İSTİKRARI KORUMAK YERİNE GELİŞİMDEN, İLERLEMEDEN YANADIR
“İlerlemek, kendinize verdiğiniz bir hediyedir.”
Joan Rivers
İstikrarı koruma düşüncesi, ilerlemenin, gelişimin felsefesine uymayan ve kişinin enerjisini doğru şekilde kullanamamasına sebep olan bir kavramdır.
Gelişim söz konusuysa belirli bir ilerleme olması gerekir.
Gelişim ve ilerlemeden yana olan insanı yolundan çeviremezsiniz. Birileri istikrarı korumaya çalışırken; başarılı insan, rotasını gelişime çevirmiş pupa yelken ilerliyordur. Bu insan, profesyonel ve kişisel anlamda ilerler.
Bazı insanlar vardır eskiden, klasikten, bilinenden ve istikrardan yana; bazı insanlarsa her şeye karşın bunları reddederek mutlak gelişim ve ilerlemeden yanadır. Muhafazakâr bir mantıkla hareket etmeden hareket eder.
İlericiliği tanımlayacak olursak şöyle bir tanım yapabiliriz: “Toplumun, üzerinde çalışılan işin, hayatın, insanın, ileriye doğru gelişmesine, yenileşmesine katkıda bulunması, ilerlemeden yana olma, tabiatın, yaratılışın, toplumun, insan bilincinin gelişim yasalarını bilerek istikrarı korumak yerine ileriye ve olumluya doğru gelişimi devamlı kılmaya çalışmaktır.”
İlerlemeden yana olan insanlar bu düşüncelerini hayata geçirmeseydi Dünya’da hiçbir icat yapılamaz hiçbir ilerleme olmazdı. Tarihe bir göz attığımızda birçok ilerici düşünce, çeşitli şekillerde engellerle karşılaşmıştır. Bu ilerici düşünceler hayata geçirildikleri için bugün teknoloji adını verdiğimiz kavram ortaya çıkmıştır.
İçinde yaşadığımız dünyada başarıların sürekli kılınması, başarısızlıkların ise olumsuz etkilerini farkındalıkla olumlu hale getirmek için ilerlemeden yana olmamız gerekir. İlerlemeden, gelişmeden yana olmak bir kazanımdır. İlerlemede lider ya da aktör olmak ise tercihtir. Her ne olursa olsun ilerlemeyi hedeflemek, istikrarı korumaktan daha ekonomik ve daha bilgecedir.
İlerlemeden yana olan insanın ufku genişler. İlerledikçe uzağa yakınlaşır, yakınlaştıkça göremediklerini görür.
Düşünün! Yüz metre önünüzde giden kişi kadar uzağı görebilir mi siniz? Her halükarda sizden yüz metre daha uzağı görecektir.
İstikrarı koruma düşüncesi, insanın kafasını kaldırıp ilerisini görmesini engeller. Çünkü bu düşünce çok dar bir çemberde işlemektedir. İstikrar düşüncesi, ilerlemenin nimetlerini görmemek, fark etmemektir. İstikrar düşüncesi, fırsatları görmeyi de engeller. Fırsatlar ise başarı için iyi basamaklardır.
İstikrarcılar, zihinlerini rölantide çalıştırırken, ilerleme düşüncesindeki insanlar zihinlerini en yüksek viteste çalıştırlar.
İlerleme vizyonuna sahip bir insan, zihin kapılarının anahtarlarını eline almıştır. Rotasını ilerlemeye çevirmiş ve istikrarı geride bırakmıştır.
İstikrar düşüncesi, insanı korku ve kaygılara boğar. Bu korku ve kaygı, istikrarın bozulacağı düşüncesinden doğar. Korku, endişe, kaygı ve kuşkulardan kurtularak korkusuzca ilerlemek gerekir. Tabi bu korkusuzca ilerleme, tedbirsiz, bilgisiz, boş bir ilerleme değildir. Zira böyle bir korkusuzluk, cesaret, ahmaklık olur. Ünlü Fransız yazar Honore de Balzac’ ın dediği gibi “Aptallar cesur olur”
İlerlemek, bilgelikle, soğukkanlılıkla, sağduyuyla yapıldığında kişiyi başarıya ulaştırır. İlerlemek, karşılaşılan engelleri ustaca aşmayı gerektirir.
İstikrarı korumak adına mazeretler üretilir, gelişim fırsatları değerlendirilemez. İstikrar koruyucuları, sonunda korumaya çalıştıkları istikrarın kurbanı olurlar.
“Her engelin arkasında bir ödül vardır ve bu ödül almaya değer” Niyazi F. ERES
Eğer bir ormanda yolunuzu kaybettiyseniz hala hayatta olmanız sizi sevindirebilir. Fakat ormanda kalmaya ve hayat istikrarını korumaya çalışırsanız orman şartlarında başarılı olmanız hayati idame bilginizle orantılı olacaktır.
İlerleme düşünceniz varsa bu düşünce sizi harekete geçirir ve içten gelen yaşama güdüleriniz sizi ormandan kurtulma yönünde harekete sevk eder. Hayatta kalmanız için ilerlemeniz gerekir. Bu ilerleme gözü kapalı, korku ve panik halinde bir ilerleme değildir.
Hayatı da bir orman gibi düşünürsek, bu hayat ormanı bize her an farklı ve zorlu şartlar sunar. Bu şartları ve engelleri aşabilenler ilerleme düşüncesiyle hareket edenlerdir. İstikrarcılarsa bu şartlar ve engellerin etrafında döner dururlar.
Şimdi kendinize sorun: “Ben hangi taraftayım?”
İnsan dünyaya büyük görev ve sorumluluklarla gönderilmiştir. Her şeyde olduğu gibi zihninizdeki her konuyla ilgili ilerlemek de gelişmek de sizin sorumluluğunuzdadır.
Avustralya’ da artık ırkları yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Aborgin’ler dahi her insanın hayatta bir amacı, sorumluluğu ve rolü olduğuna inanırlar. Bu görüşleri geçmişten gelen binlerce yıllık tecrübe ve gözlem sonucudur
Bugün birçok kitap ve makalede istikrar kelimesi büyülü bir söz gibi kullanılabilmektedir. Bir takım ilkelere sahip olmak ve bu doğrultuda istikrarlı bir çizgi çizmek güzel görünebilir. Fakat hayatta kendimizi gerçekleştirmek ve başarılı olup ilerlemek için gelişime açık olmalı ve kalıplardan kurtulmamız gerekir.
Bir yüzücünün yarış sırasında kulaçlarını istikrarlı bir şekilde atarak yüzmesi ona yarış kazandırmaz. Ona yarışı kazandıracak özellik, ileriye doğru belirlenmiş hedefe doğru güçlü kulaçlar atmasıdır.
Siz hayat denizinde nasıl kulaçlar atıyorsunuz?
Luciano Pavarotti, istikrarı seçseydi eğer, şuanda emekli bir öğretmen olarak yaşıyor olacaktı. Şöyle diyor: “Hayatta güvenli yolu seçmek yanlışlıktır, öğretmenliği bırakmasaydım asla burada olamazdım.”
“Yeteneklerimizin sınırı yokmuş gibi ilerlemek görevimizdir.”
Teilhart de Chardin
Hayat bir öğretmendir. Rotamızı ileriye, gelişime çevirirsek, yaratılış amacımızın bilincinde olarak yol haritamızı çizersek, zihnimizden doğacak ışıkla aydınlık bir yolda ilerleriz. Hayat, ilerlemeyi düşünen ve bu yönde hareket eden insanın elini boş çevirmez.
Unutmayın! Hayatta ilerlemek çoğu zaman karşılığında beklediğimiz beklentilerden daha onurlu, değerli ve önemlidir.
Yazan: Niyazi Fırat Eres
www.gencgelisim.com