İngilizcedeki “Ever” kelimesinin en yaygın kullanımı olumsuz cümlelerde “asla” anlamına gelenidir. (olumlu cümlelerde ise “never” kullanılır) Bunun yanı sıra – cümlenin gelişine göre – “hiç olmadığı/yapılmadığı kadar”, “bugüne değin hiç oluşmadığı kadar” gibi anlamlara gelir. Geniş bir kullanım alanı vardır.
Şimdi “ever” ile yapılmış cümleleri inceleyelim
Is she more determined than ever? –> O, her zamankinden daha kararlı mı?
Ali got ever so drunk last night. –> Ali dün akşam inanılmaz sahoştu.
Thank you ever so much! –> Binlerce teşekkür!
Do you ever wish you were rich? –> Hiç zengin olmayı istemedin mi?
It is raining harder than ever. –> Yağmur her zamankinden daha şiddetli yağıyor.
Do you ever see this before? –> Bunu daha önce gördün mü?
Einstein may be the greatest scientist that ever lived. –> Einstein belki de bu dünyada yaşamış en büyük bilim insanı/bilim adamı.
This is the worst day I’ve ever had. –> Bu, yaşadığım en kötü gündü.
Why haven’t I ever heard of him? –> Niye ondan hiç haber alamadım?
Where ever in the world have you been? –> Sen dünyanınneresindeydin?
This is all he will ever get. –> Bütün elde edebileceğin bu.
Have you ever had nightmares? –> Hâlâ karabasanların var mı?
Nothing ever happens here in the evening. –> Bu akşam burada hiçbir şey yok.
Have ever been in Paris? –> Daha önce Paris’te bulundun mu?
Nobody has ever heard of this book. –> Hiç kimse bu kitap hakkında bir şey duymamış.
It was a brilliant performance if ever there was one. –> Hiç olmadığı kadar parlak bir performanstı.
If ever you are in New York, you should visit Broadway. –> Eğer New York’a yolun düşerse (New York’ta bulunursan), Broadway’i ziyaret etmelisin.
They lived happily ever after. –> Hayatlarının sonuna kadar mutlu yaşadılar.
Every author wants to write the greatest story ever told. –> Her yazar bugüne değin anlatılmış en büyük öyküyü yazmak ister.