Aile, toplumun en önemli sanatsal yapısıdır. Hanım ve erkek birbirlerine inanarak, güvenerek ve sevgiyle evliliğe karar verirler. Birçok basamaklardan geçerek evliliğe adım atarlar. Yuva kurmakla huzuru, mutluluğu, ilgiyi, paylaşımı ve sevgiyi bir arada…
Yazar : Fatma Taş
nlp_fatma@yahoo.com
AİLE DANIŞMANI
Eşlerin Ayrılık Kararı ve Beraberinde Getirdikleri
Aile, toplumun en önemli sanatsal yapısıdır. Hanım ve erkek birbirlerine inanarak, güvenerek ve sevgiyle evliliğe karar verirler. Birçok basamaklardan geçerek evliliğe adım atarlar. Yuva kurmakla huzuru, mutluluğu, ilgiyi, paylaşımı ve sevgiyi bir arada yaşamak üzere "EVET" sözcüğü söyleniyor. Evliliğin kuruluş aşamasında temelde problem varsa, o problem ileriye doğru büyüyor ve evlilik binasının çökmesine neden olabiliyor. İnsanlar ayrılmak için evlenmiyorlar. Zaman içinde yaşanılan sorunlar çözülmedikçe, çözümsüzlük kısırdöngüsü baş gösteriyor. Kişiler birbirlerinden beklenti içine giriyorlar. Bir türlü ortak noktalarda buluşamıyorlar.
Anlaşmazlık ve problemlere neden olan sorunları şöyle sıralayabiliriz:
-Kişilerin kendi özelliklerini ve kimliklerini bilmemesi.
-Kişinin eşini tanımaya çalışmaması; karakterini, kişiliğini, bireysel özelliklerini analiz edememesi.
-Kişinin kendi algısı ve doğrusuyla konuşması, eşinin algısına göre hitap etmemesi.
-Önce kendi bireyselliğini, sonra eş ve baba (anne) kimliğini yerleştirememesi.
-Eşini önemsememe ve dikkate almama.
-Birbirlerini dinlemeye zaman ayırmamak.
-Yapılan yanlışların farkına varılmaması ve özür dilenmemesi.
-Eşler birbirlerine her şeyi söyleyebilir, her istediğini istediği gibi yapabilir inancına sahip olunması.
-Ailelerin yanında ve toplum içinde eşine sahip çıkmamak.
-Aile olma, eş olma ve anne-baba olma rol modellerini uygulamamak.
-Yalan, iftira, hakaret, ad takma, sözlü ve fiili şiddet uygulama.
-Eşine hiçlik duygusu yaşatmak.
-Yuvayı sahiplenmeme ve sorumluluk almamak.
-Ailelerin ihtiyacı olan maddi ve manevi değerlere önem vermeme.
-Karşılıklı iletişim kuramamak.
Bilinçli ve Doğru Kararlar
Yukarıda sayılan sorunların aslında çözümsüz olmadığını, her iki tarafın da bu sorunları çözmek için emek vermeleri gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Çağımızın hastalığı, "anlaşamadık ayrılalım"dır. Bunlar, çok kolay söylenen sözcükler olmaya başladı. Bazen aileler bu konuda çocuklarının kurduğu yuvaya sahip çıkmalı, meseleye duygusal değil de akılla yaklaşmalı, büyükler olarak çocuklarına bilinçli destek vermeliler. Hele çocuk varsa, yuvanın yıkılmaması için her yolun denenmesi şart. Konuşarak ve araştırarak birçok yol bulunmalı, gerekiyorsa bir aile danışmanından yardım alınmalı.
Ayrılıklarda anne-baba ortalama beş yıl travma yaşarken, ayrılmış ailelerin çocukları bir ömür boyu ızdırap çekerek sorunları devam etmekte. Çocukların durumu gerçekten çok zor; hangi aile bireyini görseler ona göre yüzlerine farklı maske takıyorlar. Bu da çocuğu olumsuz yönde etkiliyor. Anne-baba ayrılırken çocuklarına birbirlerini kötülediklerinde en büyük kötülüğü yaptıklarının farkında değiller. Anne de baba da çocuk için biricik; her ikisi de çok değerli. Bu noktada anne-baba birbirlerinin pozitif taraflarının da var olduğunu ifade etmeli, yüceltmeliler. Ayrılan çiftlerde genelde bir süre sonra pişmanlıklar başlıyor. Keşke bu duruma gelmeseydik, çocuklar bu çalkantıyı ve çöküntüyü yaşamasalardı gibi geri bildirimler baş gösteriyor ama bu arada birçok şey de tüketilmiş ve bitmiş oluyor.
Ayrılmadan önce duygusallığı bir tarafa bırakıp aklı devreye sokarak çözüm üretilmeli. Çözüm için her yol denenmeli ve bilinçli bir biçimde uygulanmalı ki daha sonra neden bunları da uygulamadım, yapmadım denmemeli. Bunca emeğin sonunda bir sonuç alınamıyorsa, ben her yolu denedim demek daha kolay olacaktır.
Hayat ve hayatın içinde karşılaştıklarımız birer sınavdır. Bu sınavları verirken güçlü, akıllı, bilgili, araştırmacı ve eylemci olmak zorundayız. O zaman kazanmış oluruz. Aksi halde kaybetmeye mahkûmuz. Lütfen bu satırları okurken yaşamınızı sorgulayın, nerede problem varsa şimdi çözmek için harekete geçin. Sevgiyle çözülmeyen bir şey yoktur.