Her derde deva: İLETİŞİM

0
896

“Abraham Lincoln, senin yaşındayken” dedi babası çocuğuna, “ Okula gidebilmek için her gün 10 mil yürüyordu.”

“ Gerçekten mi?” dedi çocuk ve ekledi;

“ Tamam, fakat o senin yaşındayken de başkan oldu baba!”(Joe Claro)

İletişim, hem güçlerimizin farkında olmak, hem de zayıflıklarımızın üstesinden gelmek demektir.

“İletişim kavramı, pek çok kişi tarafından, çok farklı yönleri önemsenerek, çok farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Doğan Cüceloğlu iletişimi; “70’li yıllarda kişiler arasında yer alan düşünce ve duygu alışverişi,” olarak tanımlarken, şimdilerde, “ bir can’ın başka bir can’a değmesidir .” biçiminde tanımlayarak bu kavrama çok zengin bir anlam yüklemektedir.

Hoben, iletişimi, konuşma ve sözel semboller olarak görmüş, “ düşünce ve görüşlerin sözlü olarak karşılıklı alışverişidir.” biçiminde tanımlamıştır.

Andersen, iletişimi anlama olarak görmüş ve “ İletişim, bizim başkalarını, başkalarının da bizi anlamalarına yarayan bir süreçtir.” demiştir.

Barnlund, iletişimin, etkili olabilmek, benliği savunabilmek ve güçlü kılabilmek için belirsizliklerin azaltılması ihtiyacını gidermek çabasından kaynaklandığını dile getirmektedir.

Berelso ve Steiner, iletişimin bir süreç olduğunu vurgulamışlar , “Sözcüklerin, resimlerin, figürlerin, grafiklerin, vb. sembollerin kullanılarak bilgi, düşünce, duygu ve becerilerin aktarılması süreci,” olarak tanımlamışlardır.

Fringes, iletişimi, “Organizmanın bir uyarana verdiği ayırımcı bir tepki “ olarak;

Newcomb ise, “Gücün gösterilmesine yarayan bir mekanizma.” olarak görmektedir.

Miller, davranış yönüyle ilgilenerek, “ Bir kaynağın davranışlarını kasıtlı bir biçimde etkilemek üzere bir alıcıya mesajlar iletmesi.” olduğunu söylemiştir.

Gode, iletişimin,” Bir kişinin ya da grubun tekelindeki bilgi ve becerilerin, başka bir kişi ya da gruplarla ortak kılınmasını sağlayan bir süreç.” olduğunu belirtmektedir.

Bazılarına göre iletişim, bir zihnin diğer zihinleri etkileme yollarının tümüdür ve sadece yazılı ve sözlü konuşmaları değil, müzik, resim, heykel, tiyatro, bale, dans gibi bütün insan davranışlarını içine alır.

Berlo da, “ İnsanların anlam verdiği her şey iletişim de olabilir, iletişimde de kullanılabilir.” demektedir.

Mead, iletişim kavramını daha geniş almıştır. Mead, iletişimin “Bir etkileşim, bir ilişki ve toplumsal bir süreç” olduğunu;” biyolojik düzeyde bir etkileşimin” bile bir iletişim olduğunu belirtmektedir.”(A.Ergin, Eğitimde İletişim s.6 )

Üstün Dökmen, iletişimi kısaca; “Bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma süreci,” olarak tanımlamıştır.

Özcan Demirel ise, iletişimi, “ Bireyler, gruplar ve toplumlar arasında söz, yazı, görüntü ile el –kol hareketleri vb. simgeler aracılığı ile duygu ve düşüncelerin karşılıklı olarak iletilmesini sağlayan bir etkileşim sürecidir.” diye tanımlamıştır.

“İletişim bütün canlı varlıkların yaşam gereğidir.”

“İletişim olmaksızın ne insanın kendiyle ve dış çevresiyle ilişkisi ne de etkinlikleri olabilir.”

“Nerede insan faaliyeti varsa, orada iletişim vardır. İletişim insan yaşamının ve ilişkisinin temel koşuludur.”

Yapılan tariflerden de anlaşıldığı gibi, “Genel anlamda iletişimin gerçekleşmesi için iki sistem gereklidir. Bu sistemler, iki insan, iki hayvan, iki makine ya da bir insan ile bir hayvan, bir insan ile bir makine (bilgisayar) olabilir. Seçenekleri artırmak mümkündür. Nitelikleri ne olursa olsun, iki sistem arasındaki bilgi alışverişini “iletişim” olarak kabul edebiliriz.( Dökmen, İletişim Çatışmaları ve Empati)

İnsan hem biyolojik hem de sosyal bir varlıktır. Çevresindeki varlıklarla ilişki kurmak, onlarla bir takım duygu ve düşüncelerini paylaşmak, onlarla hayatı birlikte daha güzel yaşamak ister. Karşılıklı iki canlının birbirine gönderdiği mesajların her biri bir iletişim çeşididir. İletişim canlılar birbirlerini fark ettiği an başlar. Fark etme sürecinde iletişim kurmak için konuşmuş olmak ya da bir takım işaretler göndermek şart değildir. Canlıların birbirlerini fark etmeleri iletişimin başlaması için yeterli bir süreçtir.

İletişim esnasında aklımıza gelen, konuştuğumuz sözler, vücudumuzun bile-isteye ya da gayr-i ihtiyari gönderdiği tüm sinyaller iletişimin birer aracıdır. Sözlü ifade, yazılı ifade, bedenin işaret ve hareketleri, jest ve mimikler iletişimin çeşitli araçlarıdır.

Psikoloji kapsamında iletişimi yaygın olarak dört ana grupta sınıflandırmışlardır:

Kişi iç iletişim,

Kişilerarası iletişim,

Örgüt iç iletişim,

Kitle iletişimi.

Daha çok bizim üzerinde duracağımız iletişim türü “Kişiler arası iletişim” dir. Çünkü kişiler arası iletişimin genel olarak kaynağını ve hedefini insanlar oluşturur. Karşılıklı iletişimde bulunan kişiler( ki biz kitabımızın ilerleyen bölümlerinde öğretmen ve öğrenci iletişimini ele alacağız.) bilgi ve semboller üreterek, bunları birbirlerine aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürürler… Kişiler arası iletişim ise daha çok sözlü ve sözsüz iletişim üzerinde yoğunlaşmaktadır…

Prof. Dr Üstün Dökmen, ‘Varolmak Gelişmek Uzlaşmak’ isimli eserinde, “Bireyin kurduğu iletişimlerde onun kişiliğinin ve iletişim bilgisinin etkisi kadar, hangi rolü icra ettiğinin, hangi değerleri benimsediğinin ve hangi düzeyde oyun oynadığının da etkisi vardır.” diyor…

Kurduğunuz iletişimin niteliği sizin nasıl bir insan olacağınızı belirler. Nasıl bir insan olduğunuz ise kuracağınız iletişimi belirler. Eğer isterseniz iletişimi bir sanat, kendinizi de bir iletişim sanatçısı haline getirebilirsiniz. Seçim sizin. Elinizdeki bilgileri çok iyi kullanmanız ve oynayacağınız rolü iyi benimsemeniz gerekmektedir. Sözlü ve sözsüz iletişimi gerekli olduğu zaman gerekli olduğu yerlerde mutlaka gerekli olduğu şekilde kullanmanız gerekmektedir.

 

Mahmut Açıl

mahmutacil@hotmail.com

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız