Acı-tatlı her şeyi yaşamak durumundayız. Nasıl ki acı bir şey yediğimizde acıyı hissediyorsak ve yüzümüzün şekli de acıya göre değişiyorsa, acı bir olay yaşadığımızda da tabii ki insani duygularımızla hareket ederiz. Ağlarız, üzülürüz. Bunu beden dilimiz ile ifade ederiz. Tatlı bir şey yerken ise nasıl keyif alıyorsak, yaşadığımız tatlı olaylardan da bizim keyif almamız, yine insani duygularımızı harekete geçirir. Yani; ne yaşarsak yaşayalım, o an ne yapmak istiyorsak o anı yaşayalım. Unutmayalım ki; insanlar yaşadıklarından değil, genelde yaşayamadıklarından pişmanlık duyarlar. Yaşanılan olumsuz olaylardan bir takım dersler çıkarılır ve ona göre hatalar düzeltilebilir. Yaşanılmayan olaylar ise, en azından denenmediği için daha pişmanlık doğurur.
Yeni başlangıçlar için her zaman ümit vardır
Bazen hepimizin “bittim” dediğimiz bir noktaya gelmesi, aslında bizim “bittim” dediğimiz yerde daha fazla güçlenerek ‘yeniden başlamamızı’ sağlar. Her sonun ardından yeni bir başlangıç doğar. Cümleleri bile bitirdiğimizde sonuna nokta koyarız, ancak yeni bir cümle başlar hemen ardından ve öylece devam eder. Kitap olur, hikâyeler oluşur bu cümlelerden. Kısacası; yeni başlangıçlar için, her zaman ümit vardır. İçimizde var olduğunu unuttuğumuz öz kaynaklarımız, bize doğru yolu gösterecektir mutlaka. Yeter ki; hayata değişik bakış açıları ile bakabilelim. Mesela; içinden çıkamadığımız bir durumda kendimizi ikinci bir şahıs gibi görüp, algımızı değiştirebiliriz. Yani; kendimizi dışarıdan gözlemleyebiliriz. Bu teknik, sorunlarımızı nasıl çözmemiz gerektiğini öğretir bize. Hayatımızı kolaylaştırmak ve çözümlere ulaşmak için seçenekler belirleriz kendimizce. Bizi çözüme ulaştırabilecek bu seçenekleri belirledikten sonra, bunları hayatımıza geçirip, var olan kaynaklarımızı da ortaya çıkarmış oluruz.
Aslında biz insanlar çok güçlü varlıklarız ve her şeyin üstesinden gelme gücüne sahibiz. Bunlar zaten içimizde var. Sadece saklandıkları yerden onları bulup çıkarmak için biraz çaba gerekiyor. En başta kendimize güvenmeli ve her şeyin üstesinden gelebileceğimizi kendimize kanıtlamalıyız. Kendimizle ne kadar barışık olursak, o kadar da huzurlu ve mutlu oluruz.
Emine Doğan MOLLAOĞLU
www.gencgelisim.com