ÇOCUKLARDA CİNSEL İSTİSMAR
Çocuğun bir yetişkin tarafından; cinsel uyarı ve doyum için kullanılması,
fuhuşa zorlanması, pornografi gibi suçlarda cinsel obje olarak kullanılması
cinsel istismardır. Genital bölgeye dokunma, teşhircilik, pornografi, ırza
geçmeye kadar çok geniş yelpazedeki tüm davranışları kapsamaktadır. Cinsel
istismarın mutlaka şiddet içermesi gerekmez, çocuğun rızasının olup
olmadığına bakılmaz (Polat, 2000; Nurcombe, 2000).
Başkaları tarafından suistimal edilip, cinsel anlamda kötüye kullanılmak; başkalarının cinsel yönelimlerine maruz kalma, kendi kabulü olmadan cinsel anlamda kullanılma çocuk için travmatik bir durumdur. Kabul durumunu çocuğun bilerek isteyerek olması şeklinde düşünmesekte, varsayılsa bile hukuki sonuçlarının olduğunu bilmek gerekir.
Cinsel davranışların suç olması için gerekli koşullar, rıza dışı olması, çocuklara uygulanmasıdır. 15 yaşından küçük çocuğa uygulanan her türlü cinsel niyetli taciz, kanunumuzca yeni düzenleme ile suç olarak kabul edilmiştir. Çocuklarla yakından ilgisi olan öğretmen, bakıcı, akraba gibi kişiler bu suçu işlerse ağırlaştırıcı sebep olarak sayılmıştır.
Cinsel istismarın % 70 i 2-10 yaş arası çocuklarda görülmektedir.
Çocuk istismarı tanısı için genital muayene yapılır. Çocukla yapılan görüşmelerle uğranan istismarın çocuğun ruhsal durumuna yansıması ve bunu uzmanların değerlendirmesi gerekir. Ayrıca ödem, zorlanma bulguları değerlendirilir.
Cinsel istismar tanısında fizik muayene önemlidir. Fizik muayenede sperm örnekleri alınır. Fiziksel zorlanma, kızarıklık, ödem olup olmadığına bakılır.
Tanı koymak için doktor bazı hususlara dikkat etmelidir. Muayene tekrarlanmayacak şekilde bir kez yapılmalı ve çocuk bunu tekrar tekrar yaşamamalıdır. Muayene sırasında uygun koşullar sağlanmalıdır. Gerekirse muayene anestezi altında yapılmalıdır.
Muayenede kullanılacak teknikler, oyun, drama, resim çizimi, sözlü anlatım olabilir. Çocuğun yaşına ve gelişimine uygun sözcükler kullanılarak, çocuğun kendini iyi bir şekilde ifade etmesini sağlamak gerekir. Çocukla iyi ve güvene dayalı bir diyalog kurmak gerekir. Çocuğa kendini ifade edebileceği samimi bir ortam yaratılmalı ve uygun süre verilmelidir.
Muayene sırasında çocuk, gerçeklerin yanında hayal ürünü anlatımlarda yapabilir. Uzman, gerçeklerle hayali anlatımları beden diline, kullandığı sözcüklere dikkat ederek değerlendirir. Çocuk kendine özgü söz ve anlatım biçimi kullanıyorsa, baskı altında olup olmadığı hissediliyorsa bu durum dikkate alınmalıdır.
Genellikle çocuklar, yaşadıklarını söylemek istemezler. Bunun nedeni istismarcının büyük olasılıkla yakın aile çevresinden olmasıdır. Çocuk, kendisine inanılmayacağı endişesini duyar. Ailenin kendisini suçlayacağını düşünür, ailesinden korkabilir. Çocuk,ayıp ve saklanması gereken bir durum olarak görebilir. Konuşmak istemeyen çocuklara resim çizme, oyun ve drama yoluyla kendilerini ifade etmede ortam yaratılabilir.
Cinsel istismara uğrayan çocuk, içine kapanabilir, suçluluk hissi duyabilir, uykusunda kabus görebilir, ağlama krizlerine girebilir ya da için için ağlayabilir, uykusunda huzursuz olup, sayıklayabilir, sıçrayabilir.
Cinsel istismara maruz kalan çocukların günlük yaşama adapte olmaları değişiklik gösterir. Burada ailenin tutumları önemlidir, suçlayıcı olmamak ve çocuğun yanında olduğunu hissettirmek gerekir. Uzman desteği almak önemlidir. Çünkü aileye doğru davranış biçimleri kazandırılması, aile ve çocuk arasındaki iletişimin sağlıklı şekilde düzenlenmesi için bu desteğe ihtiyaç vardır. Çocuğun yaşı, cinsiyeti, gelişim seviyesi, kim ya da kimler tarafından cinsel istismara uğradığı, çevre koşulları, günlük yaşama adaptasyonu etkiler.
Aile, çocuğun günlük yaşama uyumu için özen göstermeli, çevre koşullarını düzenlemeli ve gerekirse uzmanlardan destek almalıdır.
ÖZNUR SİMAV- PEDAGOG