Bu çalışmalarınız için kimse size “aferin” demeyecek, kimse size ödül vermeyecek. Bazen aynı kurumda omuz omuza çalıştığınız insanlar bile: “Amaaan, boş ver sen de!” diyecekler. Moralinizi bozacaklar. “Senden başka kimse yok mu?” diyecekler. Moralinizi bozup, motivasyonunuzu yerle bir etmeye çalışanlara aldırış etmeyin.
Şehrin en merkezi noktasında yer alan Kızılay Kan Bağış noktasından içeriye girdiğimde, bir çift gülen göz, ilgiyle karşıladı:
—Buyurun efendim, nasıl yardımcı olabiliriz?
—Kan bağışında bulunmak istiyorum ama sadece ben değil…
—Nasıl yani?
—Sizi çalıştığım kuruma davet etsem; hem benden hem de diğer çalışanlardan ve kuruma davet edeceğimiz insanlardan kan bağışı kabul eder misiniz?
—Davet ettiğiniz her yere geliriz. Ancak bu tür organizasyonlara merkezdeki arkadaşlarımız bakıyor. Telefonlarını versek onlarla iletişim kurar mısınız?
—Elbette, isim ve numara alayım.
Görevliden, organizasyona bakan kişilerin isim ve telefonlarını aldıktan sonra çalıştığım kurum amirlerinden onay aldım. Organizasyonla ilgilenen kişileri aradığımda, çok ilgili bir ses tonuyla karşılandım. Bağış için bir gün kararlaştırdık. Bağış gününden önce yetkililer kurumumuzu ziyaret ettiler, çalışma alanı için uygun yer baktılar. El ilanı, afiş, broşür bırakıp gittiler. El ilanı ve broşürleri öğrencilerimize dağıttık. Afişler için mahallenin bakkalı, fırını, marketi, camisi, duraklarını dolaştık.
Sözleştiğimiz gün geldiğinde Kızılay Kan Bağış Ekibi, tam saatinde okulumuza geldi. Kendilerine gösterdiğimiz alanda, gerekli düzeni sağladılar. Çok kısa sürede kan bağışı kabul edecek duruma geldiler. Bütün ekipmanlarını kendileri getiriyorlar. Seyyar yatakları, portatif masaları, kullanacakları kalemden çöp poşetine kadar hatta bağışçılara yapılacak ikramlara kadar her şey Kızılay tarafından sağlanıyor. İstedikleri tek şey, gönüllü bağışçı.
Uygulama esnasında gözlemlediğim çok güzel bir şey de titiz bir çalışma anlayışına sahip olmaları. Yani kan olsun da nasıl olursa olsun değil. Öncelikle, kan verebilecek bir bünyeye sahip misiniz, bu doktor tarafından yapılan muayene sonucuna göre karara bağlanıyor. Kan değeriniz ölçülüyor. Bağışçı olarak form dolduruyorsunuz. Sizin beyanınıza göre formunuz inceleniyor. Seyyar bir ekip olmasına rağmen, hijyenden taviz verilmiyor. Kan verme işlemi bittikten sonra, vücudun tekrar direnç kazanabilmesi için ikramda bulunuyorlar. Bir süre sizi müşahede altında tuttuktan sonra kendinizi iyi hissediyorsanız, ekibin yanından ayrılabiliyorsunuz. Ola ki, tansiyonunuz düştü, olumsuz bir durum gelişti, anında Kızılay doktoru size müdahale ediyor. Sağlığınızın güvence altında olduğunu hissediyorsunuz.
Siz kendi kanınızdan emin olsanız da kanınız, tekrar tahlil ediliyor. Tahlil sonucunda kanını temiz çıkıp, bir ihtiyaç sahibi için kullanıldığında size Kızılay tarafından bir mesaj gönderiliyor. Manevi olarak tatmin oluyorsunuz. Ola ki, kanınızda her hangi bir problemle karşılaşıldığında, sadece size ve sağlık müdürlüğüne bilgi verilerek mahremiyet konusuna azami derecede özen gösteriliyor.
Daha çok bireysel gelişim tarzı yazılarıma alışık olan sevgili okurlarım, bu yazıyı okuduğunda “nerden çıktı bu Kızılay reklâmı?” diye düşünebilirler. Haklısınız. Bazen çok büyük kuruluşların da tanıtıma ihtiyacı olabilir. Hatta bazı okurlarımızın Kızılay ile ilgili olumsuz anıları da olabilir. Lakin sizinle paylaştığım olay, henüz çok taze. Yani kendini sürekli yenileyen, geliştiren, hizmet kalitesinde yüzde yüz memnuniyeti esas alan bir Kızılay ile karşılaştım.
Kızılay’ın hizmet sunduğu bütün alanlarda “önce insan” anlayışı ile profesyonel hizmet kalitesi ile kendisini sürekli geliştirerek çalıştığını görmek, bir vatandaş olarak beni çok gururlandırdı.
Kişilerin olduğu gibi kurumların da zaman içinde bazı yanlış uygulamaları olabilir. Bu uygulamalardan dolayı canımız yanmış da olabilir. Lakin bu uygulamalar yine insan eliyle gerçekleştirildiğini düşünecek olursak, hataları gönlümüzde tolere edebiliriz. Yani kişi hatalarından dolayı, bir kurumu kötülemek, yapılan bütün güzellikleri bir kalemde silmek ve devasa bir kurumu yok saymak çok adilane bir davranış olmayacaktır.
İnsan olarak bazen duygularımızla hareket edebileceğimizi, kişi hatalarından dolayı kurumu yargılayabileceğimizi de düşünmedim değil. Ama hemen şu soruyu sormak geliyor içimden: “Başka Kızılay mı var?”
Değerli dostlar,
2012 Türkiye’sinde çağı yakalayan, küresel rakipleri içinde vizyon sahibi bir kurum olan Kızılay’a sahip çıkmak, destek olmak, hizmet sunduğu alanlarda Kızılay ekibinin yolunu açmak; yurttaş olarak hepimizin görevidir. Sadece maddi anlamdaki bağışlarımız için ihtiyaç sahiplerine köprü olmasının dışında, her başımız sıkıştığında önce Kızılay’ın yanımızda olduğunu hatırlayalım. Kan bağışı noktasında çok profesyonel ekiplere sahip olduğunu canlı olarak yaşadık. Siz de kamu veya özel, kurum ve kuruluşlarınızda organize olup, Kan Bağış Ekiplerini kurumuza davet edebilirsiniz.
Bu çalışmalarınız için kimse size “aferin” demeyecek, kimse size ödül vermeyecek. Bazen aynı kurumda omuz omuza çalıştığınız insanlar bile: “Amaaan, boş ver sen de!” diyecekler. Moralinizi bozacaklar. “Senden başka kimse yok mu?” diyecekler. Moralinizi bozup, motivasyonunuzu yerle bir etmeye çalışan bu insanlara aldırış etmeyin. Yeryüzünde yaşayan bir insan, bu ülkede yaşayan bir vatandaş olmanın gereğini yapın. Senden başka kimse yok mu diyenlere:
“— Ben varım. Bu memleketin Kızılay’ı var, Kızılay gönüllüleri var!” deyin ve yolunuza devam edin.
Yusuf Yeşilkaya
yusufyesilkaya@gmail.com
www.yusufyesilkaya.com
www.gencgelisim.com