Sözcük anlamıyla birçok Batı dilinde “derin düşünme” anlamına gelen
terim, mistik anlamıyla, sözlüklerde, “kişinin iç huzuru, sükunet,
değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak
veren, zihnini denetleme tekniklerine ve deneyimlerine verilen ad”
olarak tanımlanır. Meditasyon tekniklerine, ait oldukları, Budizm
(Hindistan), Taoizm (Çin), Bön (Tibet) ve Zen (Japonya) gibi inanç
sistemlerine göre ve izledikleri yöntemlere göre değişik adlar
verilmiştir.
Başlıca iki çeşit meditasyon yöntemi vardır:
1- Konsantrasyon yöntemi: Dikkatin tek bir noktada toplanmasına
dayanır. Zihnin konsantre olduğu bu nokta, soyut bir düşünce,
bir ‘mandala’, bir “yantra” (geometrik biçim), bir “koan”
(yanıtı “evet” ya da “hayır” ile karşılanamayan bilmecemsi Zen
soruları), bir “mantra” (ses, sözcük, cümle veya şarkı halinde), bir
mum alevi, solunum kontrolü veya bir başka şey olabilir. Konsantre
olunan şey hangi düşünce ya da hangi konuysa, dış uyaranlardan
etkilenmemeyi becererek ve zihne girmeye çalışan konu harici
fikirleri geri göndererek o konu üzerinde derin ve ayrıntılı bir
biçimde ve zorlanmadan düşünmek söz konusudur. Fakat konuyla ilgili
bilinmesi gerekli noktalar varsa, bunların zihinde biçimlenmesine
izin verilir. Böylece tek konudan ilham alınarak yeni şeyler
öğrenilebilir. Düşünce kendi konusunun dışına kaçmak eğilimini
gösterir göstermez, müdahale edilerek, sükunetle, ilk konuya yeniden
dönülür. Esas olan, konuyla ilgili yeni sezgileri alabilmek, henüz
bilinmeyen hakikat ve kavramların zihin alanında yer bulabilmelerini
sağlamaktır.
Meditasyon sırasında gözlerin kapalı olmasının daha iyi sonuç
verdiği bilinmektedir. Bir ses, bir sözcük, bir cümle veya bir şarkı
biçimindeki ‘mantra’ların tekrarının, özellikle meditasyonun
sürekliliğini sağlayan monoton bir uyaran olması bakımından yararı
vardır. Değişik Şuur Halleri
Ayrıca, kimilerine göre, bazı mantralar ses titreşimleri yoluyla
yaratılan birtakım tesirlerle de meditasyoncuya yararlı olurlar
Mantralar dinlere göre ve bir üstadın öğrencisi hakkındaki
belirlemelerine göre değişirler. Meditasyoncu, düşünürken aklına
başka şeyler gelirse, sükunetle mantrasını tekrarlar ve ana konuya
geri döner. Kısaca, mantra bir anahtar gibi kullanılır. Mantra
2- “Bilinç ayrışması” olarak adlandırılan ikinci yöntem ise, ne olup
bittiğini tarafsız bir gözlemle izleme yöntemi olarak ifade
edilebilir. Bu yöntemin en tanınmış biçimi Zen’deki “zazen”
biçimidir. Bu ikinci yöntemin Uzakdoğu’da kullanılan bir başka
biçimi de şöyle açıklanır: Önceden kararlaştırılmış, konsantre
olunacak bir konu yoktur, zihnin düşüncesiz kalması, boş tutulması
gerekir. Meditasyon ilerledikçe zihni boş tutabilme süresi uzar. Bu
boşluk anında zihne ilham gelmesi sözkonusu olur. Zihne ilham
tarzında dolan tesir tekâmül düzeyi yüksek varlıklardan gelir.
Zihnin sükunetle boş bırakılmasının amacı içte sezgisel olarak
beliren bu tesirlere yer ayırmaktır. Böyle sezgiler insana diğer
zamanlarda da gelmekle birlikte, meditasyon halinde daha kolay, daha
açık, daha güçlü ve daha orijinal haliyle gelirler. Fakat zihni boş
tutmaya dayalı yöntemin yeterince bilgi ve görgüye sahip olmadan
yapılması ‘obsesyon’ gibi büyük bir tehlikeyi davet eder.
Meditasyon günümüzde hemen hemen her ülkede uygulanmaktaysa da
kökeni ve en yaygın uygulandığı yer Doğu’dur. Doğu’da özellikle
mistisizm bünyesinde yer alan meditasyona kimileri mistik meditasyon
adını verirler. Doğu’daki mistik meditasyon genellikle inzivaya
çekilmenin, çileciliğin, sıkı perhiz gibi sert disiplin
uygulamalarının bulunduğu ortamlarda söz konusu olup, uzun süren
periyotlar halinde yapılırken, Batı’da meditasyon günlük yaşamın bir
parçası olarak ele alınır ve günde bir ya da iki kez, yaklaşık
yarımşar saatlik süreyle yapılır.
Batılı, meditasyonu genellikle şifa, streslerden kurtulma,
rahatlama, yaratıcılık, başarı, psişik güçlerini geliştirme, ilişki,
kendine güven duyma gibi amaçlarla yapmaktadır. Meditasyonun
Batı’daki biçimi Hinduizm ve Budizm kökenli tekniklerden türetilmiş
olup Batı’da 1960’lardan itibaren popülerlik kazanmıştır.
Budist meditasyon üçlü bir eğitim sistemi içerir: Arınma (“sila”),
konsantrasyon (“samadhi”) ve idrak etme (“punna”). Öğrenci, işe
arınmayla başlar; sıkı bir çileci disiplini izler ve ardından,
duyumsal algılarının az çok farkında olmasına rağmen, dış
uyaranların düşüncesini etkilemesine izin vermeme becerisini öğrenir
ki, bu beceriyi kazanabilmiş olmaya “zihinsel olgunluk” (“sati”)
denir.
Taoist meditasyonda solunum kontrolüne önem verilir ve meditasyon
birtakım aşamalara erişebilme ustalığı olarak kabul edilir. En ileri
aşama, soluk alıp vermenin söz konusu olmadığı, “cenin solunumu”
denilen aşamadır. Bu noktada nabız durur ve meditasyoncu Taoist
meditasyonun en aydınlık biçimi ve son hedefi olduğu
belirtilen “Büyük Sükunet” haliyle şuuru “aşar”.
Tibet’in spritüel eğitim yolunda, meditasyon, algılayarak bilgi
edinme (okuma, çalışma ve okunanları dinleme), ‘kontamplasyon’ ve
meditasyon biçiminde üç adımlı bir sistemin üçüncü adımını
oluşturur. Öğrenci çaba harcayarak bilgi edindikten sonra,
öğrendikleri hakkında kontamplasyon yapar ve bunlardan çıkardığı
özetleri (ilke ve yasalarla ilgili öz bilgileri) şuuruna aktarır.
Yani önce çaba harcayarak bilgiyi öğrenme, sonra kontamplantasyonla
bilgiyi gözlemleme ve inceleme ve nihayet bunları “odaklayarak
özümleme” şeklinde üç aşamalı bir spritüel öğrenim söz konusudur.
Zen meditasyonunda ise amaç, insanın, ruhsal deneyimlerle, öz
varlığına ve yüksek şuuruna ulaşmasını sağlamaktır. Zen
meditasyonunda konsantrasyon objesi, kimi zaman, “koan” denilen,
yanıtı aranan, şiir biçimindeki bilmecelerdir.
Meditasyon uygulamalarına çeşitli biçimlerde, sufilik ve
Musevilik’te de rastlanır. “Transandantal Meditasyon” (TM) denilen
sistem ise, Hintli Maharishi Mahesh Yogi tarafından geliştirilmiş,
dünyaya tanıtılmış, kişisel mantraların kullanıldığı bir meditasyon
sistemidir. 1960’lı ve 70’li yıllarda Batı’da geniş bir izleyici
kitlesi edinmiştir.
Kaynak Dharma Ansiklopedi