Kelimelerinde Narkoz Etkisi Vardır!

0
844

Hayatımızda, hani her şeyin hiçte istediğimiz gibi gitmediği dönemler vardır. Evrenle savaş içerisindeymişiz gibi hissederiz, sanki herkesle bir çatışma…

İnançlarımız vardır sığındığımız. Hiç eksik bırakmadığımız, umutlu dualarımız. Kimi zaman kalbimiz gücenir, dilimiz umudu kabullenmez, ama farkındayızdır ki; umut bizlerin tükenmez metası. Neden ben diye isyana yem olmaktansa, bir olay karşısında önce kendimizi eleştirerek başlasak, çünkü insan düğümü çözmeye kendinden başlamazsa, yolu tıkanır. Konuşmayı çok seven yapılarımıza rağmen, yaşadıklarımızı pek aktaramayız. Hissettiklerimizi iç sesimizle paylaşırız. Sonra güçsüz kaldığımızı anlamaya başladığımızda, yanaklarımız her zamankinden daha ıslak.

Ve hep kıpkırmızı. Güzellik göreceli elbet ama yaradılanların hepsi özel ve anlamlı diye düşünmeliyiz. Ve bence yaradılışımızdan dolayı, yaradılmışların en üstünü oluşumuzdan dolayı, her zaman teşekküre şayan kalmalı, kendimizi sevmeliyiz. Kendimize olan sevgimiz azalırsa, gücümüzü doğru orantılı azaltıyor. Ağlayınca geçmediği gibi, ağlayınca unutulmuyor. Uzun lafın kısası, ağlamak aslında hiçbir işe yaramıyor. Yüce rahmetin aff makamı dışında.

Ve bende etrafımdaki insanlar tarafından sınandığım bir dönemdeydim. Yaşadığım her kırgınlıktan bir ders çıkartmaya çalışır, haketmediğim halde karşımda olan bu durumlarla başa çıkamaz olmuştum. Olmuyordu, insan incindikçe güçlenmiyordu, güçsüzleşiyordu diye düşünüyordum. (Ancak insan incindikçe, inanın güçleniyor. Ve o anılar onu daha sağlam daha akıllı yapıyor.)Zamanla gözyaşlarımın miktarı artmaya başlamıştı. Kendime hep tekrarlıyordum. Her insanın geçiş evresi vardır ve ben şuan etrafımın farkına varmaya, aslında tozpembe gören gözlerimi açmaya başlıyordum. Baktığım herşey farklı görünüyor çünkü ben olgunca düşünebiliyordum. Derken ilahi adalet tarafından bir melekle ödüllendirildim. Tanışmaların tesadüf olabileceğine asla inanmadığım hep bir anlam barındırdığım dostum, sözleriyle gözyaşlarımı sildi, en yakın arkadaşım oldu. Ona meleğim derken bütün duygularımın ona sarıldığını hissettim. Sahi hiç sarılmadığınız bir insana sarılmayı bilir misiniz?

Ben biliyorum. Kelimelerimle sevdiğim insana sarılabiliyorum. Herşey kötü seyriyle aynı şekilde devam ederken sahip olduğum gerçek bir dost, tabir-i caizse iki cümlesi ile o yorgunluğumu atmama yardım ediyordu. Sığınabileceğim hiçbir başarıya sahip değilken, bana sadece bu kadar güçlü olmanın bile ne büyük başarı olduğunu öğretiyordu. Yaşadığım şeylere dayanamayan onca insan varken,  hala bu kadar güçlü kalabilmekle en zoru, hala kalbim sevgi dolu ve düşüncelerim temizken, benim en büyük başarıyı zaten kazandığıma inanıyordu.  Hemen örselenen bir toplumda yetişiyoruz çünkü. Sürekli kıyas edilen, sürekli üzerinde beklentiler içerilen. Ve hep başkaları tarafından şekillendirilen, fikirleri pekte önemsenmeyen. Yani hep yapmak zorunda olduklarımız var, yapmak istediklerimiz önemsenmeksizin. İşte benim asıl hikayem de burda başlıyor.

Üniversite 2.sınıfı bitirmiştim o zaman. Yaz tatiline girmiştik. Hiçbirşey yolunda gitmiyordu ve uğraştığım sorunlarımın arasında, tekneden okyanusa atılmış biri gibi hissediyordum. Yüzsem de boğulacagım, yüzmesem de. İnsan okyanustan tek başına kurtulamaz, bu mümkün değil. Sanırım beni kurtarmaya gelen teknedeki cankurtaran olmalı. Herzamanki gibi boğucu gün ışınlarının(!) üzerime geldiği ve yeni güne uyanmaktan keyif almadığım sıralardı. Dedim ya tekneden okyanusa da atılmıştım! Elbette beni tekneye almadı, alamadı, alamazdı. Ama tekneden aşağıya küçük bir sandal bıraktı, yanıma geldi ve sandal da benimle kaldı. Herkesin yaptığının aksine bana birşeyler mırıldanmıyordu, beni duymak için can atıyordu. Dinliyordu, anlıyordu.

Yargılamaktansa, sözlerime sağır kalmaktansa, hak veriyor, gönüllüce kulaklarını bana bırakıyordu. Sıyrıklarım acımamaya başlıyordu, sahi ben  farketmeden ilaç mı sürüyordu! Zamanla basarının benimle olacağına inansa da, ortada değişen hiçbir şey olmuyordu. Değişmediğimi görüyordu, ilerlemediğimi görüyordu ama ben yerimde saysam bile o beni yalnız bırakmıyordu. Varlığı ameliyat esnasında verilen narkoz kadar etkiliydi. Yani biliyorsun ama sözcüklerin de narkoz etkisi var! Unutmak diye bir şeyin bahsi geçemese de acıyı duyumsama oranını azaltmak var.

*

Merve Vural

mervevuralsauikt@gmail.com

www.gencgelisim.com

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız