Bir şeyi iyi öğrenmek için onu duymak, görmek, onunla ilgili sorular sormak, başkaları ile görüş alış verişinde bulunmak gerekir. Biliyoruz ki, öğrenciler en iyi yaparak ve uygulayarak öğrenirler. O halde öğretmenler sınıfı canlandırarak, öğrencilerini neşelendirip ferahlatarak öğrenmeyi aktif duruma getirmeliler.
Nasıl Öğreniyoruz?
Konfüçyüs’ün; “İşitirsem unuturum, görürsem hatırlarım, yaparsam anlarım” sözünü duymuşsunuzdur. Bu söylem aktif öğrenmeye şöyle uyarlanabilir:
· Ne duyarsam unuturum.
· Ne duyar ve görürsem biraz hatırlarım.
· Ne duyar, görür, onunla ilgili soru sorar veya biri ile tartışırsam anlamaya başlarım.
· Ne duyar, görür, tartışır ve yaparsam bilgi ve beceri kazanırım.
· Başkasına ne öğretirsem iyice öğrenirim.
Derste Anlatılanlar Neden Unutuluyor?
Bunun nedenlerinden biri, öğretmenin konuşma hızı ile öğrencilerin dinleme hızı arasındaki farktır. Çoğu öğretmen dakikada yaklaşık 100-200 kelime kullanarak konuşur. Öğrenciler ise bütün dikkatleri ile dakikada ancak 50 veya 100 kelime dinleyebilirler. Öğrenciler dinlerken daha çok düşünürler. Araştırmalar gösteriyor ki, öğrenciler ilk 10 dakikada dikkatlerini %70 oranında toplayabildikleri halde bu oran son 10 dakikada %20’ye düşmekte.
Sadece dinlemeye dayalı öğrenme yöntemi öğrencileri ezbere yönlendirmekte, derslerin sıkıcı olarak algılanmasına yol açmaktadır. Oysa anlatıma görsel unsurların eklenmesi akılda kalıcılığı %14’ten %38’e yükseltir. Grafik, çizelge, fotoğraf ve resim gibi görseller kullanılarak yapılan anlatım sadece kelimeler kullanılarak yapılan anlatımdan 3 kat daha fazla etkilidir. Hem görsel, hem işitsel unsurlar birlikte kullanılırsa daha etkili ve kalıcı bir öğrenme sağlanabilir.