Dünya’da hiç bir sinema yoktur ki, devlet desteği almadan kendi kendine büyüsün, gelişsin. Şu günlere kadar gelebilsin. Buna örnek, bir tek bizim ülkemizin sineması vardır dünyada. Üstelik tencerede pişirip, kapağında yemek misali. Filmlerini sadece kendi ülkesinde oynatarak bu günlere gelmiştir.
Günümüzde bazı filmlere Kültür Bakanlığı tarafından destek sağlanmaya başlanmıştır. Ama bunun sayısı da, para miktarı da pek azdır. Dışarıda her filme büyük parasal destekler verilirken, bizdeki destek, denizdeki damla kadar küçüktür. Yine de bazı filmlerimizle, son yıllarda dışarı açılmış bulunmaktayız. Hele Nuri Bilge Ceylan adlı yönetmenimizle dış festivallerde ödüller bile alıyoruz. Bu gidişat, Yılmaz Güney ile başlamış, Metin Erksan ile devam etmiş, bazı yönetmenlerimiz de bu sıraya katılmıştır.
Sinemamızdan öyle yönetmenler gelip geçmiştir ki, bunlar dünyanın hiç bir sinemasında yoktur. Bir Semih Evin, senaryosuz olarak, sette sigara kağıtlarının arkasına diyalog yazıp film çekebilmiştir. Üstelik bu şekildeki çalışmalara devam ederek, sinemada varlığını yıllar yılı sürdürmüştür. Bir Oğuz Gözen, klaket kullanmadan, dekupaj yapmadan, senaryoya dip notu almadan, her şeyi kafasına hapsederek yıllar yılı film çekmiş ve sinemamızın en fazla film çeken yönetmenleri arasına katılmıştır. Hatta bu yönetmenin aynı mekanlarda, aynı oyuncularla, klaketsiz olarak , iç içe çektiği iki film de vardır.
Bu iki örnek dünyada bile görülmemiştir. Bunları yapabilen hiç bir yönetmen dünya sinemasında yaşamamıştır.
Belkide sinemamızın zor şartları, daha yaratıcı ve pratik sanatçılar yetiştirmemize sebep olmuştur.
Cüneyt Arkın tipinde bir jön, dünya sinemasında bile ender bulunmaktadır. Dışarıda tüm zor işleri, akrobat olan dublörler yaparken, Cüneyt Arkın her sahnede kendi oynamıştır.
En riskli hareketleri yapmış ve maalesef kırılmadık tarafı kalmamıştır. Yüksek bir tepeden diğer tarafa atlamış, yan yana koşan iki attan düşmeden diğerine geçebilmiş, havada parendeler atmıştır.
Dünyanın hiç bir ülkesinde bir Hulusi Kentmen, bir Salih Tozan, bir Suphi Kaner, bir Semih Sezerli sıcaklığında oyuncular var mıdır?
Bir Adile Naşit’in eşi görülmüş müdür? O sanki hepimizin annesidir ve yuvamızdan biridir. Dünyada hangi kadın Türkan Şoray gibi bakabilir? Hangi kadın Fatma Girik, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit sıcaklığındadır?
Gelelim jönlere. Bir Ayhan Işık, bir Göksel Arsoy, bir Ediz Hun, bir Eşref Kolçak, bir Fikret Hakan kadar, sinemaya yakışan jön nerede var?
Hangi ülkenin Guinnes Rekorlar Kitabı’na geçen Safa Önal gibi bir senaristi vardır? Dört yüz küsur senaryosu filme alınmış bir yazar ve yönetmendir Safa Usta.
Metin Erksan’ın çektiği Yılanların Öcü ve Acı Hayat, Memduh Ün’ün çektiği Üç Arkadaş, Zıkkımın Kökü, Ertem Göreç’in çektiği Otobüs Yolcuları, Karanlıkta Uyananlar, hepimiz tarafından kim bilir kaçar kez seyredilmiştir?
Sinemamızı bu günlere getiren, tüm ustalara selam olsun ve sinemamızın 100. yılı hepimize kutlu olsun…
*
İncilay Özdemir
www.gencgelisim.com