Evden çıkmadan muslukları kapatıp kapatmadığınızı ya da ütünün fişini çekip çekmediğinizi defalarca kontrol etmekten yorgun düştüğünüz olur mu? Veya mikroplara duyduğunuz düşmanlık, ellerinizi, bir saat içinde defalarca yıkamaktan aşındıracak kadar ele avuca sığmaz mı? Yanıtınız evetse, Obssessive Compulsive Desorder(OCD) adı verilen saplantı hastalığının tehlike çanları sizin için çalıyor!
1980’lere kadar her bin kişiden ikisinde rastlanan OCD, yapılan son araştırmalara göre bugün her yüz kişiden ikisinde gözleniyor. Türkçe’ye kesin bir çevirisi yapılamayan bu hastalık Türk Tıp dilinde Obsesif-Kompulsif Bozukluk olarak anılıyor. OCD, fonksiyonel ve mantıklı bir amacı olmayan düşünce ve davranışların, çeşitli dürtüler neticesinde tekrarlanmasına yol açan bir hastalık. Bu hastalıktan muzdarip kişiler yaptıklarının ne kadar akıl dışı ya da fuzuli olduğunu bilseler de …
Tuğba Güleryüz
tugbaguleryuz@gencgelisim.com
Evden çıkmadan muslukları kapatıp kapatmadığınızı ya da ütünün fişini çekip çekmediğinizi defalarca kontrol etmekten yorgun düştüğünüz olur mu? Veya mikroplara duyduğunuz düşmanlık, ellerinizi, bir saat içinde defalarca yıkamaktan aşındıracak kadar ele avuca sığmaz mı? Yanıtınız evetse, Obssessive Compulsive Desorder(OCD) adı verilen saplantı hastalığının tehlike çanları sizin için çalıyor!
1980’lere kadar her bin kişiden ikisinde rastlanan OCD, yapılan son araştırmalara göre bugün her yüz kişiden ikisinde gözleniyor. Türkçe’ye kesin bir çevirisi yapılamayan bu hastalık Türk Tıp dilinde Obsesif-Kompulsif Bozukluk olarak anılıyor. OCD, fonksiyonel ve mantıklı bir amacı olmayan düşünce ve davranışların, çeşitli dürtüler neticesinde tekrarlanmasına yol açan bir hastalık. Bu hastalıktan muzdarip kişiler yaptıklarının ne kadar akıl dışı ya da fuzuli olduğunu bilseler de, davranışlarını kontrol edemiyor, onları bu hareketlere yönelten iç uyarılardan kolay kolay kurtulamıyorlar. Örneğin bir OCD hastasıysanız, ocağı veya muslukları kapatıp kapatmadığınızı onlarca kez kontrol etmeden adımınızı atamıyorsunuz dışarı.
‘Saplantılı’ şeklinde çevrilen ‘Obsessive’ sözcüğü Latince ‘Obsedere’ kelimesinden geliyor. ‘Ob’, üstünde anlamına gelirken, ‘sedere’ de oturmak sözcüğünü karşılıyor. Yani, görünen o ki ‘obsedere’ bir şeyin üzerinde oturmak anlamında kullanılıyormuş Latince’de. Bu durumda, kadim anlamını bugün de muhafaza eden bu sözcükle tanımlanan OCD hastalığına dair şu çıkarımı yapabiliriz: OCD’den muzdaripseniz bazı saplantılarınıza, tıpkı inatçı bir çocuğun oturduğu şeyin üzerinden kalkmamakta ayak direyişi gibi bağlanıyorsunuz, çevreden gelen seslere kulaklarınızı tıkayıp saplantılarınıza takılı kalarak aynı davranışları tekrarlamaya devam ediyorsunuz.
Teşhisi ve tedavisi oldukça güç olan bu rahatsızlığa yakalanmış olsanız da bunu fark etmeniz yıllar alabiliyor. Bu nedenle hastalığı tanımak, belirtilerinden haberdar olmak ve tedavi şekillerini öğrenmek günlük yaşamınızda basit ve önemsiz takıntılar olarak gördüğünüz kimi davranışlarınızın hastalığa dönüşmesini önlemek açısından oldukça önemli. İşte OCD hastalığının belirtileri:
OCD Hastalığına Yakalananlar:
< Sıradan olaylar karşısında bile nevrotikliğe varan aşırı heyecan ve kaygı duyarlar.
< Davranışları için abartılmış bir sorumluluk hissi içindedirler. Kendilerini sık sık suçlu hissederler.
< En basit tercihlerde bile çok zorlanır ve bir şeyde karar kılana kadar çok zaman harcarlar.
< Mükemmeliyetçidirler. Ellerindeki işlerde fazlaca titizlenirler. Kendi metodlarını takip etmeyeceklerini veya kendi standartlarını yakalayamayacaklarını düşündükleri kişilerle çalışmazlar.
< Mikropların, kirli ortamların, kimyasal maddelerin kendilerine zarar vereceğinden aşırı bir korku duyarlar.
< Ayrıntılar, kurallar, listeler, müfredat veya programlarla, tarifelerle zihinleri fazlaca meşgul olur. Bu düzenlemelerle uğraşırken asıl mevzuyu saf dışı bırakma, can alıcı noktayı yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.
< İş koliktirler. Eğlenmeye ya da arkadaşlarına vakit ayırmak yerine aşırı şekilde çalışma ve üretme odaklıdırlar. Bunun, para kazanmak mecburiyetinde olmakla ilgisi yoktur.
< Ahlaki konular ya da değerler mevzu bahis olunca esneklik göstermez, aşırı duyarlı ve hassas davranırlar.
< İstifçidirler. Herhangi bir manevi değer taşımasalar da kullanılmış eski eşyaları bir türlü elden çıkaramazlar, biriktirirler.
< Paraya kıyamazlar. Kendileri ve çevresindekiler için para harcamaktan kaçınırlar. Onlar için para, gelecekteki olası felaket durumları için bir kenarda istiflenmeli, saklanmalıdır.
< Sabit fikirlidirler. Düşünceleri ve inançlarında esneklik göstermezler. İnatçıdırlar.
< Simetri takıntıları vardır. Eğri duran eşyaları düzeltmeden içleri rahat etmez.
< Kendi unutkanlıkları ya da hastları yüzünden sevdiklerine zarar geleceğinden aşırı derecede korkarlar, evhamlanırlar.
OCD Hastalarında Görülen Saplantılar:
< Elleri defalarca yıkamak, evi köşe bucak defalarca temizlemek.
< Lambaların veya muslukların kapatılıp kapatılmadığını, fişlerin prizden çekilip çekilmediğini kontrol etmek.
< Çatal bıçakları ya da mobilyaları düzenli bir şekilde sıraya dizmek.
< Kelimeleri veya cümleleri tekrar etmek.
< Belli bir işi, görevi aynı değişmez sırasıyla yapmak, tatmin olmadıklarında en başa dönmek.
< İşe yaramayan nesneleri ve eşyaları biriktirmek.
< Evi su basmasından, yangın çıkmasından ya da hırsız tarafından soyulmaktan korkmak.
< Etrafındakileri incitecekleri korkusuyla özür dilemek ve sürekli bir şeyleri itiraf etme ihtiyacı duymak.
< Bir şeyi doğru telafuz edip etmediğinden çevresindekilere defalarca sorarak emin olma isteği duymak.
< Renklerden ya da harflerden, onlara belirli semboller yükleyerek kaçınmak. Örneğin, kırmızı renkten kanı hatırlattığı için, ‘ö’ harfinden de ölüm sözcüğünün ilk harfi olduğu için sakınmak.
< Vücudu hastalık belirtileri gösterip göstermediği konusunda sürekli kontrol etmek.
< Mektupları postalamadan önce zarfları defalarca açmak, yazılanları yeniden okumak, tekrardan yazmak.
< Kişilere veya nesnelere dokunma ihtiyacı hissetmek.
< Nesneleri defalarca saymak, düzenlemek, sıraya dizmek. Örneğin çorapların eşit boyda olup olmadığını sık sık kontrol etmek.
OCD Ne Zaman Kendini Gösterir?
Okul öncesi yaşlardan yetişkinliğe dek herhangi bir dönemde başlayabilir. Ancak ne yazık ki kendini belli etmeden ilerler. Ortalama olarak OCD hastası kişiler teşhis konulana dek 3-4 kez doktor kontrolü ve 9 yılı aşkın bir tedavi sürecinden geçmiş oluyorlar. Ancak bu süre sonrasında kendilerinin OCD hastası olduğu açığa çıkıyor. Belirtilerin saklanmak istenmesi veya problemin farkında olunmaması hastalığın tedavisini yıllar boyunca geciktirebiliyor. Bu nedenle ailelerin çocuklarının davranışları üzerinde iyi birer gözlemci olmaları, yetişkinlerin de takıntı boyutuna ulaşan kimi hareketlerini görmezden gelmemeleri gerekir.
OCD Kalıtsal mıdır?
OCD’ye sebep olan belirli bir gen bulunabilmiş değil henüz. Ancak araştırmaların belirttiğine göre genler bazı durumlarda rahatsızlığın ilerlemesi üzerinde rol oynayabiliyor. Ebeveynlerden birinde OCD varsa, çocuğun da OCD olma riski diğerlerine göre daha yüksek oluyor.
OCD’ye Ne Sebep Olur?
OCD için belirgin bir sebep tanımlanamamış. Bilim adamları, bu hastalığın beynin ön bölgesiyle(orbital korteks) daha alt yapılar(bazal ganglia) arasındaki koordinasyon bozukluğundan kaynaklandığını ifade ediyorlar. Bu beyin bölgelerinde yer alan bir kimyasal madde olan seratonin seviyesindeki düşüklük, OCD’nin fizyolojik sebebi olarak görülüyor. Psikolojik olarak da kimi dürtülerin ve iç çelişkilerin üzerinin bilinçsizce örtülmesinin ve kontrol edilmesinin bir işareti olarak tanımlanmış. Tüm bunlara rağmen OCD’nin oluşumuna kesin bir sebep belirlenememiş.
Tedavi Şekilleri
Psikoterapi Bilişsel davranışsal psikoterapide hastanın davranışları değiştirilerek saplantısal düşüncelerinin de değiştirilmesi amaçlanır. Hasta korktuğu şeye uzun süre maruz bırakılır. Örneğin mikroplardan aşırı derecede korkan bir kişilerin kirli şeylerle, mesela kullanılmış bir kağıt parayla temas etmesi sağlanır. Dikkati başka tarafa çekme, dikkati dağıtma, davranışı defalarca izleterek doygunluk yaratma, saplantılı davranışı benzer başka davranışlara döndürme, ödül ya da ceza gibi yaptırımlar uygulama gibi farklı yöntemler de vardır.
Tıbbi Müdahale Tıbbi tedavide ise seratonin seviyesini yükseltmeye yarayan ilaçlar kullanılır. Gerekli tepkiyi vermeyen hastaya tedavinin başlama süresinden 4-8 hafta sonra daha yüksek dozda verilir ve miktar yavaş yavaş artırılır.
Korunmak İçin Ne Yemeli?
Ruh halinizi düzenleyiciler olarak B6, B12 vitaminleri ile folik asit öneriliyor. Alındığında beyne duygusal dengeyi sağlamak konusunda besin sağlayan bu maddeler, stresle kolay başa çıkmanıza, zihinsel enerjinizi artırmanıza, kaygı düzeyini azaltmanıza yardımcı olur. Bu maddeleri yoğun olarak içeren besinler ise şunlar:
B6 vitamini: karaciğer, tavuk, esmer ekmek, balık, böbrek, fıstık, kırmızı et ve çiğ sebzeler. B12 vitamini: et, balık, süt, tavuk. Folik Asit: Karaciğer, diğer organ etleri, balık, yumurta, yeşil sebzeler, kıvırcık, domates, ıspanak, ceviz içi, portakal, muz, kepek ekmeği.
Klinik araştırmaların gösterdiğine göre tahıllarda ve deniz ürünlerinde bulunan bir mineral olan selenyum, psikolojik sağlığın sağlanması için önemli bir rol oynuyor. Bunlar yanında selenyum kanserden korunma, bağışıklık sisteminin güçlenmesi gibi etkilere de sahip.
Balık ve sütte bol miktarda bulunan D vitamini, duygusal sağlık için gerekli seratonin maddesinin üretilmesini sağlıyor; bu vitaminin eksikliğindeyse depresyon olasılığı artıyor.
OCD HASTASI OLDUĞU İDDİA EDİLEN ÜNLÜLER
< Ludwig van Beethoven
< Leonardo DiCaprio
< Adolf Hitler
< Stanley Kubrick
< Michelangelo
< Harrison Ford
< Penelope Cruz
< David Beckham
< Donald Trump
< Cameron Diaz
< Albert Einstein
< Dickens
< Rousseau
< Pascal
< Kierkegaard
< Woody Allen