Deniz Ağgül Güler
Kariyer Koçu & Gelecek Stratejisti
Koçluk sanki evrende yeni keşfedilmiş bir şeymiş gibi konumlandırılıyor. Aslında yeni değil, kökü insanlığın gelişmeye başladığı günlere kadar gidiyor. 30 yıl önce Amerika’da başlayan, son 8 yıldır ülkemizde de tanınan, uygulanan ve belli bir yol alan koçluk sadece çok eski bir yöntemin sistematize edilmesidir.
Koçluk yönteminin amacı, bireyi veya kurumu bir yerden bir yere taşımaya yardımcı olmaktır. Bu değişim süreci “0-sıfır” noktasından başlar. “0” sorgulamaktır. Neyin içinde olduğunu tanımlamak ve ne istediğini bulmak için “0” noktasında epeyce zaman harcamak gerekir. Sorgulamanın amacı daha iyi tanımak ve anlamaktır. Değişim ve gelişim ancak neyi değiştireceğinizi ve geliştireceğinizi tanımak ve anlamaktan geçer. Sorgulamak, neyi sorguluyorsanız ona ayna tutmaktır. Yüzleşmektir. Doğru sorgulama yapıyorsanız, sonuca ulaşmadan önce yüzleştikleriniz başta canınızı sıksa da sonra hafiflersiniz ve her şey yoluna girer.
Koçluk noktalarında gezinirken bildiğimiz bir başarı hikâyesi olan Cumhuriyet’i ve o hikâyenin unutulmaz kahramanı olan Atatürk’ün koçluk becerilerini nasıl kullandığına bir göz atalım.
“Sıfır” noktası: Yaşamı sorgulamak
Mustafa Kemal, 16 yaşına kadar kendi yaşamını, içinde yaşadığı sistemi ve bu sitemin içindeki yerini ve görevini sorgulamıştır. Kendisinden önce kaybedilen ağabeylerinden sonra onun hayatta kalması ve bu bilinçle büyümesi, küçük yaşta babasını kaybetmesi ve annesinin başka biriyle evlenmesi onda belki de zorunlu olarak erken yaşlarda kendini, çevresinde olanı biteni ve tüm yaşamı sorgulama becerisini geliştirdi. Bu sorgulama ona kendini tanımayı hediye etti. O hediyeyi aldı ve yetenekleriyle neler yapacağını ve yaşam amacını buldu.
1 noktası: Yakıcı istek duymak
Sorgulama günleri kendini tamamladığında, henüz 16 yaşında bir harp okulu öğrencisi iken, Türk Ulusu’nun yönetim modelinin Cumhuriyet olması gerektiğini aklına koymuştu.
2 noktası: Karar vermek
İstek detaylandırıldığında, artık karar vermenin gücüyle birleşmişti. Ve o kararı şu sözler kısaca ifade etmeye yeterdi: “Ya istiklal ya ölüm”
3 noktası: Olabilirliğine inanmak
O hiçbir zaman “Eğer … olsaydı” ile başlayan bir cümle kurmadı. O engellere değil, sadece yapılacaklara odaklandı.
4 noktası: Hak ettiğine inanmak
Mustafa Kemal benlik saygısı yüksek olan biriydi. O aynı zamanda Türk halkının da benlik saygısını yükseltmesine hem sözleriyle hem de eylemleriyle katkıda bulundu. Henüz yolun başındayken Türk halkının değerini kendisine göstererek motive etmiş ve şu sözleri söylemiştir: “Türk’ün yetenekleri, onuru ve özsaygısı çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun daha iyidir.”
5 noktası: Eyleme geçmek
Padişahlık ve halifelikle yönetilen bir halkı zihinsel olarak hazırlamak ve fiziksel eyleme geçmesini sağlamak kolay değildi. O, model olarak halkın “0” noktasından “5” noktasına gelmesini sağlamalıydı. Zihinsel eylemi harekete geçirip gözle görünür bir fiziksel eyleme dönüştürdüğü gün Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı gündür.
6 noktası: Bilgi sahibi olmak
Mustafa Kemal, Fransız İhtilali’nden çok etkilenmişti. 16 yaşına kadar dünyada gerçekleşen devrimleri, ülkelerin nasıl yönetildiğini, halkların yapısını, liderlerin özelliklerini gözlemliyor, okuyor ve bilgi sahibi oluyordu. Yaşam amacı belli olan kişiler amaçlarına uygun bilgiyle donanırlar ve o bilgi nerede olsa onu bulurlar. Yeterli bilginiz yoksa ya amacınızı tam bulamadınız ya da yeteri kadar istekli değilsiniz demektir.
7 noktası: İmgeleme gücünü kullanmak
Bir şeyi zihninizde imgelemeye başladığınızda, o fizikselleşme yoluna girmiş demektir. Atatürk’ün de bunu çok iyi yaptığını şu sözlerinden anlayabiliriz: “Ulusun vicdanında ve geleceğinde sezdiğim büyük gelişme yeteneğini bir ulusal sır gibi vicdanımda taşıyarak yavaş yavaş bütün toplumumuza uygulatmak zorundaydım. (devrimler, ilkeler, cumhuriyet)”
8 noktası: Olmuş gibi konuşmak ve davranmak
Zihinsel bir egzersiz olan imgeleme gücünün fiziksel yansımasıdır. Atatürk; “Ankara’dan İzmir’e 15 günde varır, Yunan’ı denize dökeriz” diyor, 13 günde varıyor! “Paşam, 15 gün demiştiniz” diyenlere ise “Düşman zayıf çıktı” diyor. Aslına bakarsanız Mustafa Kemal’in her eylemi bu noktada titreşiyor.
9 noktası: Olumsuz inanç sistemini değiştirmek
Osmanlı İmparatorluğu hasta adam durumundayken her kafadan bir ses çıkıyordu. Herkes manda yönetimi isterken ve tek başına Osmanlı’nın yapamayacağı fikrine sahipken, o hiçbir olumsuz kalıba sahip değildi. Zihnimiz bir tarla ve olumsuz inançlar tarladaki ayrık otlarıdır. Bu otlar temizlenmezse zihnimizin performansından yeteri kadar yararlanamayız.
10 noktası: Hedefe odaklı plan yapmak
Hedefe odaklı plan yapmak yolu kısaltır, zamandan ve enerjiden kazandırır. Mustafa Kemal tüm hayallerinin 4 aşamalı bir ana plana dönüştürmüştü. Ve bu planı zihinde değil, yazılı haldeydi.
11 noktası: Yol hedefe gitmiyorsa başka bir yol denemek
Bir çıkış yolu yoksa, aynı duvara toslamanın da bir anlamı yok. Mustafa Kemal, Yunan orduları Polatlı’dayken Meclis’in tüm yetkilerini başkomutan olarak almış ve tek adam olarak değil, Meclis olarak eyleme devam etmiştir. (4 Ağustos 1921)
Koçluk aslında kendi yaşamına koçluk yapmakla başlayan ve diğerlerine de ışık tutmakla devam eden bir görev… Mustafa Kemal, hem kendi yaşamına hem de koca bir ulusa koçluk yapmış bir liderdir. Türk Ulusu için yarattığı değişim “0” noktasından sonsuzluğa doğru devam edebilecek bir değişimin ateşleyicisiydi. Kendisi yanan bir kandildi ve halkının her bir ferdinin de kendini aydınlatan bir kandil olması, bilincinin yükselmesi için çabaladı. Sadece zafer kazanmak ve cumhuriyeti ilan etmekle sınırlı değil Atatürk ün Türk halkına yaptığı koçluk. O, hayallerini insanların tüm yaşamlarındaki ilerlemeyi ve aydınlanmayı kapsayacak şekilde tasarlamıştı.