Tarifi mümkün olan duygular ve kavramlar içerisinde aşkın, tarif edilebilir bir duygu ya da kavram olduğunu hiç sanmıyorum. Bu nedenle “Aşk anlatılmaz, yaşanılır.” denilmiş olmalı. Yaşanılan bir aşkı anlatmaya çalışmanın ise beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum. Sahi, insan…
Yazar : Yusuf Yeşilkaya
Tarifi mümkün olan duygular ve kavramlar içerisinde aşkın, tarif edilebilir bir duygu ya da kavram olduğunu hiç sanmıyorum. Bu nedenle “Aşk anlatılmaz, yaşanılır.” denilmiş olmalı. Yaşanılan bir aşkı anlatmaya çalışmanın ise beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum. Sahi, insan yaşadığı aşkı neden anlatma ihtiyacı hisseder ki? Galiba aşkının ne kadar büyük, saf, yüce olduğunu göstermek için belki de aşkının yüreğine sığmayacak kadar büyük olduğunu ifade etmek için anlatır. Peki, aşkın büyüklüğü nasıl anlaşılır? Gelin birlikte tahminler yürütelim. Aşkının büyüklüğü;
Aşkına verdiğin kadardır.
Aşkının saflığı kadardır.
Aşkının süresi kadardır.
Taşıdığın iyi niyetin kadardır.
Yüreğine sığdırabildiğin kadardır.
Hevesin geçene kadardır.
Yenisini bulana kadardır.
Sadakatin kadardır.
……
Bu varsayımlar kimine göre doğru kimine göre yanlış olabilir. Ama aşkın büyüklüğü ve değeri ile ilgili güzel bir öykü anlatılır.
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış: Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri… Aşk dâhil. Bir gün, adanın batmak üzere olduğu duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar. Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş, çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş. Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde adanın önünden geçmekteymiş. Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın ?" diye sormuş. Zenginlik, "Hayır, alamam. Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok" demiş. Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir’den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et " demiş. Kibir ise: “Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş. Aşk, yakınlardan geçmekte olan Üzüntü’den yardım istemiş: "Üzüntü seninle geleyim."demiş. Üzüntü ise: "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var."diye cevaplamış. Mutluluk da Aşk’ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki, Aşk’ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım…" Bu Aşktan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk’a yardım eden yoluna devam etmiş. Kendisine yardım edene çok borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi’ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" Bilgi: "O, Zamandı" diye cevap vermiş. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş ve: “Çünkü sadece zaman, aşkın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir.” demiş.
Âşık olduğunuz ya da âşık olduğunuzu zannettiğiniz süreçte, beylik laflar edebilirsiniz. Hatta yaşayıp yaşamamayı bile aşkınıza bağlayabilirsiniz.
—Aşkından ölüyorum Nalân!
—Sensiz yaşayamam Nalân!
—Sen benim hayatımın anlamısın.
—Seni hayatımın sonuna dek hep seveceğim.
—Senden başkasına bir an bile bakarsam, gözüm çıksın.
—Ah Nalân! Seni yanındayken bile özlüyorum.
—Şu yeryüzünde bizden daha büyük âşık var mı Acaba?
—Yaşasalardı Leyla ve Mecnun, bizi örnek alırlardı kesin.
Her ilişkide, tarafların ilişkilerine karşı sadakati, testten geçer. Bu test bazen ailelerin olumsuz tavırları olabilir. Bazen ekonomik koşullar olabilir. Bazen de âşıkların kişilik özellikleri, dedikodulara karşı sağlam duruş sergileyebilme, sadakat duygusu olabilir. Sınav şekli nasıl olursa olsun, sağlam bir ilişki bu testlerden başarı ile geçebilmelidir. Herkesin aşkı kendi büyüklüğünü, gücünü ve değerini ortaya koyar zaten. Dolayısı ile çok iddialı, beylik laflar etmenin gereği yok diye düşünüyorum.
Adını tam olarak koyamadığımız ama aşk zannettiğimiz ilişkiler de var. Acımak gibi, hoş görü gibi, yardımseverlik gibi… Yazarını bilmediğim ama hoşuma giden bir aşk testi buldum ve sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sesini duyduğunuz anda avuçlarınız terlemeye kalbiniz deli gibi çarpmaya başlıyorsa…
Bu aşk değil HOŞLANMAKTIR.
Ellerinizi ondan çekemiyor sürekli dokunmak sarılmak istiyorsanız..
Bu aşk değil ARZULAMAKTIR.
Yanınızda bir tek o olduğu için onu istiyorsanız….
Bu aşk değil YALNIZLIKTIR.
Herkes onunla olmanızı beklediği için onunlaysanız…
Bu aşk değil SADAKATTİR.
Size sıcak, yakin davrandığı için onunlaysanız…
Bu aşk değil KENDİNE GÜVENSİZLİKTİR.
Üzülmesini istemediğiniz için onunlaysanız…
Bu aşk değil ACIMAKTIR.
Ona değer verdiğiniz için hatalarını hoş görüyorsanız..
Bu aşk değil ARKADAŞLIKTIR.
Bütün gün ondan başka hiç bir şey düşünmediğinizi söylüyorsanız..
Bu aşk değil KOCA BIR YALANDIR.
Onun iyiliği için kendinizden çok şey feda edebiliyorsanız…
Bu aşk değil YARDIMSEVERLİKTİR.
O üzgünken sizin de kalbiniz acıyorsa…
İşte bu AŞKTIR.
Tarif edemediğiniz bir çekim yüzünden ondan bir turlu kopamadığınızı düşünüyorsanız..
İşte bu AŞKTIR.
O herkese güçlü görünmesine rağmen içindeki zayıflığı hissedebiliyorsanız..
İşte bu AŞKTIR.
Başkalarını da çekici bulmanıza rağmen hiç pişmanlık duymadan onunla kalmaya devam edebiliyorsanız..
İşte bu AŞKTIR.