NLP Mabedinin 7 Sütunu

0
833

 

 

 

Yirmi birinci gün Alfa durumuna geçin!..

Dr. Harry Alder

 

NLP bir New Age Cemaati midir?

 

Belki. Şurası kesin ki NLP çalışmaları kişisel, profesyonel ve ruhsal gelişim, değişim ve dönüşümle ilgilidir. Önce kendi üzerinizde çalışarak gerçekten olmak istediğiniz kişi olursunuz sonra etkin bir şekilde başkalarına yardım edersiniz. Kendinizle ve çevrenizle daha iyi iletişim kurarsınız. Sevgiyle hizmet edersiniz.

 

Bir rivayete göre J. O’Connor isimli NLP konusunda alim bir zat, 1989 yılının Ağustos ayında Kaliforniya şehrinde üç yüz kişilik seçkin bir gruba, NLP üzerine, sadece üç dakika süren bir seminer vermişti. “Bayanlar baylar” diye başlamıştı sözlerine, “Yaşam yolculuğunda başarılı olabilmeniz için sadece şu üç şeyi hatırlamanız yeterlidir:”

 

Tahtaya şu üç terimi yazmıştı : Outcome (Ulaşmak İstediğiniz sonuç), Acuity (Duyusal Keskinlik) ve Flexibility (Esneklik). Sonra dinleyicilere dönerek şu açıklamayı yapmıştı: “İlk olarak ne istediğinizi bilmelisiniz. Her durumda, her koşulda ulaşmak istediğiniz sonuç hakkında açık bir fikriniz olmalı. İkinci olarak duyularınız keskin ve açık olmalı ki, kendinize olanlara dikkat edebilesiniz. Meditasyon yaparak bunu geliştirebilirsiniz.

 

Üçüncü olarak arzu ettiğiniz sonucu elde edene kadar yöntemlerinizi değiştirecek, değişimi sürdürebilecek bir esnekliğe sahip olmalısınız. Hepsi bu.” Sonra kendisini izleyenleri saygıyla selamlayıp seminer salonundan çıkmış, gitmişti.

 

Joseph O’Connor (Yazar, NLP Eğitmeni ve Danışman) sonradan yayınladığı bir kitabında NLP’nin 16 ilkesinden altısını bilgeliğin sütunları olarak belirlemişti. Biz bu altılının ortasına bir orta sütun olarak nörolojik ya da mantıksal düzeyleri ekleyerek sütun sayısını yediye çıkardık.

 

NLP’nin 16 ilkesi:

 

Kalibrasyon; Bütünlük; Bilinç ve Bilinçdışı; Karşıtlık Çözümlemeleri; Ekoloji; Bilgi Toplamak; Esneklik; Modellemek; İstenen Sonuçlar; Ayak uydurmak ve Rehberlik Etmek; Algısal Duruşlar; Önvarsayımlar; Dostane Bir İlişki Kurmak; Temsil Sistemleri; Duyusal Keskinlik; Ruh Hâlini Değiştirmek.

 

Joseph O’Connor’da NLP Mabedinin 6 sütunu :

 

Duygusal ve Zihinsel Hâliniz:

Unutmayın ki bütün NLP çalışmalarının en önemli parçası SİZSİNİZ! NLP sizin davranışlarınızla gerçekleşiyor. NLP’yi kullanarak güzeli de çirkini de yaratabilirsiniz. NLP’yi iş ve özel yaşamınıza uygulayarak başarılı olabilmenizin temelinde ise ‘Kaynaklarınız’ ve ‘Becerileriniz’ vardır. İçsel Bütünlüğünüz ne kadar güçlüyse, o kadar başarılı olursunuz. Amaçlarınız, hedefleriniz, inançlarınız ve değerleriniz; düşünce, söz ve davranışlarınızla ne kadar uyumlu ise İçsel Bütünlüğünüz o kadar güçlü olur. Bu güçlü anlarınızı daha sonra hatırlayarak yeniden yaşamak ve başkalarının yaşamalarına da yardımcı olmak için çapalayabilirsiniz. Bir yüz, bir bakış, bir duruş, bir Mahur Beste ezgisi bunu hatırlamanızı kolaylaştıran bir ‘Çapa’ olabilir. Ruh hâlinizi, duygusal ve düşünsel hallerinizi olumlu yönde değiştirebildiğiniz gün, başkalarının ruh hâllerinin olumlu yönde değişmesine yardımcı olabildiğinizi, rehberlik edebildiğinizi de göreceksiniz.

 

Önvarsayımlar:

 

NLP nin önvarsayımları çalışmalara rehberlik eden ilkeler, fikirler ve inançlardır. Joseph O’Connor NLP nin 13 önvarsayımını şöyle belirtmektedir: İnsanlar gerçekliğin kendisine değil deneyimlerine tepki verirler; Seçeneğe sahip olmak seçeneksiz kalmaktan iyidir; İnsanlar her zaman en iyi seçimi yaparlar; İnsanlar Mükemmel çalışırlar; İnsan davranışı amaçlıdır; Tüm davranışların arkasında olumlu bir niyet vardır; Bilinç dışı zihin bilinci dengeler; Kurduğunuz İletişimin anlamı basit bir şekilde niyet ettiğiniz şey değil aynı zamanda aldığınız tepkidir; İhtiyacımız olan tüm kaynaklara ya sahibizdir yada onları yaratabiliriz; Zihin ve beden tek bir sistemdir, aynı kişinin farklı ifadeleridir; Bütün bilgileri duyularımız aracılığıyla işleriz; Başarılı bir performansı modellemek mükemmelliğe götürür. Eğer bir insan bir şeyi başarabiliyorsa bunu modellemek ve başkalarına öğretmek mümkündür; Anlamak istiyorsan harekete geç.

 

Dostane Bir İlişki Kurmak ya da Uyum Sağlamak:

 

Kendinizle dost musunuz?

Bunu kendinize hiç samimi bir şekilde sordunuz mu? Hem kendinizle dostane bir ilişki kurmanız gerekir ki bu fiziksel, zihinsel ve ruhsal denge ve uyum demektir hem de başkalarıyla güven ve saygıya dayanan bir dostane ilişki kurmanız gerekir. Bu sütun ayak uydurmak ve rehberlik etmek ile desteklenir. İlişkilerinizin kalitesini gösterir. İletişim becerilerinizi nasıl arttırabilir siniz? Kendi bütünlüğünüzü kaybetmeden karşınızdaki insanın kişisel dünyasının modeline saygı duyabilir ve onu takdir edebilir misiniz?

 

Eğitimde, psikoterapide, ruhsal danışmanlıkta, iş dünyasında, satışta, gazetecilikte ve eğitim alanında ‘Dostane İlişki Kurmak’ ve ‘Empati’ size gereklidir. İnsanların sizin yanınızda kendilerini rahat hissederek duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri bir güven ve paylaşım atmosferinin kurulabilmesi için gereklidir. İnsanlarla evinizde, iş yerinizde, arkadaşlık ortamlarında, siyasi ortamlarda dostane bir ilişki kurabilmeniz için ‘Güven’ ve ‘Sorumluluk’ erdemlerini kimliğinizde güçlendirmeniz gerekecektir. Sözlerimiz de etkili olacaktır ama yalnızca yüzde yedi oranında.

 

İletişimin yüzde elli beşini bakış kalitemiz de dahil olmak üzere beden dilimizin, yüzde otuz sekizini ise ses tonumuzun oluşturduğunu unutmayalım. İletişimin anlamı, karşımızdaki insanlarda oluşturduğu tepkidir. Sizin iletmek istediğiniz anlamın karşınızdaki insan tarafından anlaşılmasının hiçbir garantisi yoktur. Bunu belirleyecek olan yazımızın girişinde J. O’Connor’un tahtaya yazdığı üç terimdir: Outcome (Ulaşmak İstediğiniz Sonuç), Acuity (Duyusal Keskinlik ya da Duyusal Farkındalık) ve Flexibility (Esneklik). Karşınızdaki insanın duygusal tepkileri ve bilinçli yanıtları ile iletişiminizin sonucunu alırsınız. Bu sonuçlara göre düşünce, söz ve davranışlarınızı değiştirerek istediğiniz tepkiyi ve yanıtı alana kadar çaba gösterebilirsiniz. Etkin bir İletişim Uzmanı her zaman şu ilkeyle hareket etmelidir: “İletişimin anlamı, aldığı duygusal tepki ve bilinçli yanıttır!”

 

İstenen Sonuç:

 

Ne istediğinizi bilmeniz hedefinize ulaşmanıza ya da elde etmek istediğiniz sonucu belirlemenize yardım edecektir. Kendinize şunu sorun: “Neye erişmek için çaba gösteriyorum?”

 

Geri Bildirim:

 

Bu size eylemlerinizin sonucunu gösterecektir. Beynin fonksiyonları, İş dünyasındaki yönetim teorileri, NLP’nin ilkeleri ve Sağ beyin yöneticisi gibi konulardaki araştırmalarıyla tanınan Dr. Harry Alder’in Dört Aşamalı Başarı Modelinde önce ne istediğinize karar verip, özel bir Hedef ya da Sonuç seçersiniz; İkinci olarak bu hedef ya da sonucu gerçekleştirmek için bir şeyler yaparsınız; Üçüncü olarak olan biten şeylere dikkat edersiniz; Dördüncü olarak istediğiniz sonucu elde edene ya da hedefinize ulaşana kadar yaptığınız şeyleri, çabalarınızı değiştirmeye devam edersiniz.

 

Duyusal keskinlik ya da Duyusal Farkındalıkla kendinize olanları görmeli, dinlemeli ve hissetmelisiniz. Ancak o zaman hedefinize ya da sonucunuza doğru ilerleyip ilerlemediğinizi bilebilir ve bu geri bildirimi daha sonraki eylemlerinize geliştirmekte kullanabilirsiniz. Kendinize şunu sorun: “İstediğim sonucu elde ettiğimi nasıl bilebilirim?” Şunu unutmayın ki ‘Başarısızlık’ diye bir şey yoktur. Yalnızca ‘Sonuçlar’ vardır. Her türlü sonuç, geri bildirim olarak kullanılabilir. İş ve özel yaşamınızda çeşitli düzeltmeler yapabilirsiniz. Bu sonuçlar daha önce dikkate almadığınız ya da yanlış değerlendirdiğiniz bir şeyi öğrenmeniz için size bir fırsat oluşturabilir. Başarısızlığın anlamı, sizin istemediğiniz bir sonuç olmasıdır. Çabalarınızı yeniden yönlendirmek için bütün bu sonuçlardan yararlanabilirsiniz. Geri bildirim size bir amaç sunar. Başarısızlık ise ‘Ölü Bir Son’dur. ‘Geri Bildirim’ ve ‘Başarısızlık’, bu iki sözcük, bütünüyle farklı iki düşünme biçimine gönderme yaparlar.

 

Esneklik:

 

Ne kadar çok eylem seçeneğine sahipseniz, başarınız o kadar artar. Eğer çabalarınız sizi arzu ettiğiniz sonuca ulaştırmadıysa başka bir şey deneyin. Duygusal halinizi, iletişim üslubunuzu ve bakış açınızı değiştirin.

 

Yedinci Sütun ya da Orta Sütun

Nörolojik Düzeyler:

 

Nörolojik ya da Mantıksal Düzeyler, NLP teknikleri hakkında sağlıklı düşünebilmeniz için bir bağlam oluşturur. Gündelik Yaşamdaki Bilgelik bir dengenin sonucudur. Eğer farklı güçlerinizi dengelememişseniz, buna sahip olamazsınız. NLP Eğitimcisi Robert Dilts ‘Kişisel Değişim’, ‘Öğrenme’ ve ‘İletişim’ üzerine seçkin bir model oluşturmuş ve bu bağlam, ‘İlişkiler’, ‘Öğrenme Düzeyleri’ ve ‘Algısal Duruşları’ bir araya getirmişti. Öğrenme ve Değişim’in farklı düzeyleri şunlardı:

 

Ruhsal/Manevi Düzey:

En derin düzeydir. Bu düzeyde “Niçin buradayız?”, “Amacımız nedir?” gibi soruları düşünür ve gündelik yaşamdaki davranışlarımıza sonuçlarını yansıtırız. Ruhsal ve Manevi düzeyimiz yaşamlarımızı biçimlendirir. Kişisel Gelişim Yolculuğumuzda bize rehberlik eder. Bu düzeydeki her değişim diğer düzeyleri derinden etkiler. Bazı uygulamalarla bu düzey geliştirilebilir. Meditasyonun sinir sistemimiz üzerinde ölçülebilir etkisi vardır. Bizi aynı anda hem sakin ve huzurlu hem de uyanık ve tetikte diyebileceğimiz bir hâle sokar. Bu sonra kalıcı da olabilir.

 

Kimlik ve Misyon Düzeyi:

Kendilik duygusunun temelidir. Kendinizi algılama biçiminizdir. “Kendinize bakışınız ve tutumunuz değiştiğinde, dünya da değişir!” Özünüzdeki erdemlerle bağlantılıdır. Yaşamdan ne beklediğinizle ilgilidir. Misyonunuzdur.

 

İnançlar ve Değerler Düzeyi:

Doğru kabul ettiğimiz ve değer verdiğimiz şeylerdir. Duygularımızla desteklenirler. Gündelik davranışlarımızın temelidirler. Verdiğimiz kararları etkilerler. Dürüstlük, Açıklık, İçsel Tutarlılık, Neşe bunlar arasındadır.

 

Beceriler ya da Yetenekler Düzeyi:

Gündelik yaşamlarımızda kullandığımız stratejiler ve beceriler grubudur. Öz kaynaklarımızdır. Yeterliliğimizdir. Duyarlılığımızdır. Uyum sağlamamızdır. Esnekliğimizdir. Ulaşmak istediğimiz Sonuçlara odaklanarak düşünebilme kapasitemizdir.

 

Davranışlar Düzeyi:

Her gün tekrarladığımız bize özel davranışlarımız, eylemlerimizdir.

 

Çevre Düzeyi:

Gündelik yaşamlarımızda tepki gösterdiğimiz ve bize tepki gösteren çevremiz ve karşılaştığımız insanlardır.

 

Örnek :

Çevre: Yaşadığım çevre benim gazetecilik mesleğim için çok faydalı oluyor.

Davranış: Bugün gazeteye iyi bir makale yazdım.

Beceri: Bu tür yazılarımı istediğim gazetede yayımlatabilirim.

İnanç: Okurlarım yazılarımı beğendiği sürece, ben başarılı bir gazeteciyim demektir ve terfi edebilirim.

Kimlik: Ben iyi bir gazeteciyim.

 

Eğer çevrenizle aranızda sorunlar varsa davranışlarınız üzerinde çalışın. Eğer davranışlarınızda sorunlar varsa becerileriniz üzerinde çalışın. Eğer becerilerinizde sorunlar varsa inançlarınız ve değerleriniz üzerinde çalışın. Evrensel değerleri yaşamınıza geçirdikçe yaşamınız değerlenecektir. İnanç ve değerlerinizde sorunlar varsa, kimlik, misyon ve erdemleriniz üzerinde çalışın.

Eğer kimlik ve misyon sorunlarınız varsa manevi ve ruhsal çalışmalar yaparak kendinizi geliştirin, değiştirin ve dönüştürün. Gördüğünüz gibi bir düzeyin sorunları o düzeyde kalarak çözülememekte ve bir üst düzeyde çalışma yapılarak çözülmektedir.

Şunu kendinize sorun: “Benim yaşamımın amacı nedir?” İsmail Emre yıllar önce bunun cevabını şöyle vermişti: “Hiçbir arzum ve düşüncem yok, sırf hizmetçilik ve sevgi!”

 

Nörolojik düzeylerimiz yani ruhsal/manevi düzeyimiz, kimlik ve misyonumuz, inanç ve değerlerimiz, becerilerimiz, davranışlarımız ve çevremiz arasında bir denge ve uyum varsa, bunlar bir gitarın telleri gibi akord edilmişse, kendi kendimizle dost olmuşuz demektir, kendimizle uyum içindeyiz demektir.

İşte NLP’nin o sihirli sözcüğü ‘Bütünlük’ gerçekleşmiş demektir. Bu uyumlu ilişkiler bütünü içinde kaynaklarımıza odaklanıp, istediğimiz sonuçları gerçekleştirebiliriz.

 

Bu bilgiyi öğrenmek için hangi ruh hâlinde olmalıyım:

Bakışlarımız, beden dilimiz, tutumlarımız, düşüncelerimiz, sözlerimiz, ses tonumuz ve davranışlarımızla her zaman başkalarının ruh hallerini etkileriz. Çoğunlukla da bu etkinin ya farkına varmayız ya da önemsemeyiz. Eğer kötü bir günümüzdeysek bundan haz bile duyabiliriz. Çünkü her hâl kendini yeniden üretmek ve çoğalmak ister. Kalibrasyon terimi, NLP dilinde, başkalarının Ruh Hâllerini doğrudan algılama (düşünme dolayımı olmadan!) becerisi için kullanılır. Belirli bir ruh hâli, sizin herhangi bir anda nasıl olduğunuzdur. Niyetlerinizin, tutumlarınızın, hislerinizin, düşüncelerinizin, duygularınızın, bedensel, zihinsel ve ruhsal enerjinizin toplamıdır. Ruh Hâline bağlı ‘Öğrenme’ olgusunu hepiniz bilirsiniz. Her öğrenme belirli bir ruh hâline bağlıdır.

 

İsmail Emre’nin dediği gibi: “Evvela hâl gerek, neylesin ilim!” Öğrendiklerimizi hatırlamak için de yeniden öğrenme sırasındaki ruh hâline girmemiz gerekir. Eğer bilgiyi sohbetlerde öğrenmişseniz, bu sizin için daha kolay olacaktır. Sohbet atmosferini anımsayarak meditatif bir hale daha kolay girebileceksiniz. Konuşanın yüzünü de ‘Çapa’ olarak kullanabilirsiniz. Şifahi geleneğin öğrenme biçimi bu yüzden her zaman çok etkili olmuştur. Bir şeyi öğrenmek istediğinizde kendinize şu soruyu sorun: “Bunu öğrenmek için hangi ruh halinde olmalıyım?”

 

Unutmayın ki Şair, şiir yazan ve okuyan değil, Şiir Atmosferi ya da Hâli kurandır. Dolayısıyla da bir NLP Uzmanı, NLP halini, atmosferini kuran kişidir diyebiliriz.

 

Dilerim NLP Mabedinin Yedi Sütunu yaşamınızı güzelleştirsin

Yaşamınızı anlamlı kılsın!

 

 

 

Cengiz Erengil

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız