Üniversite Öğrencilerine Altın Değerinde Tüyolar

0
1008

Prof. Dr. Erol ÖZMEN

erolozmen@yahoo.com

Üniversiteye başlamak her gençte büyük bir heyecan yaratır. Yaşamının önemli bir dönemecinde olduğunu fark etmesi yanında genci üniversite yaşamının albenisi de etkiler. Bir yanda daha özgür yaşayacağı, bir yanda ailesinden uzakta kendi başına yapıp yapamayacağı düşünceleri bu heyecana biraz da tedirginlik katar. Yeni arkadaşlar, yeni gruplar edinecek olma, karşı cinsiyetle daha yakın olacağını düşünme, hayal ettiği sosyal ortama kavuşacağı, zorlu akademik süreç, sınavlar, aileye yük olma düşünceleri gençlerin kafalarını kurcalar. Bunlar zaman zaman sıkıntılar yaşanmasına neden olur. Fakat bu düşünce ve duyguların bugünden yarına aşılması mümkün değildir. Bu düşünce ve duygular ile baş edebilecek duruma gelmek çoğu zaman aylar alır. Belki de ilk yapılması gereken bütün bunların son derece doğal bir süreç olduğunu kabul etmektir. Aşağıda bu süreçte yaşanabileceklerle baş etmede yararlı olacağını düşünülen bazı öneriler sıralanmıştır:

Geleceğinizi önce kafanızda kurun

İnsanın kendisine bir çerçeve çizmesi birçok şeyi kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle önce geleceğizi kafanızda kurun. Kendinizi kim olarak, nasıl bir insan olarak görmek istediğinizi ve gelecekte nerede olmak istediğinizi belirleyin. Kafanızda belirlediğiniz ve bunlara inandığınız zaman atacağınız her adımı bunlar yönlendirecektir. Geleceği kafanızda kurarken bunların gerçekçi temellere oturması kadar kazanabileceklerinizi de dikkate alarak gerçekleşmesi mümkün görünen hayalleri içermesi gerektiğini unutmayın.

Meslek edindiğinizi unutmayın

Üniversite yıllarında en çok yapılan yanlışlardan birisi de gençlerin lisedeymiş gibi davranması ve bir meslek edindiklerini unutmalarıdır. Nitekim birçok üniversite öğrencisinin devamsızlık hakkını sonuna kadar kullanması da bunu göstermektedir. Üniversite yıllarında bilgi edinmek için kitap okumaya ders çalışma denmesi büyük bir yanlışlıktır. Çünkü üniversitede ders çalışma denen çaba mesleki bilgi edinmedir. Yalnız geçebilecek notu alacak kadar çalışmak da bu tutumun uzantısıdır ve mesleği yarım yamalak öğrenmekten başka sonuç yaratmaz.

Kantindeki ortamın çekiciliği ya da dersin sıkıcılığı nedeniyle dersi asmak çok çekici gelse de mümkün olduğunca her derse girmeye çalışın. Bütün ders boyunca aklınızda kalan tek bir cümlenin yaşam boyu işinize yarayabileceğini ve özel bir çaba harcamadığınız sürece hayatınız boyunca aynı dersi bir daha dinleme şansınız olamayacağını unutmayın.

Tembellik için bahane üretmeyin

Öğrencilik yıllarında ‘ders çalışmamak’ için en çok kullanılan bahanelerden birisi de öğretilenlerin gereksiz olduğu ve bir işe yaramayacağı düşünceleridir. Verilen bilginin gerekli olup olmadığına karar verebilecek durumda olmadığınızı ve düşüncenizin doğru olduğu düşünülse bile mesleğiniz ile ilgili fazla bilgi edinmenin hiçbir zararı olmadığını unutmayın.

Stajı bir angarya ya da tamamlanması gereken bir ders olarak görmeyin. Staj, mesleği yakından tanıma, gelecek için bir yatırım yapma ve kendinizi göstermek için bir fırsat demektir. Mutlaka en iyi ve verimli bir şekilde geçirin.

Üniversitenizin tanın(ma)mışlığına takılıp kalmayın

Tek başına ‘iyi’ bir üniversitede okumanın her türlü kapıyı açtığını ya da ‘kötü’ bir üniversitede okumanın hiçbir anlam taşımadığını düşünmeyin. ‘İyi’ olarak tanınan bir üniversitede okumuyorsanız kendinizi yetiştirmek için daha çok zaman ve emek harcamanız gerektiğini unutmayın. Kolay iş bulmanın ve mesleği severek yapmanın yolu hangi üniversitede okuyor olursa olsun insanın kendisini yetiştirmesinden geçmektedir.

Üniversite yaşamının tadını çıkarın

Bol bol arkadaş edinin. Sosyal etkinliklere katılın. Çok insan tanımak ve çok farklı insanlarla ilişki kurmak insanı zenginleştirmektedir. Dar kalıplara, dar arkadaşlıklara kapılıp kalmayın. Üniversite yaşamının tadını çıkarmanın ‘vur patlasın çal oynasın’ anlamına gelmediğini; çok farklı ortamlarda duyguların en yoğunlarını, bağlılığı, arkadaşlığı ve dostluğu yaşamak anlamına geldiğini unutmayın. Yalnız kendini düşünen bencil ya da kendini bütünüyle ihmal eden yaklaşımlardan uzak durun.

İstemediğiniz bir alanda okumaya başlıyorsanız, tekrar düşünün

Pek istemediğiniz bir bölümde okumaya başlıyorsanız, çok daha dikkatli davranın. Öncelikle olanaklarınızın değiştirme şansı verip vermediğini değerlendirin. Olanaklarınız böyle bir şans vermiyorsa buna takılıp kalmayın. Okuduğunuz bölümü tanımaya çalışın. Sevebileceğiniz ve hiçbir zaman sevemeyeceğiniz yönlerini belirlemeye çalışın. Değiştirmeme kararı verirseniz mesleğinizi sevmek için elinizden geleni yapın. Bilgi edinmek ve o dalda çalışanları tanımak kararınızı etkileyebilir. Her şeye karşın sevemeyeceğinizi düşünüyorsanız 1-2 yıllık kaybın insan ömrü için çok uzun bir süre olmadığını ve yaşam boyu istemediği bir mesleği sürdürmenin bedelinin çok daha ağır olacağını unutmayın.

Kendinizi geliştirin

Üniversiteli olmanın yalnız meslek edinme ile sınırlı olmadığını, insanın kendisini psikolojik ve sosyal olarak geliştirmesi anlamına da geldiğini unutmayın. İlişki ve iletişim kurma becerinizi geliştirin. Bol bol kitap okuyun. Bilgisayar ve yabancı dil gibi her meslek için gerekli olana bilgi ve beceri donanımları edinmek için elinizden gelen her çabayı gösterin.

‘Şimdi üniversiteli olan gençler’, üniversite yıllarınızın doyumsuz ve yaşam boyu heyecanla hatırlanan yıllar olması tamamen sizin ellerinizde. Bir türlü mezun olamayan ‘kronik öğrenci’ de olabilirsiniz, üniversite yıllarını doya doya yaşamış mesleğini benimsemiş ve donanımlı bir meslek elemanı olarak da mezun olabilirsiniz.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız