Di Kamp, “Mükemmel Eğitimci – Eğitimde NLP’yi Uygulamak” adlı kitabında organizasyonların değişen dünyası, eğitimcilerin değişen dünyası ve NLP kavramlarının, üç farklı bağlam olduğunu belirtir. Mükemmel olmak için ‘bağlamın farkında olmamız’ gerekiyor.
Bir bağlamda ‘uygun’ olan bir davranış, başka bir bağlamda uygun olmayabilir. Örneğin havaya zıplayıp bağırmak, şarkı söylemek, bir spor etkinliğinde ya da bir rock konserinde uygun davranış olabilirler. Bir iş toplantısında ise uygun olmayabilirler. Hatta toplantı salonundan çıkarılmanıza belki de işten atılmanıza neden olabilirler.
Eğitim dünyası değişmektedir. Eğitimle ilgili birçok geleneksel tutum değişmektedir. Artık ‘yöneticiler’ kendi personellerinin eğitimleri ve gelişimleri konusunda ‘sorumluluk’ almaktadırlar.
Di Kamp, eğitimcilerin bu yeni rolleri için şunlara gereksinimi olduğunu belirtir:
1. Eğitimlerin uygulanacağı ‘bağlam’ ile ilgili her şeyi bilmek. Örnek olaylardan çok konuyla ilgilenmek.
2. Kişisel bir ‘Model’ olarak ‘sözünün arkasında olduğunu’ göstermek.
3. Uygulamalarda daha ‘kapsayıcı’ bir yaklaşım benimsemek. Profesyonel bir eğitimci olarak ‘sürekli bir destek’ ve ‘teşvik’ sağlamak.
Eğitim liderleri İlke Merkezli Paradigma’dan yararlanmayı öğrenmelidir. Peki, İlke Merkezli Paradigma nedir? İşte size Stephen Covey’den ‘İlke Merkezli Paradigma’ hikayesi…
Rotanızı Değiştirin
Bu olayı Frank Koch anlatmaktadır: Eğitim filosuna verilmiş olan iki savaş gemisi, birkaç gündür kötü hava koşullarında manevra yapıyorlardı. Ben, en öndeki savaş gemisinde görevliydim ve hava kararırken köprüde nöbetteydim. Yer yer sis vardı ve görüş alanı dardı. Bu nedenle komutan da köprüdeydi, bütün faaliyetleri denetliyordu.
Karanlık bastıktan kısa bir süre sonra, köprünün gözetleme yerinde iskele tarafındaki nöbetçi haber verdi: “Işık – Sancak tarafında.”
Komutan seslendi: “Dümdüz mü ilerliyor, yoksa kıça doğru mu gidiyoruz?”
Nöbetçi: “Dümdüz ilerliyor, komutanım” diye cevap verdi. Bu, o gemiyle tehlikeli bir çarpışma rotası üzerinde olduğumuz anlamına geliyordu.
Komutan nöbetçiye emir verdi: “Gemiye mesaj gönder: Çarpışma rotasındayız. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi öneriyoruz.”
Karşıdan şu sinyal geldi: “Rotanızı 20 derece değiştirmeniz önerilir.”
Komutan: “Mesaj gönder!” dedi. “Ben generalim. Rotanızı 20 derece değiştirmenizi emrediyorum.”
Karşıdan şu sinyal geldi: “Ben deniz onbaşısıyım, rotanızı 20 derece değiştirseniz iyi olur.”
Komutan iyice öfkelenmişti. Hırsla emretti: “Mesaj gönder! Ben bir savaş gemisiyim. Rotanızı 20 derece değiştirin.”
Karşıdan ışıklarla şu işaret geldi: “Ben de bir deniz feneriyim.”
Ve rotayı değiştirdik…
Covey, ‘İlkeleri’, deniz fenerlerine benzetiyor. Sisler içinde ilerleyen kaptanın ‘sınırlı algısı’ gibi, bizim de gündelik yaşantılarımızda, ‘sınırlı algıyla’ hareket ettiğimizi, ilkeleri öğrenip yaşamımıza geçirmemizin bizi geliştireceğini ve mutlu olmamızı sağlayacağını belirtiyor.
Cengiz Erengil
www.gencgelisim.com