Evlilikteki Sorunlara Pratik Yaklaşımlar

0
1126

Kendi psikolojisini çözümleyen insan, anne-babanın, yaşadığı ilişkileri, kendi duygusal realitesine aktarmaktan vazgeçecek, daha realist çözümler bularak, olayı olumlu bir şekilde çözümlemeye çalışacaktır. Her an hatırımızda tutmamız gereken husus şudur; sorunsuz …

Kendi psikolojisini çözümleyen insan, anne-babanın, yaşadığı ilişkileri, kendi duygusal realitesine aktarmaktan vazgeçecek, daha realist çözümler bularak, olayı olumlu bir şekilde çözümlemeye çalışacaktır. Her an hatırımızda tutmamız gereken husus şudur; sorunsuz evlilik yoktur, hüner sorunları aşmaktaki azmimiz ve gayretimizdir.  

Değişime Yön Veren Kendini Çözümleyen Kişidir
Kendi iç çatışmalarımızla yüzleşmeden karşımızdakini çözümlememiz ve olumlu sonuçlar doğuracak girişimlerde bulunmamız sağlıklı bir iletişim metodu değildir. Değişimi istiyorsak, iyi gitmeyen durumları rayına oturtmak için iç alemimize yani kendimize doğru bir yolculuk yapıp, kendimizle tanışmalıyız. Şu an itibariyle bu satırları okurken zihninizle yaptığınız seyahat sonucu çözümlemeleriniz, dışsal odaklı noktalardan içsel odaklı noktalara geldi değil mi? Hatırlayın; sorunlarınızı çözmek sizin elinizde:
– Artık ‘değişim’ için, sadece eşiniz değil, siz de olayın bir parçasısınız.
– Karşınızdaki insan ne yaparsa yapsın, onun negatif tavır ve davranışlarının, duygusal dünyanıza girmesine müsaade etmeyiniz.
– Karşınıza çıkacak, pozitif veya negatif alternatifleri değerlendirmesine izin verecek bir platform oluşturmaya gayret ediniz.
– Ya sizin dünyanıza girmek için çaba harcayacak ya çizgisini sizden ayıracaktır.

Neden Hep Zorlayıcı Taraf Erkek Olur?
Erkekler duygusal dünyalarında, annelerinin bilinçaltına yansıttığı duygu ve düşünceyi, kendi kadınlarına kanalize ederek, ‘yansıtma’ yöntemini kullanırlar. Tabi ki, bu olaydan en çok zarar gören ‘eşlerdir’. Kadınlarının (bilinçaltında sıkışmış – anne bilincine çıkmak isteyen) kendilerinin de her davranışında veya genelinde annelerinden bir parça bulurlar. Böylece duyguları negativize olur.
Böylelikle erkekteki benlik gelişiminin genel anlamda, ailedeki pozitif veya negatif unsurlarla birlikte, anne veya baba modeline dayandığını söyleyebiliriz.
Kısacası; eşinizin bireysel davranışlarının nedenini kendinizde aramayın. Eminim ki eşinizin size her davranışında kendinizi suçlu ve problemli görüyorsunuz.
Oysa temelde yatan problemleri çözmenin zamanı geldi de geçiyor değil mi?
Bir örnek verelim: “Melisa çok hoş ve güzel bir kadındır. Güzel bir evlilik yapmıştır. Ancak, evliliğinin ilk yıllarından itibaren eşinin hep kendinin suçladığını, söylediklerinin tersini yaptığını görmeye başlamıştır.
Sürekli suçlayan, eleştiren, sorumluluklarının bilincinde olmayan, katı bir tutum geliştiren eşi sonunda bu hayatı ona zehir etmeyi başarmıştır. Uzun bir süre bu olaylara dayanan Melisa, sonunda depresif duygular yaşayarak bir uzman desteğine gerek duymuştur. Terapide anlaşılan odur ki, eşi onun dediğinin tersini yaparak adeta kişiliğini ispat ediyor, kendini kanıtlıyordur. Ona yapması gerekenler söylenince bundan, büyük bir rahatsızlık duyuyor, kendini inatlaşmak için zorunlu hissediyordur. Bu mücadeleyi kendi ‘benliğinin bir ispatı’ sayıyordur. Çekilmez ve baş belası olmak onu itmiyor aksine, onu mutlu ediyordur.
Melisa ile yaptığımız konuşmalar sonunda, meseleyi çözüp anlamıştı ki; eşi onunla olurken, karşı cinsin bütün görüntülerinin tersini aksettiriyor ve bununla mutlu oluyordu.”
Kısacası, bunu Melisa için değil, kendi benliği adına yapıyordu.
“Baba modelini, en iyi örneğiyle yaşayan erkek çocukların ileride benlik gelişimleri olumlu seyredecek, daha az sorun yaşayacaklardır.”
Ancak sorunlu ‘anne’ modeliyle paylaşım yapıyorsa anneye olan negatifliğini karşıt cinsine yansıtacaktır.

Önce Kendine Güvenen Bir Kadın İmajı Oluşturun
Davranışlarınızın altındaki duygusal faktörler ilişkinizin kalitesini ve düzeyini belirler.
Eğer kendinize tam anlamıyla güvenir ve duygusal anlamda bunu hissederek yaşantınıza aksettirirseniz, ilişkinizin boyutu değişecek, anlam kazanacaktır.
Neden? İlişkinizin denizin atmosferine benzer yönleri vardır kuşkusuz… Bazen fırtınalı dalgalarla boğuşur, bazen sessiz sakin bir yelkenliyle yol alırsınız…
Ama unutmayın ki ‘fırtına öncesi hep bir sessizlik ve sakinlik, fırtına sonrası da hep bir durgunluk ve duruluk vardır… Öyleyse acı çekmeden, birbirinize güvenemezsiniz. Acı, (insana özgü) bir deneyim, sizin hep bir adım öne gitmenize, farklı duygularla gemiye yön vermenize neden olur. Ancak ‘acı çekmemek’ adına hep kıyıda seyrederseniz, aşk okyanusunun nimetlerinden faydalanmalısınız!…
“Aşka giden yolu korkularınıza tıkamayın, bırakın hayatın derin suları geminizi kendi dalgalarıyla sürüklesin!”
İlişkinizin mutlak sona doğru gittiğini gördüğünüzde engelleriniz var demektir. Sizi hayatın keşmekeşli yollarında belki çıldırtacak, belki de bunalımlı anlar yaratacak anlarınızda cesur olmaya çok ihtiyacınız olduğunu düşünmelisiniz.  
Çünkü ilişkide bazen sizin, bazen de erkeğinizin değişmek zorun da olduğunu hissettiğinizde, bunu cesurca söyleme ve beden dilinizi kullanmak durumunuzda, korkularınızla karşılaşacağınıza kuşkum yok… (Bazen de bu korkuların ekonomik sıkıntılardan ve yalnız kalma korkusundan kaynaklandığını söyleyebilirim.)
Ona söylemek istediğiniz şeyi kendi kalıbınızdan çıkarak, objektif söylemeyi becerebildiğinizde (kendi duygusal görüntünüzden çıktığınızda) öncelikle aranızda ki o yükseklik korkunuzu yenmeniz gerekir. Çünkü toplum yargıları bize erkeklerin hep önde, kadınların ise zayıf ve arkada olduğunu iletmişlerdir. Önce eşimizi, kendimizle aynı mesafede görmeliyiz ki, iletişimi doğru yakalayalım.

Eşinize (Erkeğinize) Nasıl Davranıyorsunuz?
Lütfen soruları okuduktan sonra cevabınız evet is (E) hayır ise (H) yazınız.
Eşinize duygularınızı açıkça ifade edebiliyor musunuz, yoksa baskılıyor musunuz?
Her şeyi organize etmeyi kendi üstünüze mi aldım? Yoksa en küçük bir ayrıntı bile yerine gelmeyince aşırı duygusal patlama ile cevap mı veriyorsunuz?
Halledemeyeceğiniz, üstesinden gelemeyeceğiniz sorunlarınız için eşinizden destek istiyor musunuz? Yoksa her şeyi “kendi başıma yaparım” moduna mı geçiyorsunuz?
Geçmiş yaşantınızı yeterince analiz ettiniz mi? (Olumsuz süreçlerinize psikolojik destek almayı denediniz mi? )
Sürekli otoriter bir tavır içerisinde misiniz? Yoksa dengeyi “sineye çekmek”le mi elde edersiniz?
Aşırı duygusal tepkiler verip, her gün eşinize dünyayı zehir ettiğinizi  düşünüyor musunuz?
Sevgi ve öfkeyi dengeli ve uyumlu bir şekilde ifade ediyor musunuz?
Kendi duygu durumunuza sürekli ayak uydurmasını bekliyor musunuz? Onun tepkilerine, aşırı agresif davranır mısınız?
Sürekli ona ait bir yaşama yatırım mı yapıyorsunuz? Yoksa kendiniz için bağımsız olarak da davranışlarınız var mı?
Sürekli olarak susmayı ve en sonunda aşırı duygusal tepkiler vermeyi bir reaksiyon olarak görür müsünüz?
Konuları analiz edip, ilişkileri iletişim ortamında ortaya koymak yerine içinize mi atıyorsunuz?
Sürekli kıskançlık nöbetleri geçirir misiniz?
Eşinizin davranışlarınıyönetmeyi ve ailenizin kararlarını sürekli siz mi vermeyi tercih edersiniz?
Çocukların yanında kendi paylaşımlarınızı (negatif yönde) yapmaktan kaçınır mısınız?
1–3–4-7-9. sorulara “Evet” ile cevap verdiyseniz,
2–5-6-8-10-11-12-13-14. sorulara “Hayır” cevabı verdiyseniz; işler yolunda gidiyor demektir. Bu şekilde değilse, hayatınızda negatif yönde gelişmeler ve değişmeler oluyor demektir. Durumu dikkate almalı ve düşünmelisiniz.

Eşinize (Kadınınıza) Nasıl Davranıyorsunuz?
Lütfen soruları okuduktan sonra cevabınız evet is (E) hayır ise (H) yazınız.
Evin yönetiminde olumlu mesajlar verir misiniz?
Çocukların sorumluluğunu, üzerinize almaya istekli misiniz?
Sürekli olarak kaygılı, endişeli, sorumsuz ve öfkeli mi davranırsınız?
Duygusal durumunuz sık sık değişir mi? Bir saatiniz bir saatinize uymaz mı?
Eşinize gerekli sevgi ve onay sözcüklerini söyler, duygusal anlamda birlikteliğinizi ifade eder misiniz?
Eve gelince tek ilgi alanınız televizyon, gazete, spor ve yemek mi?
Evin tamirat işleri sizi sıkar mı?
Öfkenizi ve negatif duygularınızı direk ben dili ile ifade eder misiniz?
Anneniz ve eşiniz arasında sık sık bağlantı kurar mısınız?
İyi bir çocukluk dönemi geçirdiniz mi?
Zaman zaman babanız gibi (olumlu veya olumsuz) davranışlarda bulunduğunuzu düşünür müsünüz?
İş stresini eve taşır mısınız?
Agresif olduğunuzda kendinizi denetlemek için çaba sarf eder misiniz?
1-2-5-8-10-11-13. sorulara “Evet” ile cevap verdiyseniz,
3-4-6-7-9-12. sorulara “Hayır” cevabı verdiyseniz; işler yolunda gidiyor demektir. Bu şekilde değilse, hayatınızda negatif yönde gelişmeler ve değişmeler oluyor demektir. Durumu dikkate almalı ve düşünmelisiniz.

 

 

Yazar : Psk. Mihriban Yelda AYDIN
mihribanyeldaaydin@gmail.com

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız