REİKİ Evrensel Yaşam Enerjisi ile hastaların iyileşmesine yardımcı olma yeteneği bir çok kültürlerde farklı formlarda karşımıza çıkmaktadır. Şamanların asırlardır bu yeteneğe sahip olduklarını biliyoruz. Buddha bu konuda bildiğimiz ilk aydınlanmış kişidir. Hz. İsa’nın da bu konudaki mucizevi uygulamaları ünlüdür. Kuran’ı Kerim, Ayın ikiye bölünmesi, Miraç gibi mucizeleri dışında Hz. Muhammed mucizeleri rutin yaşamının bir pratiği olarak kullanmamış, bu şekilde insanları ikna etme yolunu seçmemiştir.
Hz. Fatma derin bir şifa bilgisine sahip, ve Hz. Muhammed savaşta yaralanınca babasını o tedavi etmişti. Anadolu’da insanlar şifaya aracı olurken, “El benim elim değil, Fatma anamızın eli.” derler. Bazı evliyaların hastaların şifa bulmasına, hatta ölülerin dirilmesine aracı olduğunu biliyoruz. Anadolu’da pek çok kişi hastaların şifa bulmasına vasıta olmaktadır. Bunlar uygun gördükleri kişilere “el vererek” bu yeteneği nesilden nesle aktarmaktadırlar. Konu istismara oldukça açıktır ve …
Nazmİ Musal
mestas@superonline.com
REİKİ Evrensel Yaşam Enerjisi ile hastaların iyileşmesine yardımcı olma yeteneği bir çok kültürlerde farklı formlarda karşımıza çıkmaktadır. Şamanların asırlardır bu yeteneğe sahip olduklarını biliyoruz. Buddha bu konuda bildiğimiz ilk aydınlanmış kişidir. Hz. İsa’nın da bu konudaki mucizevi uygulamaları ünlüdür. Kuran’ı Kerim, Ayın ikiye bölünmesi, Miraç gibi mucizeleri dışında Hz. Muhammed mucizeleri rutin yaşamının bir pratiği olarak kullanmamış, bu şekilde insanları ikna etme yolunu seçmemiştir.
Hz. Fatma derin bir şifa bilgisine sahip, ve Hz. Muhammed savaşta yaralanınca babasını o tedavi etmişti. Anadolu’da insanlar şifaya aracı olurken, “El benim elim değil, Fatma anamızın eli.” derler. Bazı evliyaların hastaların şifa bulmasına, hatta ölülerin dirilmesine aracı olduğunu biliyoruz. Anadolu’da pek çok kişi hastaların şifa bulmasına vasıta olmaktadır. Bunlar uygun gördükleri kişilere “el vererek” bu yeteneği nesilden nesle aktarmaktadırlar. Konu istismara oldukça açıktır ve bu nedenle gerçekten bu yeteneğe sahip olan kişiler kendilerini reklam etmemekte, dar bir çevre tarafından bilinmektedirler.
Vefk ilminin şifada kullanılması, sonradan suistimal edilerek muskacılığa dönüşmüş, bu itibar kaybı onun nerede ise yok olmasına neden olmuştur. Aynı şey, aslında Bir’lik bilincini deneyimlemenin bir vasıtası olan ve Rabb’in Danyal peygamber vasıtasıyla insanlığa armağanı olan Remil ilmi, zamanla kum falına dönüşerek yok olmağa yüz tutmuştur.
Aynı tehlike orijinal formu korunmayan ve gerisindeki manevi değerler göz ardı edilen her güzel bilgi ve uygulama için bahis konusu olabilir.
Bizim bakış açımızdan Reiki de bir manada Bir’lik bilincini deneyimlemenin güzel bir yoludur.
Reiki veren, Rabb’in şifa veren koşulsuz sevgisine kanal olurken, o sevgiyi varlığının bütün seviyelerinde deneyimlemeyi seçebilir. Bu da onun manevi yolunda gerçekten büyük bir adım olabilir. Bizce en az Reiki ile aktive olan şifaya aracı olma yeteneğimiz kadar, Reiki vasıtasıyla ulaşılan manevi gelişme de önemsenmelidir. Reiki vasıtasıyla kazandığımız şifa yeteneğimizi geliştirirken, ona paralel bir şekilde manevi gelişmemize de özen göstermeliyiz.
Reiki öğrenmek, “İlim Çin’de de olsa alınız.” Hadis-i Şerif’ine bir oldukça uygundur.
Reiki’nin 5 temel prensibi şunlardır:
< Bu gün hiçbir şeye üzülmeyeceğim.
< Bu gün hiçbir şeye kızmayacağım.
< Hayatımı dürüst kazanacağım.
< Yaşayan her canlı varlığa sevgi ve saygı göstereceğim.
< Sahip olduğum her şey için şükran içinde olacağım.
Bunlar zaten bizim kültürümüzün de temel değerleridir. İnsanımız için kabul edilmesi ve hayata geçirilmesi göreceli olarak daha kolaydır.
Muhyiddin-i Arabi şöyle bir menkıbe anlatır insandan söz ederken.
Rabbimiz Hz Adem’i yarattığı zaman Hz. Muhammed’in nurunu onun anlına koymuştu.
Hz Adem:
-Ya Rabbi! Onu göremiyorum. Onu benim görebileceğim yere koymanı diliyorum.
Rabbimiz onun duasını kabul etti ve:
< Sağ elin baş parmağına Hz. Muhammed’in nurunu,
< Sağ elin işaret parmağına Hz. Ali’nin nurunu,
< Sağ elin orta parmağına Hz. Ebubekir’in nurunu,
< Sağ elin yüzük parmağına Hz. Ömer’in nurunu,
< Sağ elin küçük parmağına Hz. Osman’ın nurunu,
< Sol elin baş parmağına Hz. Muhammed’in nurunu,
< Sol elin işaret parmağına Hz. Ali’nin nurunu,
< Sol elin orta parmağına Hz. Fatma’nın nurunu,
< Sol elin yüzük parmağına Hz. Hüseyin’in nurunu,
< Sol elin küçük parmağına Hz. Osman’ın nurunu
koydu. Beş parmağımızla da Arap harfleri ile kendi ismini yazdı. Yani biz Reiki verirken hem Sahabe-i Kiram’ın, hem Ehl-i Beyt’in nuruyla, hem de Allah’ü Teala’nın İsm-i Şerifi ile hastanın şifa bulmasına katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Çok heyecan verici değil mi?
Geleneksel Reiki öğretisinin bir parçası olmasa da 7 ana çakranın Fatiha Suresi’nin 7 ayeti ile açıklanabilmesi ve de gene 7 ana çakranın, 7 manevi farkındalığa (gelişme) tekabül etmesi bize çok ilginç ve heyecan verici gelmektedir.
1. Çakra: Nefs-i Emmare
2. Çakra: Nefs-i Levvame
3. Çakra: Nefs-i Mülhime
4. Çakra :Nefs-i Mutmaine
5. Çakra: Nefs-i Raziye
6. Çakra: Nefs-i Marziyye
7. Çarka: Nefs-i Kamile
Bu nedenlerle Reiki bize manevi yönde atılan büyük bir adım olarak görünmekte ve çok heyecan vermektedir.
Bu büyük adımın armağanı ise “Tanrı sevgisinin şifa veren gücüne” kanal olmaktır.