Eski Yunan düşüncesinin en önemli temsilcisi sayılan Platon İ.Ö. 428/427’de Atina’da doğdu. İ.Ö. 348/347’de yine Atina’da öldü. Gençliğinde şiir yazan Platon, Sokrates’le tanıştıktan sonra kendisini felsefeye verdi. Platon, eski Yunan düşüncesinde …
Yazar : Cüneyt Çorulusazan
cuneytcorulusazan@hotmail.com
Eski Yunan düşüncesinin en önemli temsilcisi sayılan Platon İ.Ö. 428/427’de Atina’da doğdu. İ.Ö. 348/347’de yine Atina’da öldü. Gençliğinde şiir yazan Platon, Sokrates’le tanıştıktan sonra kendisini felsefeye verdi.
Platon, eski Yunan düşüncesinde Herakleitos’tan Pyhagoras’a uzanan geleneği izledi. Sokrates’in konuşarak yaymaya çalıştığı felsefesini, “dialog” yönteminden geliştirdiği yazı şekli ile yaymaya çalıştı. Bu yazı türü Yeni Çağ’a kadar en yetkin yazı türleri arasında yer aldı. Platon’un diaolgları Sokrates’in etkisi altında olanlar ve kendine özgü olanlar olarak ikiye ayrılır. Düşünce tarihinin yapı taşları arasında sayılan Platon, Rönesans ve Aydınlanma hareketlerini etkilemiş ve başlamasında önemli bir yer etmiştir.
• Platon, düşünmeye (eşdeyişle, hayal kurmaya) devam ediyordu: Soyut düşünceler, gerçek varlıklara karşılıktırlar.
• İyi, güzel, doğru dediğimiz zaman soyut olarak gerçek varlıkları, ide’leri (idealisme) düşünüyoruz. Soyut düşüncelerimizin objeleri idelerdir. İyinin idesi gerçektir, çünkü belli bir iyiden daha süreklidir. İyi insan ölür, iyi davranış unutulur ama iyilik ölmez, unutulmaz. Sürekli olan, geçici olandan daha gerçektir. O güzel kadın artık yaşamıyor ama salt güzellik yaşıyor. İdelerin duyusu akıldır. Yaşayan güzelliği, yaşayan iyiliği göremiyorsak bu, aklımızın kusurlu oluşundandır. Aklımız yeteri kadar gelişince salt güzeli, salt iyiyi, salt doğruyu görebilecektir. Bir davranış şurada iyi, ötede kötü sayılabilir ama iyilik her zaman, her yerde aynıdır. Gerçek geneldir, çünkü kavramsaldır. Soyut düşüncelerimizin karşılıkları olan, süreklilikleri bakımından, gerçek saydığımız varlıklardan çok daha gerçek bulunan bu ideler gittikçe genelleşerek en tepeye; sonuncu ideye kadar çıkarlar. En yüksek ide, iyinin idesidir. İyinin idesi Tanrı’dır. Tanrı en yüksek iyiliktir. Erdem, Tanrı’ya benzemeye çalışmaktır. Kötülükler, iyiliklerin zorunlu karşılığı bulunduklarından, yok edilemezler. Şu halde insan, bu kötülük ocağından kaçmaya, Tanrı’ya yaklaşmaya çalışmalıdır. Buysa insanların tanrıca bir iş olan tüzeyi (adalet) gerçekleştirmeleriyle olur. Erdemin ölçüsü tüzedir. Bilgelik aklın tüzesi, cesaret kalbin tüzesi, ölçülülük duyuların tüzesidir.
• "İyi, doğru bir yaşamın kesin ölçütü ve amacıdır."
• Platon, algıladığımız dış dünyanın esas gerçek olan idealar ya da formlar dünyasının kusurlu kopyaları olduğunu, gerçeğe ancak düşünce ve tahayyül yoluyla ulaşılabileceğini savunmuş, insan ruhunun ölümden sonra beden dışında kalıcı olan idealar dünyasına ulaşacağını söylemiştir. Görüşleri ortaçağda İslam filozofları tarafından korunmuş ve İslam düşünce dünyasındaki Yeni Eflatunculuk akımına neden olmuştur. Rönesans sonrasında Batı Avrupa'da Antik Yunancadan çevirileri yapılmıştır.
• Yetkin bir yaşam, ancak erdemli bir hayat sürmekle elde edilebilir. Erdemin temeli “bilgi”, özü “idealar kavramı”, gerekçesi “evrendoğum”, güvencesi “ölümsüzlük”, yaşamsal sığınağı “devlet”tir.
• "Aradığımız şey bilinen bir şeyse, bunu aramaya gerek yoktur. Bilinmeyen bir şeyse, bulduğumuz şeyin aranan şey olduğunu nereden bileceğiz ?"
• "Var dediğimiz her şey, gerçekte oluş sürecinde olan bir nesnedir."
• "Ben bir ebeyim. Şu farkla ki, kadınları değil, erkekleri doğurtuyorum. Benimle konuşmaya başlayan, önce bilmezmiş gibi görünür. Ama konuşma ilerledikçe açılır ve anımsamaya başlar. Bununla beraber, benden bir şey öğrenmediği bellidir. En güzel bilgileri, sadece kendi içersinde bulur ve ortaya koyar."
• Tanrı, "iyi"nin ta kendisidir. Yarattığı ve biçimlendirdiği dünyada, eksiksiz ve yetkin olmalıdır. Bu eksiksiz ve yetkin dünya, idealar dünyasıdır. Duyumlar dünyası ise, tanrısal bir takım sınırlamalar nedeniyle, idealar dünyasına, ancak olabildiğince uygun olacaktır.