Konfüçyüs, Çin geleneklerini derleyip yeni kuşaklara aktarmıştır. Öğretmenliği bir uğraş haline getirmiş ve kendine özgü eğitim yöntemlerini halka yaymayı başarmış bir düşünürdür. Hala da Çin ve çevresindeki kimi ülkelerde sosyal yapışkan niteliği taşıyan hakim ahlaki değerler Kongzi tarafından ortaya konmuş değerlerdir.
Kongzi (Konfüçyüs), kendinden önceki Çin klâsik metinlerinin içerdiği dao evren anlayışı ilkelerinin toplum ve devlet için uyarlanabileceğini görüşünü ortaya koymuştur. Temel görüşü erdemli insan ve uyum içinde yaşayan toplum olmuştur. Bu ideale ulaşabilmek için ise, erdemli insanı tanımlamak ve onun ortaya çıkmasına yardımcı olmak gerekiyordu. Öğretisinde öteki dünya, tanrı, ruhlar, tabiatüstü varlıklar ve benzeri kavramlara ve olgular yer bulmaz. Bu bakımdan ele alındığında Grek Felsefesi’nde Sokrates de benzer yaklaşımlar sergilemiştir. Fikirleri, kendisi tarafından yazılı hâle getirilmemiş, çoğunluğu birer düşünür ve bilim insanı olarak yetişen öğrencileri tarafından kâğıda dökülmüştür. Kongzi’nin düşüncelerini ve konuşmalarını derleyen “Lun Yu” adlı kitap, öğretiler kitabı olarak kabul görmüştür1.
Avrupa ve Ortadoğu kaynakları, Çin’de ortaya çıkan düşünürlerin görüşlerini sıklıkla dinî terimlerle anlatmışlardır. Bunun temel sebebi, Çin ile ilgili ilk araştırmaları yapanların misyoner din insanları olmaları ve çevirilerinde kendi inançlarına uygun terimleri tercih etmiş olmalarıdır. Yeni çağdaş çevirilerin artmasıyla ne eski Çin hanedanlıklarında, ne de günümüzde Çin’de yaratıcı ve hükmeden bir tanrı anlayışı veya peygamberlik kurumunun olmadığı görüşü hâkim olmuştur. Çin’de ortaya çıkan Dao anlayışı, Yer ve Gök anlayışı tarım öncesi toplumlarda başlamıştır. Kongzi (Konfüçyüs) de bu gelenekten gelen bir kişi olarak görüşlerinde dayanak olarak Dao anlayışını temel almış ve kendi yorumunu katmıştır1.