DÜNYA İNSANLIK AİLESİNİN YÜZAKI YAZARLARINDAN!…
Ekmel Ali OKUR;
Hemşerimiz,
Adanalı,
Adam gibi adam!
İnşaat Mühendisi,
Gönül tamircisi! ,
Tıpkı, Yunusun dediği gibi: “Ben gelmedim kavga için!/Benim işim sevi için/Dostun evi gönüllerdir/Birliğe bitmeye geldim/Gönüller yapmaya geldim..” diyor.
O, bir “doğa” yazarıdır,
Bir “felsefe” yazarıdır…
Yaşar Kemal,
Orhan Kemal,
Abidin Dino,
Taha Toros,
Yılmaz Güney,
Sedat Memili,
Halil İbrahim Ay,
Muzaffer İzgi ve Cengiz AÇIKGÖZ’ ün kalemdaşı ve arkadaşıdır. Daha nicelerinin…
Doğanın koynunda felsefeyle buluşursunuz onun romanlarında.
Örneğin; Küçük bir köpeğin hayatını okuyorsunuzdur fakat birde bakarsınız ki, yeryüzündeki bütün dinleri öğrenmişsinizdir.
Bütün kitaplarının satır aralarında “şiir tadı bulaşır” damağınıza…
Trans halinde kaybolurken sayfaların arasında, tüm kelimeler canlanıverir birer birer…
Dağ köylerinde, bir çoban çeşmesinin önünde avuç avuç su içerken bulursunuz kendinizi.
Ve bazen patika yollarda yürürken; yanınızdan değnekten atların üzerinde “ÇIĞLIKÇIĞLIĞA” koşar köy çocukları.
“YAZBULUTLARININ” altında, bilge dağlarla konuşurken; Çukurova’nın kavurucu sıcağında pamuk toplarken bulursunuz kendinizi, esmer tenli ırgatların arasında cayır cayır yanarak.
“AYIŞIĞI” altında bakarken bir Yörük Kızı’nın menevişli gözlerine, “EN NAİF AŞK” ları yaşarsınız…
“YÜREĞİNİZLE DİNLE” meyi öğrenirsiniz hayatı ve “YÜREĞİNİZLE YARGILAMA” yı…
Ve yargılarken yüreğinizle; hicret edersiniz hurafelerden akıl aydınlığına, en kutlu kitaba, vicdanınız konuşur o vakit, “ÖZÜR DİLE” der “ÖZÜR DİLE” akıl aydınlatıcısından “ÖZÜR DİLE…”
Pardon!
Kitapları nasıl mı bulursunuz?
Bir “TIK” ötenizde (Ekmel Ali Okur – Kitap – Antoloji.com) adresini paranteze alarak devam edelim.
Toros Dağları’nda, ıssız kış gecelerinde, “CENNETİN AĞITLARINI” dinlerken, “bilgi peşinde yürümeyen bir ömrün masraflarını” hiçbir zenginin karşıla(ya)mayacağına şahit olursunuz.
Hangi romanının kapağını açarsanız açın; tıpkı aynaya bakar gibi, gönlünüzün ayna çehresini yüzünüze yansıtan “kara yağız”, cılız, “İÇLİ BİR ÇOCUK” sımsıkı tutar ellerinizden.
Menekşe kokuları bulaşır avuçlarınıza.
Sonra; dağ dağ, köy köy, tarla tarla, bağ bağ, ova ova, şehir şehir, gece-gündüz, karanlık gecelerde ay ışığı altında seher yellerine okşatarak yüreklerinizi, dolaştırır, bazen yayan, bazen duman rengi bir atın üzerinde, bazen de; “kara gözlü, uzun kirpikli bir eşeğin” üzerinde…
Şimdiden “bilgelik dolu yolculuklar” dilerim.
Ha!
Pardon!
Şairin Dediği gibi: “Öyle Aşık olmuşum ki ben sana/Ta yanı başımda hasretim sana.” Esprisince; İNSANIN ESARETİNE DAİR NE VARSA “HESAPLAŞMAK” İÇİN bu yazarı OKU’ yup tanımalısınız…
ATATÜRK KÖŞESİ
Bizim akıl, mantık ve zeka ile hareket etmek şiarımızdır.
DÜŞÜN-TAŞIN
Hayata değer bir yaşam, sevmeye değer bir aşk, dostluğa değer bir arkadaşlıktan asla vazgeçme!..
AFORİZMALARIM
İnsanı, İnsana, insanla, insanda, insanca anlatan KUR’AN-KERİM’İN İnsanca Çevirisi için gece gündüz bitimsiz mesailerim bütün güzelliğiyle deva ediyor…
*
Yüksel Mert
” YÜREĞİNİZLE DİNLE ” meyi öğrenirsiniz hayatı ve ” YÜREĞİNİZLE YARGILA ”mayı… Ve yargılarken yüreğinizle; hicret edersiniz hurafelerden akıl aydınlığına, en kutlu kitaba. Vicdanınız konuşur o vakit, ” ÖZÜR DİLE ” der ” ÖZÜR DİLE ”, akıl aydınlatıcısından ” ÖZÜR DİLE ”.
Toros dağlarında, ıssız kış gecelerinde ” CENNET’İN AĞITLARINI ” dinlerken, bilgi peşinde yürümeyen bir ömrün masraflarını, hiç bir zenginin karşılayamayacağına şahit olursunuz.
Hangi romanın kapağını açarsanız açın; kara yağız, cılız lakin ” İÇLİ BİR ÇOCUK ” sımsıkı tutar ellerinizden. Menekşe kokuları bulaşır avuçlarınıza. Sonra; dağ dağ, köy köy, tarla tarla, bağ bağ, ova ova, şehir şehir, gece gündüz, karanlık gecelerde, ay ışığı altında, seher yellerine okşatarak yüreklerinizi, dolaştırır, bazan yayan, bazan DUMAN rengi bir atın üzerinde. Bazan da; kara gözlü, uzun kirpikli bir eşeğin üzerinde….
Şimdiden bilgelik dolu yolculuklar dilerim,
İNSANIN ESARETİNE DAİR NE VARSA ” HESAPLAŞMAK ” İÇİN….”””