Bu satırların yazıldığı gün 23.11.2010 tarihinde öğlen ne yemiştiniz? Hatırlıyor musunuz? Cevabınız muhtemelen hayır. Bu tarihi çok çok gerilere almak istersek hatırlama oranınız da bir o kadar düşecektir. Hatırlasanız bile bu sizin tarihte yaşamış en mükemmel hafızaya sahip kişi bay S’e ulaşmanıza yetmeyecektir. Bay S’i tanımak ister misiniz?
Rusya’da 1800’li yıllarda doğan bu adamın adı Sherashevsky idi. Bir gazetede muhabirlik yapan bu adamın muhteşem hafızası keşfedilince insanlar ona kısaca bay ‘S’ demeye başladılar. Bir sabah çalıştığı gazetede toplantı yapılırken editörü onun hiç not almadığını fark etti. Bu durumdan dolayı onu anlattıklarıyla ilgilenmemekle suçlayan editör neler anlattığını sorduğunda, bay S editörün anlattıklarını kelimesi kelimesine tekrar etti. Editör bu duruma oldukça şaşırmıştı. Ama bay S hafızasının hala farkında değildi. Ona göre bu her zaman yaptığı olağan bir şeydi.
Bu muhteşem hafızaya ilgi duyan Alexander Luria adlı bir bilim adamı bay S’i incelemeye karar verdi. Ona bazı testler yapmaya başladı. Bay S kendisine verilen tüm sayıları, kelimeleri yada ne varsa hepsini hiç şaşırmadan aynı sırayla sayabiliyordu. Luria testleri ne kadar zorlaştırırsa zorlaştırsın bay S hiç yanılmıyordu. Luria bay S ile nerdeyse 30 yıl çalıştı. Ve aldığı sonuçlar karşısında her gün bir kez daha hayretlere düşüyordu. Öyle ki bay S’e 10 yıl yada 20 yıl önce yaptığı bir testi sorduğunda bile bay S hiç şaşırmadan cevap verebiliyordu. Hatta verdiği tarihteki öğlen yada akşam yemeğinde neler yediğinden tutun masada neler olduğuna kadar her şeyi eksiksiz bir şekilde sayabiliyordu. Bu inanılmaz bir hafızaydı. Tüm insanlık bay S’in bu mükemmel hafızası karşısında hayranlık duyuyordu.
Peki neydi bay S’i bu kadara mükemmel yapan? Bilim adamı Luria sonunda bu sırrı çözmüştü. Bay S’in harika bir hayal gücü vardı. Yaşadığı her şeyi resimler halinde hatırlıyordu. Hayal gücü o kadar genişti ki bazen yemek yemek istemediğinde bile; ’’Benim yerime yemek yiyen birini hayal edeceğim.’’ derdi. Hatırlaması gerekenleri zihnindeki hayal dünyasında yaşıyordu. Hatırlayacağı objeler için; kendisini çok iyi bildiği bir yerden yürüyüşe başlayarak gezerken görüyordu. Evinin kapısından geçerken hatırlaması gereken ilk objeyi ‘’örneğin ekmek olsun’’ kapıya asıyordu. Yani bir elma, bir margarin, bir de ekmek alması gerektiğinde kapısının üzerinde bir ekmek, kapının kolunda asılı bir elma ve kapının önünde yerde bir margarin görmesi yeterli oluyordu.
Ne harika bir hafıza değil mi? Düşünsenize yaşadığınız hiçbir şeyi unutmuyorsunuz. Gerçi ilerleyen zamanlarda bay S tiyatrocu olmuştu. Her oyuna çıktığında bir önceki oyunun sözleri aklına gelip kafası karışıyor, bu da zihinsel olarak onu çok yoruyordu. Ama yinede istediği her ayrıntıyı kolaylıkla hatırlayabiliyordu. Bay S beyninin potansiyelini en üst düzeyde kullanmayı öğrenmişti. Peki siz beyninizi ne kadar kullanıyorsunuz? Yada şöyle soralım; Beyninizi ne kadar tanıyorsunuz? Bir makineyi aldığınız zaman onu tam verimle kullanmak için öncelikle onun kullanım kılavuzunu okumanız gereklidir. Beynimizi daha verimli kullanmak için de onu tanımamızda fayda var. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren beyinle ilgili bilgiler hızla artmaya başladı. Özellikle son yıllardaki çalışmalar neticesinde, beynin çok karmaşık ve sanıldığından çok daha yetenekli olduğu anlaşıldı. 1960’lara doğru Roger Sperry’nin, sonra da Robert Ornstein’in incelemeleri sonucu, beyinle ilgili ilginç şeyler ortaya çıktı. Bu bulgulardan en önemlisi belki de beynin iki bölüme ayrılmış olması ve ikisinin de farklı fonksiyonlarının bulunmasıydı. 1980’li yıllara kadar beyin loplarıyla ilgili doktorların bildiği bir başka gerçek daha vardı. Beyin lopları vücudu çapraz olarak idare ediyordu. Sağ el ve sağ ayağı sol lop, sol el ve sol ayağı da sağ lop idare ediyordu. Bu bilgiyi kazalarda beyninden yaralanan hastalardan biliyorlardı. Beyninin sol tarafından yara alanların sağ tarafında, beyninin sağ tarafından yara alanların sol tarafında felç oluşuyordu.
Kigeder & Webmasder Yönetim Kurulu Başkanı
Nlp Master Trainer & MCC