Herkesi kendi gibi görmek aslında normal değildir. Ancak kendisi olabilen, kendi özelliklerini iyi bilen insan başka insanlarla kendisi arasındaki farkı anlar ve diğerlerini objektif algılama durumuna kavuşur. Dış dünyayı, insanları, olayları, olguları kendi özellikleriyle tanıyıp değerlendirmenin temel koşulu, kişinin kendisini net olarak tanımasıdır.
Objektif anlayamamanın temel sebebi, kendimizi gerçekçi şekilde tanımamaktan geçer. Kendine takılıp kalan insan, dışarıyı nasıl objektif görsün? Bizler kendimize takıldığımız noktadan hayata bakarız. Kendimize karşı ne kadar negatif eğilimimiz varsa, o kadar çok olumsuz müdahaleyi çekeriz kendimize. Kendimize yönelik bakış açımız, hayata karşı bakış açımızı belirler. Peki, hayata bakış açımızı ne belirler? Geçmiş deneyimlerimizin bizde bıraktığı yoğun duygusal izler ve bunların bizde yarattığı inançlar… Buna psikolojide “çekirdek inançlar” denir.
Suçlu Dışarıda Değil Sizin İçinizde
Mesela ilkokulda matematik öğretmeni tarafından azarlanan öğrenci, matematiğe karşı olumsuz inanç geliştirir ve öğrencilik hayatı boyunca matematiğe bir türlü ısınamaz. Bunun gibi insanların hayatındaki tüm negatifliklerin, yanlış inançların temeli, daha çok çocuklukta yaşanan deneyimlerin kişide oluşturduğu mantıksız, sadece egoyu besleyen inançlara dayanır. Ve bu yanlış inançlar bilinçaltından atılmadığı sürece insan mutsuz olmaya, tüm suçluları dış dünyada görmeye devam eder. İnsan iç dünyasında kendisine karşı neler düşünür ve hissederse dış dünyaya da onları yansıtır. Geçmişine ait olumlu izler bulunan, çocukluğu sağlıklı geçen bireylerin kendilerine, hayata ve insanlara bakış açıları olumlu olur genelde. Çevresindekileri iyi analiz eder, onların negatifliklerini algılar ve önlemlerini alırlar. Kötü olayları ve negatif insanların davranışlarını düşünüp kendilerine psikolojik zarar vermezler. Hayatı kendilerine zehir etmezler.
Olumlu düşünmek demek, dış dünyanın olumsuz telkinlerine rağmen gerçekçi olup kişinin kendisine olumlu koşullar üretmesidir ki, bu mümkündür. Bunu zorlaştıran şey ise geçmiş negatif duyguların izlerini zihninden atamamak, çekirdek inançların esiri olmaktır.
Halil Kırık / Genç Gelişim