ZAMANIN MAHİYETİ HAKKINDA

0
816

 

Zaman, varlığın dördüncü boyutudur. Hareketle zaman doğuyor. Değişiklik ve hareket olmasaydı hiçbir şeyin farkına varamayacaktık. Fiziki ve kronolojik bir zaman olduğu gibi bir de psikolojik bir zaman vardır. Yaşadığımız şeylerden etkilenmemize göre zamanımız uzar veya kısalır. İyi ve güzel şeylerin zamanı kısa gelir. Sıkıntılar ve felaketlerde zaman uzar. Bir şey yapmayanın ve çalışmayanın zamanı çok çabuk geçer. “Aktiviteleri azalan yaşlıların zamanı, hızlı akan bir ırmak gibidir.” diyor AlexisCarrel. Onlar, zamanın hızına yetişemezler, onun arkasından bakıp hayıflanırlar. Gayret göstermezsek, zamanımız boşa akar gider.

İnsanın vaktini çalmakla parasını çalmak arasında fark yoktur, hatta bu çok daha kötüdür, çünkü zaman kaybının telafisi yoktur. Kimseye önceden randevu almadan gitmeyin. Davetsiz misafir kabul etmeyin. Büyük adamlar, en yakın dostlarını bile randevu saatinden önce kabul etmezler. Dakik ve disiplin sahibi değilseniz, hayatta hiçbir şey başaramazsınız. Kendiniz için ayırdığınız zamanları, başkalarının ihlal etmesine izin vermeyin. İnsanlara “hayır” demeyi öğrenin. Herkese zaman ayırın fakat bu, sizin istediğiniz zamanlarda olsun.

Eski Araplar, “Zaman bizi yaşatır ve öldürür.” derlerdi. Zaman, hayatı ve olguları kavramamızın temel zihnîformlarındandır. Her şeyi zaman kalıbına koyarak kavrarız. Zamanın mutlaklığını, öncesizliğini ve sonrasızlığını kavrayamayız. Tanrı’nın sıfatlarının ezelîolmasından dolayı bazı düşünürler, zamanı ezelîsaymışlardır.

Eğer zamanla insanın acıları hafiflemeseydi, yaşamak mümkün olmazdı. En şiddetli acılar bile zamanla hafifler, unutulur. Zaman, bütün acılara çare ve merhemdir. Çalışmak, insanı zamanın acılarına karşı güçlendirir. Yarın tarlasına gidip onu sürecek olan veya ekmeğini kazanmak için işe giden insan, dertlerini düşünmeye vakit bulamaz. Hayatın zaruretleri bizi oyalar. İyi olaylar da kötü olaylar da zaman içinde cereyan eder. Zaman, olayların filizlenip büyüdüğü tarladır.

 

Zaman hiç kimseye torpil geçmez. Herkese hakkı ne ise onu verir. Gerçekten bir değeri olanları saklar. Değeri olmayanları çöpe atar. Sanatçı, devlet adamı, asker, şair, romancı, yazar, her takımdan birçok insan unutulup gitti. Demek ki bunlar, hakikaten büyük kimseler değildi. Bulundukları yer onları büyük yapmıştı. Bunlar yalancı şöhretlerdi. Acaba şimdi ünlü olanlardan kaçı, daha sonra anılabilecek?


*

Cuma Özusan

Kaynak: Bilgece Yaşamak

www.gencgelisim.com

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız