Atatürk, Türkiye’de demokrasinin temellerini, millî egemenlik, cumhuriyetçilik ve halkçılık ilkelerine dayanan bir devlet kurarak attı. Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden sonra başlattığı Millî Mücadele ile Türk ulusunun bağımsızlığını ve birliğini sağladı. Ardından, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’ni ilan etti. Atatürk, yeni devletin yönetim şeklini, halkın iradesine dayanan bir parlamenter sistem olarak belirledi. Ayrıca, 1924’te kabul edilen yeni anayasa ile Türkiye’de laikliği getirdi. Atatürk, demokratikleşme sürecini, çok partili sisteme geçiş denemeleri, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıması, eğitim, kültür ve sanat alanlarında reformlar yapması gibi adımlarla destekledi. Atatürk, Türkiye’yi çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak için demokrasiyi bir yaşam biçimi olarak benimsetmeye çalıştı.
Atatürk’ün demokrasiye verdiği önemi şu sözleriyle ifade edebiliriz:
“Demokrasi, bir devlet şekli değil, bir devlet rehberidir.”
“Demokrasi, halkın kendi kendini idare etmesi değil, halkın hakemliğidir.”
“Demokrasi, insanların hürriyetini, haysiyetini, şerefini koruyan bir idare şeklidir.”