibi insanlar da vardır.
Genellikle ilerleyen yaşlarda yani 40-50 yaşlarında antisosyal davranışlarında azalma ve suç işleme oranlarında düşüşler görülür ve uyumlu davranışları artar.
Kadınlar arasında da görülen bu bozukluk daha çok erkeklerde görülür. Bozukluğun temelinde kalıtsal veya psikososyal etkenlerin ne düzeyde yer aldığı konusunda kesin veriler bulunmamaktadır. Kimi uzmanlar genetik faktörlerin etkili olduğunu savunurken kimi de psikososyal etkenlerin daha çok etkili olduğunu ileri sürmüştür. Ancak yapılan çalışmalarda psikopatların beyin dalgalarının normal insanlardan farklı olduğu görülmüştür. Yapılan araştırmalarda psikopatların yetiştikleri aile ortamlarının sağlıklı olmadığı ve aile bireylerinin düzensiz bir yaşam sürdükleri gözlenmiştir. Babanın da antisosyal davranışlar sergilediği görülmüştür.